Götürdüklerin daha çok
oldu getirdiklerinden…
Ama öğrettiklerin daha
çoktu geçen yıllar boyu öğrendiklerimden…
Ve “hoşça kal” diyemiyorum
sen giderken…
Soğuktun geldiğinde ve hiç
ısıtmadın en sıcak günlerinde bile…
“Güle güle git”
diyemiyorum sana…
Doya doya
güldürmediğinden…
Nankörlük yapmak istemem,
fırsatlar sundun, hayatımın en büyük sürprizlerinden birini yaptın
bana…
Ve sonra…
Hep aynı
numara…
Sen de senden öncekiler
gibi mutluluğu çok gördün bana…
Ne yalı, ne süper bir
araba ne çok şey istedim senden, ne de sayılamayacak kadar
para…
Olsun…
“Senin de canın sağ
olsun” derdim ama…
Yok ki başka
günün…
Bugün sen de ölüyorsun be
koca ikibinsekiz…
Bir daha gelmemek üzere
bir yola çıkıyorsun devrederek elindekileri
ikibindokuza…
Ve bu yıl benim yılım
olacak, aha yazıyorum buraya…
Aldıklarının acısını ondan
çıkaracağım…
Ve ben de ilk kez yıllar
kadar acımasız, yıllar kadar nankör olacağım…
Geri dönemeyeceğini
bildiğimden, sana el sallamayacağım…
Vedaları
sevmiyorum…
Lakin hayatımda ilk kez
“elveda” diyeceğim…
Hey
ikibinsekiz!
2,0,0 ve 8…
Anca
gidersiniz!