İki katı olsun, prezervatifsiz olsun
Abone olSeks çalışanlarının HIV/AIDS algısını anlatan Seyhan Arman, 'Prezervatif kullanmayayım, ücretin iki katını vereyim' diyen erkekler var ama transseksüeller biyolojik kadınlardan daha bilinçli' diyor.
Seks çalışanları
ile ilgili çeşitli çalışmalarda yer alan, davranış araştırmalarına
katılan Tiyatro oyuncusu, LGBTT ve HIV Pozitif aktivisti Seyhan
Arman’ın seks işçisi kadınların hayatlarına dair gözlemleri hayli
çarpıcı.
ntvmsnbc.com'dan Tülay Karabağ, "Ben seks çalışanı değlim ama
onların neler yaşadığını çok iyi biliyorum" diyen transseksüel
Seyhan Arman'la seks çalışanlarının sorunlarını, HIV/AIDS'e
bakışlarını, virüsten ve hastalıktan korunmak, yayılmasını önlemek
için neler yaptıklarını, daha doğrusu neler yapabildiklerini
konuştu.
Duyduklarımız şaşırtıcı, çünkü Arman, seks
çalışanı kadınlar arasında prezervatifi bilmeyenlerin olduğunu
söylüyor.
'İKİ AYDA BİR YAPIYORUM, BANA BİRŞEY
OLMAZ'
“Davranış çalışması yaptığımızda seks çalışanı biyolojik
kadınların HIV başta olmak üzere bulaşıcı hastalıklar konusunda
daha az bilgiye sahip olduklarını gördüm. Korunma yöntemleri şöyle
dursun, bazıları kondomu bile bilmiyor. Bu konuda transseksüeller
ve travestiler biyolojik kadınlardan kesinlikle daha bilinçli.
Yaşadıkları sorunlar açısından aralarında fazla fark yok çünkü
partnerleri erkekler. Türkiye’de erkeklerin genel olarak, ‘atın
ölümü arpadan olsun, biz Türküz bize birşey olmaz’ gibi
yaklaşımlarının veya ‘Evliyim, bu benim için sadece fantazi, iki
ayda bir yapıyorum ne olacak’ gibi bahanelerinin olduğunu
biliyoruz. Prezarvatifi herkesin duymuş olduğunu düşünürüz ama seks
içşisi olmasına rağmen adını bile bilmeyen kadınlar var."
'ÜCRETİN İKİ KATINI
VEREYİM...'
Arman, seks çalışanlarının zaman
zaman bilinçsizliğin ürünü olan riskli tekliflere boyun eğmek
zorunda kaldıklarını söylüyor. Bazen çaresizlikten, bazen
bilgisizlikten kabul edilen bu tür teklifler HIV/AIDS'in hızla
artmasında önemli rol oynuyor.
“Mesela erkek cinsel ilişki öncesinde ‘Sana ücretin iki katını
vereyim ama prezarvatif kullanmayalım’ diyor. Kadın da maalesef
kabul edebiliyor. Daha önce transseksüeller için de böyleydi ama
çalışmalarda sahada akran kullanıldığı için ki bunlardan biri de
benim, olayın ciddiyetini daha net anlatabiliyoruz. Daha önceki
projelerde mesela seks işçilerinin çıktığı caddeye bir doktor veya
görevli gidiyor ve onları HIV/AIDS hakkında bilgilendiriyordu. Ama
biz bunun yanlış olduğunu söyledik. Çünkü seks çalışanının o anda
başka kaygıları var, para kazanma kaygısı, ‘polis gelecek mi ne
yapacağız’ kaygısı var ve siz böyle bir ortamda birşeyler
anlatırken, O sizi dinleyemeyecektir."
SEKS İŞÇİSİ DE AYRIMCI VE ÖN YARGILI. Röportajın diğer
bölümünü okumak için 2. sayfayı tıklayın
Toplumda HIV/AIDS’e gereken önemin verilmediğini belirten Arman,
farkındalık çalışmaları ve sosyal sorumluluk projelerinin çok da
amacına ulaşmadığı, seslerin yeterince duyulmadığı
görüşünde.
HEP HETEROSEKSÜEL İLİŞKİLERDEN
BAHSEDİLİYOR
“Kadına şiddet veya okuyamayan kız çocuklarıyla ilgili sosyal
sorumluluk projeleri yapıldığı zaman bütün televizyon kanalları
yayınlar ama HIV/AIDS ile ilgili bir kampanya veya çalışma belki 1
Aralık Dünya AIDS gününde yayınlanır. Devlet politikası olarak da
HIV/AIDS’e gereken önemin verilmediğini görüyoruz. Örneğin,
eşcinsellerle, transseksüellerle çalışılıyor ama toplumu
bilinçlendirmek için yapılan broşürlerde eşcinseller,
transseksüeller yok, hep heteroseksüel ilişkilerden bahsediliyor.
