İnsan ömrü daha kaç yıl uzayacak
Abone olİlk insan yeryüzünde görüldüğü zaman ortalama ömrü 18-20 iken bu ortalama her geçen yüzyılda artmaktadır.
İnsanın genetik yapısı gereği 120 yıl yaşayabilme özelliğine
sahip olduğunu bildiren Prof. Dr. Akın, "Bütün çaba, insanın
sosyoekonomik düzeyini, yaşam koşullarını uygun hale getirmeye
çalışmak olmalıdır.'' dedi.
Cumhuriyet Üniversitesinde çok sayıda bilim adamının
katılımıyla 7 Mayısta düzenlenen ''5. Ulusal Yaşlılık Kongresi''ne
katılan Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi
Antropoloji Bölümü Fizik Antropoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof.
Dr. Galip Akın, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ilk insan
yeryüzünde görüldüğünde ortalama ömrünün 18-20 yıl olduğunu
söyledi.
Ancak, 18. yüzyılın sonunda başlayan sanayi devriminden sonra ve
özellikle 1950'den itibaren dünyada ortalama ömrün hızla uzadığını
ifade eden Prof. Dr. Akın, 2000'li yıllara gelindikçe ömür
uzunluğunun giderek arttığını, örneğin Japonya'da ortalama ömrün
82-83 yıla ulaştığını bildirdi.
Bunun nedeninin insanın genetik yapısının değişmesinden
kaynaklanmadığını anlatan Prof. Dr. Akın, şöyle konuştu:
''İnsanın yeryüzünde görüldüğü andan günümüze kadarki
süreçte, genetik yapısının büyük çapta değişmesini beklemek mümkün
değildir. Küçük çapta değişmeler olabilir, ama ömür uzunluğunu
etkileyecek bir değişme için çok uzun süre gereklidir. Burada en
önemli faktör, çevre faktörüdür. Dolayısıyla çevresel koşullarda
giderek iyileşme söz konusu olmuştur, onun için ömür uzunluğu
artarak 80'li yaşların üzerine çıkabilmiştir. Beslenmeden tutun
nefes aldığımız hava, yaşadığımız toprak, yaşanılan yerin jeolojik
ve topografik yapısı, iklimi, insanın sosyoekonomik durumu, bilgi
düzeyi gibi faktörlerin tamamı onun çevresini
oluşturmaktadır.''
İnsanların özellikle 18. yüzyılın son çeyreğinde başlayan sanayi
devrimi ile sahip olduğu teknolojik düzeyin hızla artmasına paralel
olarak çevresindeki doğa koşullarından en iyi şekilde yararlanmaya
başladığını anlatan Prof. Dr. Akın, ''İnsan çevresel koşulları
kendi lehine çevirebildiği oranda yaşam standardı yükselmiştir.
Böylece başlangıçta ortalama ömür uzunluğu 18-20 yılken, günümüzde
4 kattan fazla artarak 82-83 yıla kadar ulaşmıştır''
dedi.
''İNSAN 120 YIL YAŞAYABİLME ÖZELLİĞİNE
SAHİPTİR''
İnsanın genetik yapısı gereği 120 yıl yaşayabilme özelliğine sahip
olduğunu bildiren Prof. Dr. Akın, şöyle devam etti:
''Bu çevresel koşulları biz ne kadar olumlu hale
getirebilirsek, genetik yapısı gereği, yani maksimum ömür
potansiyeli gereği her insan ortalama 120 yıl yaşayabilir. Onun
için bu kadar bilgi, teknik ve teknolojik düzeyi yükselmiş insanın
çevresini olumlu şekilde düzenlemeye çalışması gerekir. Bütün çaba,
insanın sosyoekonomik düzeyini, yaşam koşullarını uygun hale
getirmeye çalışmak olmalıdır.''
