İşçi olarak gitti, vekil oldu
Abone olAlmanya’da geçtiğimiz hafta yapılan genel seçimlerde Berlin Sol Parti eyalet listesinden milletvekili seçilen 63 yaşındaki Azize Tank, fabri...
Almanya’da geçtiğimiz hafta yapılan genel seçimlerde Berlin Sol
Parti eyalet listesinden milletvekili seçilen 63 yaşındaki Azize
Tank, fabrika işçisi olarak geldiği ülkede parlamentoya girmeyi
başaran sıradışı bir isim.
1972’den bu yana Almanya’da yaşayan Tank, o dönem ülkeye işçi
olarak geldi ve bir porselen fabrikasında çalışmaya başladı.
Almanya’ya geldiğinde 22 yaşında, bekar bir genç kız olduğunu
söyleyen Tank, "Daha sonra Berlin’e taşındım. Burada değişik
işlerde bulundum. Uzun bir süre Berlin’de yabancı kökenli gençler
konusunda sosyal uzman olarak çalıştım" diye konuştu.
ÇEŞİTLİ GÖREVLER YAPTI
İkinci eğitim yoluyla sosyal hizmetler uzmanlığı görevini resmi
meslek olarak icra etmeye başladığını söyleyen Tank, "1990’da
Charlottenburg-Wilmersdorf ilçesinde yabancılar görevlisi olarak
işe başladım. Daha sonra bu isim, göçmenler sorumlusu olarak
değişti. Burada 20 yıla yakın bu görevi yürüttüm. 2009’da emekli
olmama rağmen sosyal bağlantılarımı kesmedim" dedi.
1975’de Batı Berlin Türkiye Kadınlar Birliği’nde aktif olarak
çalışan Tank, değişik dönemlerde birliğin yönetim kurulu başkanlığı
görevinde bulundu. Türkiye-Berlin Brandenburg toplumunun
kurucularından olan Sol Parti milletvekili Tank, burada dönem dönem
sözcülük yaptı. Tank son olarak, eşi ile birlikte kurduğu Sosyal
İnsan Hakları ve Katılım Vakfı’nı kurdu.
"POLİTİKAYA ATILMAK GİBİ BİR DÜŞÜNCEM YOKTU"
Avukat Eberhard Schultz’la evli olan Tank, "Benim politikaya
atılmak gibi bir düşüncem yoktu. Bana teklif edildi. Ona da hemen
çok çabuk evet demedim. İlk önce eşimle ve çocuklarımla görüştüm.
Eşim, bu kararı bana bıraktığını söyledi. Bense birlikte karar
almak istediğimi ifade ettim. Benden düşünmek için bir gün süre
istedi. Geldi, ’aslında hep başarılı bir erkeğin arkasında kuvvetli
bir kadın vardır, denir. Biz de şimdi bunun tam tersini yapalım’
dedi. Bu çok hoşuma gitti. Ailem benim için çok önemli, politika
için bunu riske atamazdım. Kızlarım da destek verdiler. Arkadaş
çevrem, birlikte çalıştığım grup ve organizasyonlar da bana destek
verdiler. Seçim kampanyası sırasında hakikaten hepsi yanımdaydılar
ve bunlar bana büyük bir güç verdi" ifadelerini kullandı.
"SOL PARTİ’NİN VİZYONU BENİ İLGİLENDİRİYOR"
Berlin’e geldiği dönemde insanların siyasi ve ekonomik durumlarını
incelediğini belirten Tank, "Berlin’de kadınların konumunu gördüm.
O zaman evli değildim, çocuğum yoktu, herhangi bir sorumluluk
taşımıyordum. O bakımdan yaşamımı ayarlamak, ona bir yön vermek çok
daha rahattı. Diğer kadın arkadaşlarımın benim kadar şansı yoktu.
Onların çoğu evliydiler. Ben kadın hareketinin içine girdim. Bizim,
yabancı kadınlar olarak belirli sorunlarımız vardı ama diğer
tarafta Alman kadınları ile de eşdeğer olan sorunlarımız vardı. O
zaman bunu kendi başımıza bir kadın hareketi yürütemeyeceğimizi
anladık. Bunu genelde kadın hareketi içerisinde yapmamız
gerekiyordu. Artı ben barışçıl bir insanım ve barış hareketlerinde
aktif oldum. Bunlar hala benim gündemimde var. Bunlar Sol Parti’de
olmam için bir neden. Sol Parti’nin önemli istemlerinden biri de
sosyal adalet. Ben bu partiye girmeden önce bunlar hayatımda zaten
vardı. Çalışmalarımda da bu vardı. Sosyal insan hakları, kadınlar
ve özellikle göçmen kökenli ailelerde de yaşlılık oldukça ilerledi,
onun için emeklilik yaşına gelen insanlara yönelik bir politikada
yer almak istiyorum" dedi.
