İHD'den istifa eden Ağaoğlu konuştu
Abone olİnsan Hakları Derneği'nden sürpriz istifa ederek gündeme oturan ünlü romancı Adalet Ağaoğlu konuştu. Ağaoğlu, "Sosyalistlerin yapamadığını AK Parti yaptı" dedi...
Kurucu üyesi olduğu İnsan Hakları Derneği'ni 'PKK terörünü
önlemeye yönelik gayret göstermemekle' eleştirerek istifa eden
yazar Adalet Ağaoğlu, AKŞAM'dan Sevinç Akyazılı'ya konuştu.
İstifa mektubunda 'PKK terörü karşısında tavır almayan insan
hakları derneği olur mu?' diye soran ünlü yazar, istifasının
ardından yaşadıklarını tüm içtenliğiyle anlattı. Sosyalist solun
yapamadığını AKP'nin yaptığını savunan Ağaoğlu, Kültür Bakanı
Atilla Koç'u ayrı bir yere koyduğunu söyledi. Ağaoğlu, İHD'den
istifa etmeyi yaklaşık 13 yıl önce düşündüğünü de itiraf etti
Sosyalistlerin yapamadığını AKP YAPTI
Şu sıralar kendize en sık sorduğunuz soru nedir?
Şok yarattığı söylenen İHD istifamdan ötürü çok yoğun bir arayıp
sorulma içine düşmüşken hala roman üçlememin dördüncüsünü niye
yazamadığımı düşünüyordum. İkincisi gazetede okuduğum bir yazıda
geçen 'AB'ye ayılıp bayılanlar' şeklindeki tanımlama. Tabii hiçbir
şekilde AB'ye ayılıp bayılmıyorum fakat oraya girmeyi ve sorulacak
sorularımızı iyi bir biçimde orada sormayı şiddetli bir biçimde
istiyorum. Çünkü uzaktan bakarak hakkını savunmak zor. Oranın bir
üyesi olacaksın ki 'Hey hey o terör iyi bu terör kötü mü' diye
soracaksın. Şimdi giderayak ne yapmam gerektiğinin daha iyi
bilincindeyim.
İstifanızın ardından yaptığınız '19 yıldır Türk anaları da ağlıyor'
açıklamasına 'biraz geç değil miydi?' şeklinde eleştiriler geldi.
Nasıl karşıladınız bu eleştirileri?
Bunu sezdiğim, gördüğüm, kafamda soru işareti oluşan andan itibaren
suçluyum. Ancak öyle bir kargaşa dönemi yaşıyoruz ki. Sonra bir de
açık söyleyelim; 'bu karşılıklı ölme öldürme durumu'. Sonra devlet
baskısı işin içine girdi. 'Devlet' demeyeceğim, tuttum. Ama ya
silah ya para göçü iktidarı girdi işin içine. İstifamı verirken,
kendimle hesaplaşırken çok kolayıma geldiğini sanmayın. Emil Galip
Sandalcı'nın başkanlığı düşürüldüğünde hissetmiştim, 92'ler falan.
Bizim gibi çok boyutlu düşünen kişilerin 'dur bakalım onlar da
haklı' gibi kuşkularımız vardı. İnsan sabır etmeli diyorum bir
kere. Niye bugüne kadar bekledim. Yaşana yaşana iktidar güçleri de
bir şeyler öğreniyor.
Artık öyle dan dan asıp kesme olmuyor. Artık TBMM'deki adı 'MGK
olan yeni bir parti' biliyor ki kamuoyu ve onun vicdanı diye de bir
şey var. 200 aydının imzaladığı 'Kaygılıyız' bildirgesi PKK'nın
yeniden silaha sarılmasıyla oldu. Dikkatli davranılmazsa
milliyetçilik duygusu azıyor.
5 YIL ARAMADILAR
Ben İHD'nin kurucuyu üyesiydim. Son beş yıldır İstanbul Şubesi'den
tek bir telefon bile almadım. Öyle kolayına verilmiş bir istifa
değil bu. İstanbul Şubesi milliyetçiliğin ırkçılığın azdırılmasıyla
ilgili bir bir toplantı yaptırılabilirdi. 'Üyeliğim hala duruyor
mu?' diye aradım. Çünkü beş yıldır bir telefon bile gelmedi
dernekten. Aidat da ödemedim.
Siz iletişim kurmayı denediniz mi?
