Hangi markete giderseniz gidin bulursunuz. En ücra yerdeki
mahalle bakkalında bile çeşit çeşit, boy boy.
Hem öyle gizli, kenarda köşe de saklı falan da değiller.
Doğrudan gözünüze sokulacak şekilde mekânın en makbul reyonunda ya
da tezgâhındadırlar.
Ayrıca çoluk çocuk hangi restorana giderseniz gidin yemek
yanında su niyetine isteyebilirsiniz. Öğlen ekmek arası döner
isteseniz; yanında rahatça alabilirsiniz.
Ki zaten menüde var.
İçmesen olmaz gibi yani…
Yemeği geçtim nereye giderseniz gidin içtiğiniz çay veya kahve
değilse muhtemel siparişiniz de odur.
Siz sormadan garson illaki sorar zaten; onu içip
içmediğinizi…
Ayrıca meyhane de içeni bilirim.
Yaz gelince reklam üstüne reklamla satışları üç beş misli artar.
Anlayacağınız neredeyse girmediği ev yok.
Bir alana diğeri bedavalısı bile var.
Hatırlarım gençlik yıllarımda; kapağında bedava olanında gizli
bir işaret bile vardı. Gizli diye yazdığıma bakmayın; hepimiz o
gizli işaretin yerini bilirdik.
Kasasına maçları az mı oynadık…
Anlayacağınız; bedava kazanmanın keyfini o zamandan
öğrendik.
Bedavacılığa bedava alıştırdılar bizi
vesselam.
El kadar bebelere marifetmiş gibi cazırdamasını gösterip “balon
bak” diyerek içiren anne babalar gördüm.
O balonun ne olduğunu sorgulasanız inanın bilmezler. Dedim ya
bebeye bir şey içirmeyi marifet sanırlar.
Aslına bakarsanız televizyon reklamları o kadar etkin ki; doğru
dürüst konuşamayan el kadar bebeler zaten kendi siparişlerini
kendileri bile verir haldeler.
Hatta sıcak yaz günlerinde elindeki buzluğa doldurup kenarda
köşede satanlara rastlamadım diyen neredeyse yoktur.
Satmaya da, içmeye de izne gerek yok.
Parayı ver iç yani…
Bakın; yakında ramazan geliyor, eğer reklamın hasını yapmazlarsa
ben de bir şey bilmiyorum. Anlayacağınız iftar sofralarının baş
aktörü her zamanki gibi yine o ve benzerleri olacaktır.
Sözün özü hani neredeyse içmeyeni dövecekler.
Ötesi var mı?
Zararı var mı?
İstemediğin kadar; yazayım dedim ayrı bir yazı oldu.
Peki, yasak mı?
J))