"TEHDİT MEKTUPLARI ALDIM"
Cuma günü ırkçı içerikli, hakaret dolu bir tehdit mektubu aldığını
söyleyen Tank, "Bana bu mektup gelmeden bir gün önce bir gazeteci
telefon açtı. Benim böyle bir mektup alıp almadığımı sordu. Ben de
almadığımı söyledim. Hakikaten böyle bir mektup ortada yoktu. Bir
gün sonra postayı açtığımda böyle bir mektupla karşılaştım. Özel
olarak evime gönderilmişti. Yabancılar görevlisi olduğum zaman da
tehdit mektupları geliyordu, hakaret e-mailleri geliyordu ama
bunlar benim makamıma yönelik şeylerdi. İnsanın kendi dört duvar
arası, kendini en güvende hissettiği ortamdır. O ortamın içine
bunun girmesi, sanki onların benim evime girmesi gibi hissetmeme
neden oldu" şeklinde konuştu.
Mektupta "ülkeyi terk et" çağrısının olduğunu belirten Azize Tank,
aşırı sağcı Nasyonal Demokrat Parti’nin (NPD) geçtiğimiz ay göçmen
kökenli milletvekili adaylarına gönderdiği mektupları işaret
ederek, "Bu tarz mektupları sadece ben almadım, sadece Türk
kökenlilere de gelmedi. Diğer göçmen kökenli adaylar da bu tip
mektupları aldılar" dedi.
Tehdit mektuplarının Nazi döneminde Yahudiler’in Almanya’dan
çıkarılması için kurulan "geri gönderme birimi"nin yetkilisi
sıfatıyla imzalandığına dikkat çeken Tank, "Faşizm döneminde
Yahudileri yok etme politikasından önce yine böyle bir birim
kurmuşlardı ve Yahudilere de tekrar geri gönderme politikası
uyguluyorlardı" dedi.
"BİZİ KORKUTMAK İSTİYORLAR"
Mektuba karşı bir ceza davası açtığını söyleyen Tank, "Mektubu Cuma
günü aldım. Pazar günü komşularım bana telefon açtı. Evinizin
etrafında göze hoş gelmeyen bazı kişiler dolaşıyor, size haber
vermek istiyoruz dediler. Ellerinde ya fotoğraf makinesi veya video
kamera olması lazım, çekim yapıyorlar dediler. Komşular bunu
görmüş. Şimdi tabi bunlar NPD’liydiler demiyorum, olabilir,
olmayabilir de. Fakat bu tip şeyler bir komşunun dahi dikkatini
çekiyorsa, rahatsız edici oluyor. Henüz savcılıktan bir cevap
gelmedi, bekliyoruz ama arkasını bırakmak niyetinde değilim. Bizi
korkutmak istiyorlar" ifadelerini kullandı.
Konuya ilişkin olarak emniyet birimleriyle görüştüğünü kaydeden Sol
Parti milletvekili Tank, "Bana telefon açıp herhangi bir şey olduğu
zaman derhal onları arayabileceğimi ve onların da hemen harekete
geçeceğini söylediler. Ümidim tabi ki, hiçbir şeyin olmaması ama
bir şey olursa zaten telefon edebilecek durumda olur muyum
bilemiyorum" yorumunda bulundu.
"ALMAN TOPLUMU SÜREKLİ GÖÇMENSİNİZ HİSSİ VERİYOR"
Federal parlamentoda göçmen kökenli milletvekillerinin sayısının
oldukça az olduğunu söyleyen Tank, bu sayının artması gerektiğini
dile getirdi. Tank, "Artı, eğer toplum bize devamlı siz
yabancısınız, siz göçmensiniz hissini vermese, zaten biz
kendimizden göçmen diye bahsetmeyeceğiz. Aslında bu, değişik
insanların bir arada olması, bir ülke için bir kazanım, bir
zenginlik. Almanya’da inanç, özel bir konum. Yani bunu işe
girdiğinizde de kimse size inancınızı sormuyor, parlamentoya
girdiğiniz zaman da sormuyor. Onun için şimdiye kadar parlamentoda
ne kadar Hıristiyan var, Yahudi var veya ortodoks var diye bir şey
söylemediler. Ama Türkiyeli milletvekili ortaya çıkınca daha çok
dikkatlerini çekiyor. Partim içinde de kotanın konulmasını
istiyorum, toplumdaki insanların sayısına göre de parlamentoda
onları temsil edecek insanların olması lazım. Yani biz her yerde
görülsek, toplum içinde de normal görülecek, şu an normal olmadığı
için, göçmen kökenli olmamızı ön planda tutuyorum" dedi.
(İHA)