İftar çadırları tıklım tıklım doluydu
Abone olRamazan ayının ilk iftar yemeğinde İstanbul'daki çadırlar tıklım tıklımdı. Genci, yaşlısı, çocuğu, 3 aylık bebeği, memuru, işçisi ve işsizi. Onların tek bir dileği vardı.
İftar çadırları sadece fakir fukaranın değil işçi, memur ve
emeklilerin de akınına uğradı. Mübarek ay Ramazan... Dayanışma,
yardımlaşma ayı. Dün Ramazan ayının ilk iftar yemeğinde
İstanbul'daki çadırlar tıklım tıklımdı. Önce Eyüp, sonra Kağıthane
ve Şişli Belediyesi'nin çadırlarındaydık. İp gibi kuyruklar vardı
çadırların kurulduğu yerlerde. Genci, yaşlısı, çocuğu, kucağında 3
aylık bebeği, memuru, işçisi ve işsizi... Onlar bir tas sıcak
yemeğe hasret kalanlar, üç çeşit yemeği aylardır hatta yıllardır
görmeyenler. Hepsi duacıydı yemeği veren belediyelere, hepsinin
ortak bir dileği vardı: "Ramazan hiç bitmesin." İlk durağımız Eyüp
Belediyesi'nin çadırıydı. Çadırda Kanal 7 canlı yayın yaptığı için
çadırın içi ışıl ışıldı. İftardan iki saat önce çadırın içi
dolmuştu. Yer kapanlar masalarda oturuyordu, dışarıda ise upuzun
bir kuyruk. İftar saatinden yarım saat önce yemeklerin dağıtımı
başladı. Çadırın çıkış kapısından girmek isteyenleri zabıta
engelliyor, yemeğin herkese yeteceğini söylüyordu. "Günah yavrum
yiyeyim" diye yalvaran yaşlı teyzeye zabıta memuru kıyamadı, bir
paket yemeği kadının eline, "teyze kimse görmesin" diyerek
tutuşturdu. 68 yaşındaki Cihangül Hanım fotoğrafının çekilmesini
istemedi, "akrabalarımdan utanırım" diyerek uzaklaştı. Eyüp'te
belediyenin çadırının hemen yanında bir kamyonetten ekmek
dağıtılıyordu. Biz ilk önce ekmeği belediyenin dağıttığını sandık
ama daha sonra hayırsever bir vatandaşın ekmek dağıtımını yaptığını
öğrendik. Yardım olduğu için ismini vermek istemeyen bir vatandaştı
ekmek dağıtan. Kamyonetten bir ekmek alıp ayrılan yoktu, herkes en
az 3-4 ekmek alma peşindeydi. "5 çocuğum var, evde bekleyen 6 kişi
var" sesleri arasında itiş kakış da oldu. O sırada foto muhabiri
arkadaşım İlker'in flaşı da kırıldı. Açız abla n'apalım? Kağıthane
Belediyesi'nin çadırının kuyruğunda biraz bekliyoruz. Orada PTT'de
memur olarak çalışan Hayri Bey'le konuşuyorum. "Fotoğraf olmaz,
arkadaşlara rezil oluruz, kimse görmez inşallah beni kuyrukta"
diyor. Hayri Bey evli, 3 çocuklu. Aldığı yemeği çocuklarına
götüreceğini söylüyor. Karısı çalışmıyor. Kuyrukta bekleyen
çocuklar ise benle şöyle konuşuyor: "Açız abla n'apalım?" Onlar
Razaman çadırının her yılki müdavimleri. Şişli Belediyesi'nin
çadırı halkı ve farklı dinlerin temsilcilerini buluşturmuş. Yemeğe
Musevi Cemaati adına Hahambaşı İzak Haleva, Cemaat Başkanı Silvyo
Ovadya, Süryani Katolik Vakfı'ndan Efram Üçkardeş ve Aziz Tokuş,
Vatikan Temsilcisi George Maroviç, Rum Patrikhanesi'nden Pedes
Yuvakim Billis de var. 55 yaşındaki Remziye Açıkbaş masada
oturuyor, gözü hep çadırın kapısında. "Birini mi bekliyorsunuz?"
diye soruyorum, "Torunum kuyruktaydı acaba girebilecek mi?" diyor.
13 yaşındaki torunu Salim bu yıl ilk kez oruç tutuyormuş. Salih 10
dakika sonra giriyor içeri, Remziye Hanım'ın yüzü gülüyor. 22 yıl
önce eşini kaybetmiş Remziye Hanım. Neredeyse kendini bildiğinden
beri evlerde temizliğe gidiyor. "Üç çeşit yemek yemek çok lüks
bizim için, ben şimdi hep şunu söylüyorum, hayat Ramazan olsa..."
diyor. Kuştepeli Sevinç evhanımı. 15 yaşında evlenmiş. 4 çocuğu
var. "Belediye sağolsun. Sıcak çorba hasretimiz vardı, üç çeşit
yemeği nerede yiyeceğiz?" diyor. Onun yanındaki kadınlardan biri,
"Yardımlarla bir şey olmaz, iş yok iş yok, yardımın sonu yok" diye
sesleniyor. Haber : Elif ERGU /Vatan Fotoğraf : İlker AKGÜNGÖR