Birlik ve dernek olmanın bazı kuralları var. Gidemediğim toplantı
çağrılarında her seferinde katılamayacağım diyerek özür telefonu
açıyordum. Ben bunların büyük bir tartışma konusu olmasını
istemiyorum. Ben kendimle böyle bir çatışma içine girmişsem,
kendimle barışmam gerekiyorsa bunu yapmalı kendime saygımı geri
kazanmalıydım. Adımız aydıra çıkmış, sahiden İHD'nin böyle bir
üslübu olmalıydı. 'Bizi öldürmek için düğmeye bastı' denilemez bir
kurucu üyeye. Çünkü bir kurucu üye düğmeye basacak bir adamdan
seçilmişse o olmamıştır zaten. Ben üyelikten aidatımı yatırmadığım
için çıkartılsaydım daha berrak olurdu bu iş. Bu konuda o kadar
serin kanlıyım ki. Benim onlarla bir kavgam yok.
İHD'nin yerine içinde yeralmayı düşündüğünüz başka bir sivil toplum
kuruluşu var mı?
Kendim için bildiğim yol beni ben yapan yoldur. Ben bağımsızım ama
körü körüne ve kitle bilincine ait olamam. Dünya kadar haksızlıklar
yaşandı. Cezaevleri, ölüm oruçları bunlar boşu boşuna olmadı. Tek
yanlı olmamak, baskının terörün, haksızlığın her çeşidine karşı
olmak gerekiyor. Ortada bir yanılgım varsa beni ikna edebilirlerse
olurum.
İstifam için 'İHD'yi çökertmeye gayret edenlere destek oldu'
denildi. Ben Genelkurmay başkanı, başbakan, cumhurbaşkanı değilim.
Ben kendi hesaplaşmamın sonucu olarak ayrıldım. Bütün yazan
çizenler gibi ben de arayış içindeyim elbette.
Bu düğmeye bastı atfı yapılan biri olarak bir saldırıyla
karşılaşabileceğinizi düşünüyor musunuz?
Kim kendine ait çok özgür bir harekete girerse ona ya 'hain' ya
'dönek' ya da 'satıldı' denilir. Milliyet'te bir hanım 'beş köşe
oynayan' bir yazı yazmıştı. Ama ne demek istediğini anlamadım. Çok
yanlı oynuyordu. Benim kafam çok yanlı oynayanlara müsait
değil.
TEK MAAŞLIK SOLCULUK
Mevcut Türk soluna baktığınızda nasıl bir tablo görüyorsunuz?
Sadece bizde değil dünyada da bir değişim ve değiştirme özlemi
vardı. Dünyada bütün sosyalist düşünceler dönüşüme uğradı.
Sosyalizm denilen şey topluca yaşayan, birlikte alışverişte bulunan
insanların, eşit koşullar altında insanca ve insan hakları
gözetilerek yaşandığı bir sistem demek. Bunun için çeşitli yollar
var. Ben liberal sosyalistim. Kemal Derviş bunun sentezini yapmaya
çalıştı ama tutturamadı. CHP'nin yıkıldığı nokta da bu. Bir de
slogan ezberi üzerinden solcu olmak beni rahatsız eder. Aynı
sloganları kullanan bir solu istemiyorum.
Türk solu sizce böyle mi?
Türk solu bu çabalama içinde. TRT'den istifa ettiğimde arkadaşlarım
beni anladı, ama benimle birlikte hareket edemedi. Yalnızca bir
arkadaşım gelip bana 'Ben bir maaşlık solcuyum' dedi. Bu itirafı
için ona sarılıp teşekkür ettim. Çünkü ekmek aslanın ağzında. Ancak
'Aydın' dediğimiz kişi her şeyi aşıp 'varım ben' demeli.
KULİN'İ TEBRİK EDİYORUM
Best sellerlar, promosyona dayalı kitap satışları, billboardlarla
kitap tanıtımları, şairlerin belli ücret karşılığı şiir okumaları.
Tüm bunlara nasıl bakıyorsunuz?
Bu çok satan isimlerden bazıları sanıyorum medyanın da rüzgarıyla
kendilerini edebiyatçı olarak tanımlıyor ve saygı duyulmasını
istiyorlar. Bu tuhaf. Ayşe Kulin de bu rüzgara kapılmıştı ama fark
etti ve 'Ben edebiyatçı değilim, röportaj yapar, yazarım' dedi.