Zaten HIV/AIDS eşcinsel hastalığı olarak görülüyor. Bu konuda da
çıkmazdayız, bir yandan görmüyoruz, bir yandan görmeye çalışıyoruz,
anlatamıyoruz, anlatsak bile sesimizi duyuramıyoruz.”
İSTEYEREK YAPILDIĞI
DÜŞÜNÜLÜYOR
Arman’a göre, seks çalışanlarının yaşadığı en önemli sorun
aşağılanmak ve bu işi isteyerek yaptıklarınının düşünülmesi.
“Özellikle transseksüellik eşittir seks işçiliği gibi
algılanıyor. Biyolojik kadınlarda bu böyle değil çünkü kadın bu
mahallede seks işçisidir, diğer mahalleye gittiğinde ne olduğu
belli değildir. Yaşam alanlarımızın içerisinde dahi seks işçisi
gibi davranılıyor. Birey seks işçisi olabilir, bunu yaptığı bir
alan vardır ama onun dışında bakkala, markete gittiğinde aynı
şekilde davranılması çok yanlış, bu işin isteyerek yapıldığını
düşünüyorlar. Önemli sorunlardan biri de polisin tavrı.
PLAKALI ARAÇMIŞIZ GİBİ CEZA
KESİLİYOR
Çünkü polis, karşısındaki seks işçisi olduğu için farklı davranma
hakkına sahip olduğunu düşünüyor. Transseksüeller için durum daha
da vahim. Son dönemlerde transseksüellere sadece yolda yürüdüğü,
merkette alışveriş yaptığı hatta yaşadığı için bile trafik cezası
kesiliyor, sanki plakalı araçmış gibi.
SEKS ÇALIŞANI OLUP OLMAMAK FARK
ETMİYOR
Son dönemlerden’ kastınız ne, Hüseyin
Çapkın’ın İstanbul Emniyet Müdürü olmasından sonra ne gibi
değişiklikler yaşandı, baskılar arttı mı azaldı mı? diye soruyoruz.
Cevaplarında önyargı ve ötekileşmenin yıpratıcı etkisini
hissettiren Arman, "Seks çalışanı olsanız da olmasanız da değişen
pek bir şey yok" diyor.
SARIŞIN, ESMER DEĞİL, ÖNCELİKLE
İNSAN
“Tepki artmadı, zaman zaman birilerinin gelip gövde gösterisi
yapması hep var. Mesela 1980 sonrasında transseksüeller saçları
kesilip trenlerle Eskişehir’e sürgün edildi, ‘hayasızca
hareketlerde bulunmak’ diye cezalar kesildi, Hortum Süleyman
zamanında hortumun rengi seçilip, o renkte hortumla dövüldüler,
hatta öldürüldüler. Yani yeni müdürlerle sadece makyaj değişiyor
yoksa değişen bir şey yok. Seks işçisi olup olmamamz durumu ne
kadar değiştiyor onu açıkcası çok iyi bilmiyorum, ben seks işçisi
değilim ama ben de onların yaşadığı sorunlarla karşılaşıyorum.
Mesela burdan sizinle beraber çıkalım, bana seks çalışanıymışım
gibi baktıklarını siz de göreceksiniz. Seks işçisi kadın, sarışın,
esmer değil, öncelikle insandır, ne yazık ki bu unutuluyor. Ben
Seyhan olarak güçlü bir karakterim, bunu aşabiliyoum ama herkes bu
kadar güçlü olmak zorunda değil, olamıyor da."
SEKS İŞÇİSİ DE AYRIMCI VE
ÖNYARGILI
Peki seks çalışanları aralarındaki HIV pozitifleri nasıl algılıyor,
onlara nasıl yaklaşıyorlar? Arman’ın anlattıklarından, ayrımcılığın
ve ötekileştirmenin seks çalışanları için de geçerli olduğunu,
önyargılardan muzdarip olan seks işçilerinin de 'önyargılarından'
kurtulamadığı anlaşılıyor.
“Seks işçisinin de HIV pozitif seks işçisine yaptığı şey
ayrımcılık. Evet, HIV pozitif diye aynı işyerinde çalıştığımız
birini nasıl dışlıyorsak veya ailemizde nasıl istemiyor ve
ötekileştirebiliyorsak seks çalışanları için de böyle. HIV pozitif
olduğunu bildikleri arkadaşlarına onlar da önyargılı
davranabiliyorlar. Önyargılarımız herşeyde olduğu gibi burada da
çalışıyor."
TÜRKİYE'DE KADIN OLMAK...
Son olarak "Türkiye’de kadın olmak" denince aklına ne geldiğini,
neler hissettiğini soruyoruz, Arman'ın yorumu:
“Özetle şöyle; bu ülkede kadın olmak zor, transseksüel kadın
olmak iki kere zor, transseksüel kadın seks işçisi olmak üç kere
zor, transseksüel kadın seks işçisi ve HIV pozitif olmak sayısını
bilemediğim kadar zor.”