İlhan'ın Cumhuriyet'e veda mesajı
Abone olEdebiyat dünyasının önemli ismi Attila İlhan'ı kaybettik. Ölümünden kısa bür süre önce Cumhuriyet'teki yazılarına son veren yazarın veda mesajındaki iki kelime dikkat çekti.
Hürriyet yazarı Yalçın Bayer Attila İlhan'ın Cumhuriyet
gazetesinde ayrılışını gündeme getirdi. Bayer, İlhan'ın ayrılış
biçimini mercek altına aldı. İşte Bayer'in yazısı.. -DÜN
kaybettiğimiz Attilá İlhan, ‘Cumhuriyet’ten ayrıldı mı, ayrılmaya
zorlandı mı sorularının yanıtı çok tartışıldı. Bunun yanıtını geçen
pazartesi günü Genel Yayın Müdürü İbrahim Yıldız’ın köşesinde
vermişti Attilá İlhan... Sağlık sorunları nedeniyle bundan sonra
yazılarına ara verdiğini bildiriyordu. İlhan’ın küçük notunda şöyle
bir cümle dikkat çekiyor: ‘Benim sicilimde bir enfarktüs sabıkası
vardır; geçtiğimiz yayın döneminde -hekimlere bakarsan, aşırı
çalışmadan- bazı arazı nüksetti, gazeteye mümkün mertebe
aksettirmeden, iki defa ‘yoğun bakım’da kızağa çekildim.’ Attilá
İlhan, dört doktorunun iki yayınevi, bir gazete ve bir TV’deki
çalışmalarını hafifletmesini istediklerini hatırlatıyor ve
Cumhuriyet yönetimine ‘tahammülleri ve sabırları’ için teşekkür
ediyor. Bu cümle çarpıcı; bununla okurları ne demek istediğini
anladılar. Hatta bunun altında ‘ayrılmaya zorlandığı’ anlamları
çıkaran da oldu. İlhan’ın İnönü’ye karşı olması, Köy Enstitülerine
karşı görüşleri, dil devrimine karşı eleştirileri de, bir kısım
Cumhuriyet okurları arasında tepki çekiyordu. Nitekim, bundan bir
süre önce çarşamba günleri yayınlanan ‘Söz Okur’un köşesinde en çok
eleştiri alan yazarlardan biri Attilá İlhan’dı. Onun ünlü
şiirlerinden biri ‘An Gelir’dir. ‘Milli Gazete’den Selami Çalışkan
geçen 2 Haziran’daki söyleşisinde bu şiiri hatırlatıyor, İlhan
‘Hastalandığım zaman yazmıştım’ diyor. İlginç saptamalarından
bazıları özetle şöyle: ‘Ülkenin sağcıları ve solcuları birbirlerini
tanımıyorlar... Biz birbirimizi tanısak, meseleler daha kolay
çözülür... Çünkü aydın sorgulayan insandır.... (...) Türkiye’de
bizim Cumhuriyet hareketinin en büyük vasfı olarak ‘laiklik’
söylenir. Laiklik en baştadır. Halbuki 1919 ve 20’den itibaren
başlayan hareketin içinde önde olan asıl mesele
anti-emperyalizm’dir. Laiklik değildir. Batı karşıtlığı. Gazi
Mustafa Kemal, Batı emperyalizmine karşı. Bunun üstünde duruyor.
Bunun kavgasını yapıyor. Gazi, ‘Batı bizi batırmak istiyor. Batı
bizi paylaşmak istiyor. Biz bağımsız bir devletiz. Biz bu ülkede
kendi devletimizi kurarız ve yaşatırız. Hayır diyenlerle de
savaşırız’ diyor. Gazi, bu savaşı kazanıyor. Sonra da yeni bir
devlet kuruluyor. Bu yeni devletin içinde laiklik daha sonra CHP
kurulurken söz konusu oluyor. Fakat Türkiye Cumhuriyeti 1937’ye
kadar laik değildir...’ Attilá İlhan, geçmişi, günümüzü ve geleceği
anlatırken özetle şöyle diyor: ‘Batı bizi batırmak istiyor... Dış
borç bizi kemiriyor... Türkiye’nin toprakları satılıyor....
Geçenlerde Bursa’ya gittim, oradaki konuşmamın ser levhası neydi
biliyor musunuz? ‘Parola Vatan, işareti Namus’... Osmanlıca mecburi
ders olmalı... ABD fırıldak peşinde.. Batı’yı taklit eden ülkeler
batmaya mahkum...’ Attilá İlhan şiirleriyle, romanlarıyla,
makaleleriyle pek tartışılacak.