Kendisi için yaptığı bu sınıflandırmadan ötürü tebrik ediyorum
onu.
KURTULUŞ SAVAŞI ASKERİ DARBEDİR
Ben Helsinki Yurttaşlar Birliği üyesiyim de aynı zamanda. Orada
Orta ve Doğu Avrupa'nın ne kadar ırkçı ve milliyetçi olduğunu fark
ettim. Biz ırkı çağrıştırıcak bir şey yapmadık. Kendi ilk romanımda
Türk lafını koyduğumda kocaman bir soru işareti koymuşumdur. Kıbrıs
konusunda da aydınların suskun kalmasının nedeni ırkçı çağrışım
yapmamak için. Türk aydını her zaman ırkçılığı sorgulama durumunda
Batı aydının önünde olmuştur.
Osmanlı nihayetinde bir imparatorluktu. TC niye var. Çünkü bir
baskı dönemiydi, ülkeye İngilizler, Fransızlar doluşmuştu. Buna bir
tepkiydi. Bu bir devrim değil bir dönüşümdü. Bir kendine sahip olma
hevesi diyorum. 'Ölmeye Yatmak' ta TC ilkelerini ameliyat masasına
yatırdım. Atatürk'e, Cumhuriyet'e falan karşı değilim üstelik laik
bir cumhuriyet çocuğuyum ama onun bile bir eleştirisini yaptım.
'Biz selama durmuş emir erleri miyiz' diye sordum. Kurtuluş Savaşı
diyoruz. Mustafa Kemal'in böyle bir duygusu, sezgisi olmasaydı,
halk bu kadar bıkkın olmasaydı, TC varolmazdı. Mustafa Kemal de
nihayetinde bir Osmanlı askeridir ve Kurtuluş Savaşı sırasında,
yine bir askeri darbedir. Bana 'Vay hain ikinci cumhuriyetçi,
üçüncü cumhuriyetçi' demeye gerek yok.
ATİLLA KOÇ'UMA DOKUNMAYIN
AKP Hükümeti iktidarda. Sizin AKP'ye bakışınız nedir?
Sosyalizm hareketi içinde yapmayı istediğimiz bir çok seyi
yaptılar. Ağlayarak seviyorum, seviniyorum. 'Ben solum,
sosyalistim, CHP'liyim, ÖDP'liyim veya TİP'liyim' diyen bir çok
kimsenin yasalarda değiştirmek isteyip de oy çoğunluğu meselesinden
değiştiremediği yasaları Meclis'ten geçirdiler. Ancak uygulamaya
geçiremiyorlar. Bu sistemin nerelerde tutukluk yaptığını
bilmiyorlar çünkü.
Başörtüsü falan bunlar muhalefetin elinde kalan tek tük kozlar.
Onların önerileri arasında solun yapmak istediği pek çok şey var.
'AKP'yi tutuyorum' diyemem onlara oy da vermedim, ama gözyaşlarım
içinde seviniyorum. Beni ilgilendiren Kültür Bakanlığı'nın neler
yapacağı. Bütün yakınlarıma benim 'Koçuma dokunmayın' diyorum.
'Atilla Koç'uma dokunmayın' diyorum. Çok farklı bir ses o.
Sanırım eleştirilerin ardından bunu duyunca size bayılacak. Hem
AKP'den hem de birebir Bakan Koç'tan size bir teklif gelebilir.
Yok uyuyor falan da bunlar sorun değil. Dedi ki 'Şiir sadece fakir
toplumlardan, yoksullların içinden çıkar'. Burda müthiş bir yaratı
sezgisi var. 'Daralma' denilen şey varya, insana şiir söyletir.
Sıkılan insanların şiiri vardır. Onun bu lafından dolayı onu çok
eleştirdiler. Ben de o gün başladım 'Dokunmayın Koç'uma' demeye.
Can Yücel hapse atıldığında karpuzun içine alkol sıkarak kendine
şarap yapmaya çalışıyorsa bunda da bir daralma yaratısının ardından
gelen müthiş bir şiir var.
Ben tiyatroyu çok sevmeme rağmen artık tiyatroya gidemiyorum uykum
geliyor. Ama o kültür bakanı. Gitmeme şansı yok. Gidiyor başı önüne
düşüyor. Bunu eleştirmek son derece gayri insani bir şey. CHP'nin
de yaptığı bu noktada gayri insani bir şey.
Söyleşi: Sevinç Akyazılı
Kaynak: