Iraklı kadın, işkenceyi anlattı
Abone olZaman Gazetesi, Ebu Gureyb Cezaevi'nde yaşananları, aynı hapishanede işkenceye şahit olan Iraklı kadın İmtisal El Hüseyni'den dinledi. Anlatılanlar dehşet verici..
Amerikan yönetimi, Irak'taki Ebu Ğıreyb Cezaevi'ndeki işkencenin
sembolü kadın asker Lynndie England'ı yargılamaya başlarken Zaman,
yaşananları, aynı hapishanede işkenceye şahit olan Iraklı kadın
İmtisal El Hüseyni'den dinledi. Amerikan askerleri tarafından bir
gece ansızın götürüldüğü Ebu Ğıreyb'de üç ay kalan Bağdatlı
İmtisal, askerlerin kadın mahkumları basından gizlemek için
çaylarına uyku ilacı dahi koyduğunu söylüyor. İspanyol askerlerin
Amerikan askerlerine göre çok insancıl olduğunu ifade eden İmtisal,
Ebu Ğıreyb'de elleri buz kalıpları içinde bekletilen, kocasının
gözleri önünde tecavüze uğrayan, işkenceden felç geçiren ve vücudu
şişlerle dağlanan Iraklı kadınların bulunduğunu belirtiyor. 45
yaşındaki İmtisal, direnişçilere yardım ettikleri için tutuklanan
Iraklı kadınların, Felluce'deki direnişçilerin ‘kadınları
bırakırsanız çatışmayı keseriz' şartı ve Iraklı aşiret liderlerinin
çağrısı üzerine serbest kaldığını anlatıyor. İmtisal, serbest
bırakıldıktan sonra evine Amerikan aracıyla gitmeyi reddettiği için
dört günlük çadır cezasına çarptırılmış. İmtisal'in ABD aracıyla
evine gitmemesi de durumu değiştirmemiş. ''Çıktığım günden beri
komşularım, akrabalarım hatta kız kardeşim bile kapımı çalmadı.
Bizim buralarda cezaevine düşen kadının kötü yola düştüğüne inanır
herkes.'' diyen İmtisal, 3 aylık Ebu Ğıreyb işkencesinin devamını
artık dışarıda yaşıyor. Bir apartmanın son katında dört oğlu ve üç
kızıyla kalan İmtisal, 26 Şubat gecesi gürültüyle uyanıp odanın
ortasında 21 Amerikan askerini gördüğü anın dehşetini yeniden
yaşıyor. Askerler, önce büyük oğlunun sonra da İmtisal'in başına
bir çuval geçiriyor ve her ikisinin de elini arkadan bağlayarak
evden çıkarıyor. Oğlu serbest bırakılıyor; ancak İmtisal tam üç ay
sonra dönebiliyor evine. Ebu Ğıreyb'e götürülmeden önce bir
zamanlar Saddam'a ait olan Sücud Sarayı'nda iki saat bekletilen,
ardından Bağdat Havaalanı'nda altı gün boyunca sorguya çekilen
İmtisal El Hüseyni, ''Genç bir bayan asker ifademi aldı. Tercüman
Iraklı bir Hıristiyan kadındı. Direnişçilere yardım ettiğim için
tutuklandığım söylendi. İtirazım işe yaramadı.'' diyor. İmtisal,
para karşılığı Amerikalılara casusluk yapan komşusunun ihbar
ettiğinden kuşkulanıyor. Ebu Ğıreyb'in üst katında kadınların ve
çocukların, alt katında ise erkeklerin kaldığını söyleyen İmtisal,
''İspanyol askerleri nöbet tutuyorsa kendi aramızda sohbet
edebiliyorduk. Ancak Amerikan askerlerinin buna bile tahammülü
yoktu. Konuşanı ‘son hücre' diye bilinen odaya atıyorlardı. Oraya
yemek getirilmiyordu ve hasta olsanız bile doktor çağrılmıyordu.''
diyor. Erkek askerlerin kadın askerlerden daha iyi davrandığı
tespitini yapan İmtisal, koğuşun en sonunda yer aldığı için ‘son
hücre' diye anılan odaya iki defa atılmış; ikisinde de çocuklara
yemek vermesini bahane etmişler. Ebu Ğıreyb mağduru kadın, ''On
sekiz yaşın altındaki erkek çocukların ellerini bağlıyor,
ayaklarına ağır zincirler takıyor ve bu şekilde deterjan
çuvallarını taşımalarını istiyorlardı. Çocuklar yavaş hareket
ettikçe ‘hızlı yürü!' diye bağırıyor, onların bu haliyle
eğleniyorlardı.'' ifadesini kullanıyor. Kadını, Dicle'nin üzerinde
sallandırdılar İmtisal, şahit olduğu işkenceleri şöyle anlatıyor:
''Saddam'ın hizmetinde çalışan Sabah Mirza'nın karısını içeri
almışlardı. Kocası Bağdat düşmeden önce emekliye ayrılmış, sonra da
vefat etmişti. Buna rağmen karısının ellerini buz kalıpları içinde
saatlerce beklettiler. Başka bir kadın da işkence gördüğü için felç
geçirmişti. Amerikan askerlerinin saçlarını ellerine dolayarak
çektiklerini anlatmıştı. El Azamiye Sarayı'nda tecavüze uğrayan iki
kadınla daha konuştum. Kadınlar tecavüze uğramakla kalmayıp
şişlerle dağlanmışlar. Vücutlarındaki izleri gördüm. Onlardan biri,
vincin ucuna asılarak saatlerce Dicle Nehri üzerinde asılı
tutuldu.'' İmtisal'in şahit olduğu en dramatik olay, komşularından
bir kadının kocasının gözü önünde tecavüze uğraması olmuş:
“Kocasının sesini duyuyordum, ‘Yapmayın, bu benim şerefim.' diye
bağırıyordu.'' İşkence fotoğraflarının yayınlanmasının ardından Ebu
Ğıreyb'e yabancı gazetecilerin geldiğini; ancak kadınlara ‘sakın
sesinizi çıkarmayın' uyarısı yapıldığını söylüyor. “O gün çayımıza
uyku ilacı kattılar; çünkü çay içen kadınlar uyumaya başladı.
Gazeteciler, aşağıda erkeklerin yattığı katta duruyordu. ‘İçinizde
Iraklı gazeteci var mı?' diye bağırdım. Biri ‘Biz seni duyuyoruz,
ne söylemek istiyorsan söyle.' dedi. Ben de 'Bize yardım edin!'
diye bağırdım.'' diyen İmtisal, daha sonra güneşin altındaki bir
çadırda beş gün bekletilmiş. Kaynak: Zaman Gazetesi