İlker Başbuğ'dan sitem dolu mektup!
Abone olİnternet Andıcı davası kapsamında 207 gündür tutuklu bulunan Eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'dan sitem dolu mektup var!
Damla Güler',in haberine göre, Başbuğ mektubunda tutuklanacağına
dair haberi 28 Aralık 2011 gecesi ismini açıklamadığı bir kaynaktan
aldığını söyledi. Ancak Başbuğ’un belirttiği tarihte hakkında
herhangi bir soruşturma bile yoktu. İşte Başbuğ’un “Türk ordusunun
komutanı mıyım? Yoksa terörist ve darbeci miyim?”
İŞTE SİTEM DOLU O MEKTUP!
“28 Aralık 2011 Çarşamba akşamı ‘20. Yüzyılın En büyük
lideri, Mustafa Kemal’ adlı kitabımın son bölümü üzerinde
çalışıyordum. Hafta boyunca da kamuoyunda ‘İnternet Andıcı’ olarak
bilinen davanın duruşmaları devam ediyordu. Duruşmaları basından ve
avukatımdan aldığım bilgilerle yakınen takip ediyordum. O akşam,
duruşmaların cereyanına ilişkin aldığım bilgilerle pek uyuşmayan ve
beklemediğim bir haber bana ulaştı. Bazen haberin ne olduğu ve
taşıdığı önem karşısında size nasıl ve nerden ve hangi amaçlarla
ulaştığının pek fazla önemi olmuyor. Haber şöyleydi:
‘İnternet andıcı davası kapsamında önümüzdeki günlerde
tutuklanacaktım’ Genelkurmay başkanlığı dönemimde edindiğim
tecrübelere göre bu haberin doğru olma ihtimali vardı. Durumu
avukatımla ve diğer yetkili kişilerle değerlendirdik... Benim için
yapılabilecek tek şey istenilen gün ifade vermeye gitmekti. 5 Ocak
2012 günü ifade vermeye çağrıldım. Gittim ve 6 Ocak 2012 günü
sabaha karşı tutuklandım. Haber doğru çıkmıştı.”
BEN KİME İSYAN EDECEĞİM?
“206 gündür Silivri’de tutuklu olarak bulunmaktayım. Eşimle son
yaptığımız görüşmede kendisi birazda kızgınlıkla bana şöyle dedi:
‘Çocuklar, avukat hepiniz susuyorsunuz. Yaşatılan haksızlıklara
neden yeterince tepkili davranmıyorsunuz?’ İçimden ona hak verdim.
Peki ben kime sesleneceğim, sesimi duyuracağım? Yüce Türk Milleti
ve biz askerler biliyoruz ki, Türk ordusu Türk Milletinin
ordusudur. Atatürk’ün ordusudur. Şimdi birileri kalkmış, Türk
ordusunun komutanını ve onun çalışma arkadaşlarınn terörist
olduğunu, Türk ordusunun bir terör örgütü olduğunu iddia
etmektedir. Aziz Milletim, senin evlatlarından oluşan ordumuzun bir
terör örgütü olduğu ileri sürülmektedir.”
BİZİ SİZ ATADINIZ!
“Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Başbakan; bizi bu görevlere
sizler atadınız. Anayasa ve yasalarda belirtilen yetki ve
sorumluluklar çerçevesinde görev yaptık, mesai arkadaşlığı yaptık.
Şimdi bizlerin terörist, Türk ordusunun da adeta bir terör örgütü
olarak gösterilmesini anlayamadık. Bırakalım yargı gerçeği ortaya
çıkarsın diyebilir misiniz? Bizler devletin ülkesi ve
milleti ile bölünmez bütünlüğünü hedef alan terörist faaliyetlere
karşı, hayatımızı tehlikeye atmaktan çekinmeyerek, mücadele eden
kişileriz. Genelkurmay karargahımdaki arkadaşlarımla beraber
terörist ve darbeci olduğumuz iddiası ile karşı karşıya bırakılmış
olmamızı, bize reva görülen bu durumu, bize ve ailelerimize
yaşatılanları, adalet sisteminin içinde bulunduğu durumu elbette
kabullenmemiz bizden beklenmemelidir.”