İNSAN GENOM PROJESİ
Genetik yapıyı kısa sürede değiştirmenin mümkün
olmadığını belirten Prof. Dr. Akın, şunları kaydetti:
''Ancak bugünkü teknolojiyle insanın genetik yapısı
değiştirilebilir. Çünkü 2003 mart ayı sonunda çözümlenen insan
genom projesi gereği, insanda ne kadar gen var, her genin kromozom
üzerindeki yeri, dolayısıyla her birinin görevi, birbirlerine göre
oransal uzaklıkları tespit edilebilmiştir.''
ABD başta olmak üzere 17 ülkenin yaptığı bu projenin bittiği gün,
350 kalıtsal hastalığın ya tedavisi ya aşısı ya da teşhis
yönteminin belirlenebileceğini ifade eden Prof. Dr. Akın, şöyle
konuştu:
''Bundan sonra insanın genetik yapısını bile
değiştirebilmek mümkün hale gelecektir. Ama önemli olan insanın
olumlu yönde genetik yapısını değiştirilebilmesidir. Aksi yönde,
yani nükleer enerjiyle temasta olması, aşırı sıcak ve aşırı zor
iklim koşulları devreye girerse olumlu yönde değişmesini beklemek
mümkün değildir. Hele hele çevre kirlenmesi dediğimiz su, toprak,
hava kirlenirse bu 80-82 olan ortalama ömre gelecekte ulaşmak bile
mümkün olmayacaktır.''
Bugün yapılan araştırmalara göre, mevcut içilebilir temiz suların
üçte ikisinin kirlenmiş olduğunu bildiren Prof. Dr. Galip Akın,
''Her gün bu kirlenmiş suyu içen insanın sağlıklı kalmasını
beklemek bir hayal olur. Bu nedenle önce çevrenin temiz tutulması
ve doğanın korunması gereklidir'' dedi.
SAĞLIKLI VE DİNÇ KALMAK İÇİN ÖNERİLER
Sağlıklı ve dinç kalmak için önerilerde bulunan Prof.
Dr. Akın, uygun çevre koşullarının yanı sıra yeterli ve dengeli
beslenilmesi gerektiğini ifade etti.
Prof. Dr. Akın, ''Yeterli ve dengeli beslenmenin ilk koşulu
kesinlikle hijyen ve besinlerin taze olmasıdır. Çalışma şeklimize,
yaşımıza ve aktivite düzeyine bağlı olarak diyet uygulanması
şarttır'' diye konuştu.
Ruhsal yapının da korunması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Akın,
insanoğlunun diğer canlılardan önemli farklılıklarından birinin
onun kendine özgü ruhsal yapısının bulunması olduğunu belirtti.
Ruhsal yapısı sağlıklı değilse o insandan bazı iyi davranışları
beklemenin mümkün olmadığına dikkati çeken Prof. Dr. Akın, sağlığın
korunmasında ruhsal sağlığın son derece önemli olduğunu
bildirdi.
''SADECE NEFES ALIP VERMEK YAŞAMAK DEĞİLDİR''
İnsanı insan yapan niteliklerden birinin sosyallik
olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Akın, ''Çevresi ve
çevresindekilerle ilişki kuramayan insan yalnızdır. İnsana
yalnızlık kadar zarar verebilen başka bir durum yoktur diyebiliriz.
Kendisiyle, çevresiyle barışık ve ilişki kurabilen insan
sağlıklıdır ve sağlıklı kalır'' dedi.
Sağlıklı ve dinç kalmak için zihinsel aktivite yapılması, düzenli
egzersiz yapmak ve bağışıklık sistemini güçlü tutmanın da büyük
önem taşıdığını bildiren Prof. Dr. Akın, şunları kaydetti:
''Sağlıklı ve dinç kalarak uzun bir ömür sürebilmek insanın
yapacağı çabalara bağlıdır. Sadece nefes alıp vermek yaşamak
değildir. Aldığımız her nefesin anlamını, değerini ve önemini
bilerek ona göre hareket etmeliyiz.''