IŞİD'e Türkiye'den katılım yoğun çünkü...
Abone olVatan gazetesi yazarı Ruşen Çakır, bugünkü yazısında "Kimler, niçin ve nasıl katılıyor (IŞ)İD’e?" sorusuna yanıt aradı.
İNTERNETHABER.COM
Vatan gazetesi yazarı Ruşen Çakır, bugünkü yazısında IŞİD'e
Türkiye'den yoğun katılım olduğunu belirterek, "Peki kimler, niçin
ve nasıl katılıyor (IŞ)İD’e?" sorusuna yanıt aradı.
Ruşen Çakır, IŞİD'e katılımların yoğun olmasının nedeni ise, şöyle
açıkladı:
Türkiye’den Suriye ve Irak’ta (IŞ)İD saflarında
savaşmaya gitmek kolay bir iş. Bir kere çok
yakın.
İkincisi (IŞ)İD ve benzeri yapılar çok zorlanmadan
örgütlenebiliyor, gönüllü devşirebiliyor ve bunları cihat
bölgelerine yollayabiliyorlar. Ankara’nın Esad rejimini devirmeye
aşırı ölçüde angaje olması nedeniyle siyasi olarak elverişli bir
ortam da söz konusu.
Kolaylık açısından olayın şu boyutuna da dikkat çekmek şart: Bu
kişiler Suriye ve Irak’ta yaptıklarının onda birini Türkiye’de
yapmaya kalksalar, başta dindarlardan olmak üzere, çok ciddi tepki
görürlerdi.
Yani Türkiye’de (en azından şu aşamada) zor olan “cihat” başka
topraklarda pekala çok kolay, dolayısıyla cazip
olabiliyor.
Ruşen Çakır'ın 'Türkiye’den (IŞ)İD’e kimler, niçin ve nasıl
katılıyor?' başlıklı bugünkü yazısı şöyle:
TÜRKİYELİLER BİRBİRİYLE
SAVAŞIYOR
(IŞ)İD bünyesinde Suriye ve Irak’ta savaşan yabancıların bir
kısmının Türkiye’den katılmış olduğunu biliyoruz. Bunlara ek
olarak, Türkiye kökenli olmakla birlikte Batı ülkelerinde yaşayan
ve oralardan kalkıp, genellikle Türkiye üzerinden Suriye’ye
geçenler de var. Bu konuda genellikle yabancı medyada çok sayıda
haber yapıldı. Ayrıca doğrudan veya dolaylı olarak (IŞ)İD ile
irtibatlı internet siteleri ve sosyal medya hesaplarında da konuyla
ilgili epey bir bilgi mevcut.
Kaç kişi olduğu hakkında çelişkili rakamlar dolaşıyor ortada.
Öncelikle bunu saptamanın mümkün olmadığını, ikinci olarak da, bir
yerden sonra bunun fazla bir önemi bulunmadığını belirtelim. Ama
şurası bir gerçek: Önemsemeyi gerektirecek sayıda kişi Türkiye’den
Suriye ve Irak’a savaşmaya gidiyor. Bir diğer önemli husus da şu:
(IŞ)İD ile PKK çizgisindeki YPG ve HPG güçleri Suriye ve Irak’ta
kıran kırana savaşıyorlar ve tıpkı (IŞ)İD’de olduğu gibi YPG ve
HPG’de de aslen Türkiyeli olan çok kişi var. Yani Suriye ve Irak’ta
aynı zamanda Türkiyeliler birbirleriyle savaşıyor.
Peki kimler, niçin ve nasıl katılıyor (IŞ)İD’e? Açık kaynaklardan
öğrendiklerimden hareketle birkaç noktanın altını çizmek
istiyorum.
Afganistan’dan bugüne
1980’lerin başlarında Afganistan’a savaşmaya gidenlerin hemen hepsi
“İslamcı” sıfatını hak eden kişilerdi. Çünkü böylesine uzun ve
zorlu serüvene atılmak belli bir dini ve siyasi bilinci
gerektiriyordu. Daha sonra Çeçenistan ve Bosna cihatlarıyla
birlikte “etnik” boyut da devreye girdi; Kafkas veya Balkan kökenli
gençlerden buralarda savaşmaya gidenler oldu.