TSK TERÖR ÖRGÜTÜ MÜ?
“Terörler Mücadele Kanunu’nun 1’nci maddesine göre; cebir
ve şiddet kullanarak, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez
bütünlüğünü bozmak amacıyla örgütlü olarak eylemlerde bulunanlar
teröristtir. Ben ve arkadaşlarım ise terörist faaliyetlerine karşı
terörle mücadelede görev aldık. Birçoğumuzda devlet tarafından
‘Türk Silahlı Kuvvetleri Üstün Cesaret ve Feragat Madalyası’ ile
ödüllendirildik. Burada vahim bir yanlışlık yok mu? Bu
yanlışlığı kim düzeltecek? Aslında bu iddia ile Türk Silahlı
Kuvvetleri terör örgütü olmuyor mu?”
BANA DARBECİ DİYENE ACIRIM
“Ben, bir Harp Okulu öğrencisi olarak 22 Şubat 1962 ve genç
bir teğmen olarak da 21 Mayıs 1963 darbe teşebbüslerinin yarattığı
acı olaylara bizzat şahit oldum. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin
nedenleri ne olursa olsun, siyasete müdahale etmesinin, hem ülkeye
hem de bizzat ordunun kendisine zarar verdiğini gördük. Bu
değerlendirmeyi bugün yapmıyorum, Genelkurmay Başkanlığı görevim
esnasında defalarca söyledim, 25 Ocak 2010 günü inanarak
ve samimi olarak söylediklerim de şöyleydi: ‘Demokraside,
demokratik yönetimlerde en önemli olan hususun, iktidarların
seçimlerle demokratik yöntemlerle el değiştirmesi olduğuna yürekten
inanıyoruz’ Bu nedenlerle, bana ‘darbeci’ diyenlere sadece şaşarım
ve acırım.”
UMUTLAR SÖNDÜRÜLDÜ
“Silivri’deki tutukluğumuz, tutsaklığımız devam ediyor.
Haziran ayı sonunda, 3’üncü yargı paketi Mecliste kabul
edildi. Sayın Cumhurbaşkanı tarafından da ivedi olarak
onaylandı. Özellikle tutukluluk durumlarıyla ilgili olumlu
gelişmelerin yaşanabileceği ümidi verildi... 13’üncü Ağır Ceza
Mahkemesi bu kanuni düzenleme nedeniyle 5 Temmuz 2012 günü yazılı
talepleri aldı ve o hafta içinde de taleplerin değerlendirileceği
havası yaratıldı. Nedense o hafta karar alınmadı. Karar 27 Temmuz
2012 günü açıklandı. Değişen bir şey yoktu. Geçen 22 günde adeta
insanlara manevi işkence yapıldı. Ümitler yaratıldı ve
söndürüldü.”
İŞTE BAŞBUĞ'UN TUTUKLANMA SÜRECİ
- 30 ARALIK 2011
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi sanıkların savunmalarıyla ilgili
beyanlarda adı geçen eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral
İlker Başbuğ hakkında gereğinin takdir ve ifası için özel yetkili
İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilliği’ne yazı yazılmasına karar
verdi.
- 1 OCAK 2012
Mahkemenin verdiği karar doğrultusunda yazılan yazı özel yetkili
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na ulaştı.
- 2 OCAK 2012
İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı, Başbuğ hakkında
soruşturma başlattı.
- 3 OCAK 2012
İlker Başbuğ ifade vermek üzere İstanbul Adliyesi’ne çağırıldı.
5 OCAK 2012
İlker Başbuğ Özel Yetkili Savcı Cihan Kansız’a ifade verdi.
- 6 OCAK 2012
İlker Başbuğ sabaha karşı sevk edildiği mahkeme tarafından
tutuklandı.