Hepsi İslamcı değil
Cihat alanlarının yakınlaşması ve katılımın kolaylaşmasıyla
birlikte zamanla hem sayı arttı, hem de gönüllülerin siyasi
niteliğinde belli bir düşme yaşandı. Örneğin Yahya Konuk imzasıyla
çıkan “Bosna’dan Afganistan’a Cihadın Mahrem Hikayesi” adlı
kitaptan belli bir suç geçmişi olan gençlerin de gönüllü
olduklarını öğreniyoruz. (IŞ)İD’e katılımlar hakkında yapılan
haberlerde de eski uyuşturucu müptelalarından söz ediliyor. Şurası
muhakkak ki gönüllü savaşçıların ciddi bir bölümü “İslamcı”
tanımını hak edecek seviyede kişiler değil. Ama savaş sırasında
İslam’ın yeni Selefi yorumlarını hızla benimseyip
içselleştirebiliyorlar.
Gidenler değil gönderenler
Buna karşılık gençleri (IŞ)İD’e katılmaya ikna edenlerin çoğu, son
derece donanımlı, İslamiyete ve onun siyasi yorumlanışına hakim
kişiler. Dün El Kaide için geçerliydi, bugün (IŞ)İD için de
aynısını söyleyebiliriz: Bu tür şebekelerin kalbini esas olarak bu
kişiler oluşturuyor.Tabii bir de, onların ikna ettiği kişilerin
cihat alanına kazasız belasız intikalini sağlayanlar var. El
Kaide’nin Türkiye’de öteden beri gönüllü devşirme, bunları cihat
bölgelerine yollama ve lojistik ihtiyaçları temin için belli bir
ağı mevcuttu. Musul’un düşmesinden sonra bunun ciddi bir bölümünün
(IŞ)İD’e kaydığı söyleniyor.
Çok sayıda Kürt var
Irak ve Türkiye’den çok sayıda Kürdün (IŞ)İD’e katıldığını
biliyoruz. Bunun bir nedeni dindarlıkta Kürtlerin ortalamanın
üzerinde seyretmesi, bir diğeri de özellikle Türkiye’de Kürt
gençlerin yoksul, yoksun ve umutsuz olmaları. (IŞ)İD özellikle
metropollerin banliyölerinde Kürt gençleri için cazip olabiliyor.
Bunun bir de siyasi yönü var: Kürt olup PKK’ya sempati duymayan,
daha ötesi karşı olanlar için (IŞ)İD’e katılma PKK’ya meydan okuma
imkanı da sunuyor.
“İslam devleti”nin cazibesi
Bizde hâlâ (IŞ)İD’in “İslam devleti”, hatta “hilafet” ilan etmesini
alay konusu etmeye çalışan çok kişi var, ancak bu iddiaların bazı
insanları cezbettiği de kesin. El Kaide’nin en büyük handikabı
takipçilerine elle tutulur, somut bir hedef sunamamasıydı, El
Kaide’ye katılmak sürekli savaşmak anlamına geliyordu. Ancak (IŞ)İD
katılanlara savaş dışında imkanlar da sunuyor. Yani insanlar Suriye
ve Irak’a sadece savaşmaya değil aynı zamanda (IŞ)İD’in inşa ettiği
devlette yaşamaya gidiyorlar. Özellikle Batı ülkelerinden ailece
katılımlar olmasının ana nedeni de bu.
Kolay cihat
Türkiye’den Suriye ve Irak’ta (IŞ)İD saflarında savaşmaya gitmek
kolay bir iş. Bir kere çok yakın. İkincisi (IŞ)İD ve benzeri
yapılar çok zorlanmadan örgütlenebiliyor, gönüllü devşirebiliyor ve
bunları cihat bölgelerine yollayabiliyorlar. Ankara’nın Esad
rejimini devirmeye aşırı ölçüde angaje olması nedeniyle siyasi
olarak elverişli bir ortam da söz konusu. Kolaylık açısından olayın
şu boyutuna da dikkat çekmek şart: Bu kişiler Suriye ve Irak’ta
yaptıklarının onda birini Türkiye’de yapmaya kalksalar, başta
dindarlardan olmak üzere, çok ciddi tepki görürlerdi. Yani
Türkiye’de (en azından şu aşamada) zor olan “cihat” başka
topraklarda pekala çok kolay, dolayısıyla cazip olabiliyor.
RUŞEN ÇAKIR'IN YAZILARI