İbrahim Kalın: Yeni normalleşme adımları atmayı önemsiyoruz
Abone olCumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, "Dönemsel kriz ve gerilimleri geride bırakıp yeni normalleşme adımları atmayı önemsiyoruz. Son dönemde, Mısır ve BAE ile atılan adımları bu çerçevede değerlendiriyoruz" ifadesini kullandı.
İbrahim Kalın, Kriter Dergi'ye verdiği röportajda, SETA
Genel Koordinatörü Burhanettin Duran'ın gündeme ilişkin sorularını
yanıtladı.
Kovid-19 salgınının tüm dünya gibi Türkiye'yi de etkilediği
hatırlatılarak, salgın sonrası dünya düzenine ilişkin
değerlendirmelerinin sorulması üzerine Kalın, salgının, dünya
sisteminin kırılganlığını ortaya koyarken, uluslararası
dayanışmanın önemini de hatırlattığına işaret etti.
Küresel sorunlar ve sınamaların, küresel çözümler ve dolayısıyla
küresel dayanışma gerektirdiğini, ancak bunun pratikte çok fazla
bir karşılığının olmadığını ifade eden Kalın, Türkiye gibi birkaç
ülke dışında bencil davranmayan ve dünya sorunlarına global bakan
ülke sayısının çok az olduğunu belirtti.
Salgının başından aşıya erişime kadar her alanda tek taraflı ve
hiyerarşik ilişkilerin öne çıktığına işaret eden Kalın, gerçek
manada küresel bir bakış açısı, samimi bir dayanışma ruhuyla ve
uzun vadeli bir perspektifle çok önemli dersler çıkartarak, mevcut
küresel sistemin arızalarının bir nebze de olsa tamir
edilebileceğini dile getirdi.
Herkesin çıkarının, güvenliğinin, refahının ve istikrarının birbirine bağlı olduğu bir dünyada yaşadıklarına dikkati çeken Kalın, şöyle devam etti:
"Salgından yasa dışı göçe, terörle mücadeleden bölgesel çatışmalara ve savaşlara kadar her sorun alanı, milli imkan ve kabiliyetlerimizi küresel bir bakış açısıyla ve dayanışma ruhuyla tahkim ve takviye etmemiz gerektiğini söylüyor. Ulus-devlet yapılarının alışılagelmiş refleksleriyle hareket edersek ne tehditleri bertaraf etmemiz ne de yeni fırsatları değerlendirmemiz mümkün. Biz Türkiye olarak milli yeterlilik ve dayanıklılığımızı artırırken, bölgesel ve küresel iş birliğine ve ittifaklara önem vermeye devam edeceğiz."
'Merkez güçler konfor alanlarından çıkmak
istemiyor'
Salgın sonrasında dünya düzeninin değişeceğine yönelik farklı
tartışmaların yaşandığının hatırlatılması üzerine ise Kalın, merkez
güçlerin konfor alanlarından çıkmak istemediklerini bildirdi.
Kalın, "Bu dönemin öncü aktörleri büyük balıklar değil
akıllı ve hızlı hareket edebilen balıklar olacak. Ama bu mücadele
sürerken içinde yüzdüğümüz denizin giderek toksik hale gelmesine
hep birlikte dur demek zorundayız. Cumhurbaşkanımız, 'dünya beşten
büyüktür' ve 'daha adil bir dünya mümkün' derken, bu temel noktaya
dikkat çekiyor. Herkesin sadece kendini düşündüğü ve ötekini yok
saydığı -yahut yutmak istediği- bir dünyada düzen, adalet, erdem ve
barış değil orman kanunu hakim olur" değerlendirmesinde
bulundu.
Türkiye'nin yeni dönemde nasıl bir dış politika perspektifine sahip
olması gerektiğine ilişkin bir soru üzerine Kalın, Türkiye'nin dış
politikaya 360 derece perspektifinden bakan bir ülke olduğunu
söyledi.
Kalın, "Parçası olduğu coğrafya, tarihi birikimi, stratejik
öncelikleri, karşı karşıya olduğu bölgesel tehditler ve herkes gibi
etkilendiği küresel meydan okumalar, Türkiye ile dünya arasındaki
ilişkinin her düzeyde ve her manada dinamik ve çok boyutlu olmasını
zorunlu kılıyor. Türkiye ne millilik adına kendini dünyaya
kapatabilir ne de küreselleşme adına kendi yerli ve milli
duruşundan vazgeçebilir. Bütün mesele, bütün önemli ve asli
meselelerde olduğu gibi altın oranı bulmak" ifadelerine yer
verdi.
'Batı dünyası dışında önemli angajmanlarımız
var'
Kalın, Türkiye'nin kendi zaman ve mekan tasavvuru ve güç
projeksiyonuyla bunu yapmaya çalıştığına dikkati
çekerek, "NATO'nun güçlü bir müttefiki olarak, Batı dünyası
dışında önemli angajmanlarımız var. AB ile üyelik müzakeresi
yaparken ve Avrupa'yla ticaretimizi artırmamız, Afrika'yla
ilişkilerimizi derinleştirmeye mani değil. Orta Asya Türk
Cumhuriyetleriyle sahip olduğumuz güçlü bağlar, Rusya'yla iyi
ilişkiler kurmamıza engel değil" görüşlerine yer verdi.
Türkiye'nin mücavir coğrafyasında ciddi jeopolitik boşluklar ve meydan okumaların ortaya çıktığı, Türkiye'nin de meydan okumalara mukabele etmek için ciddi bir çaba gösterdiği hatırlatılarak, "Bölgesel politikalar açısından sizce bu dönem geride kaldı mı" şeklindeki soruyu ise Kalın, şöyle yanıtladı:
"Bölgesel sorunlar ve krizler devam edecek görünüyor. Ama eş zamanlı olarak Türkiye’nin bu krizlere yumuşak ve sert güç kullanarak müdahale etme ve methaldar olma imkan ve kabiliyetleri de her gün artıyor. Suriye krizinde Türkiye sınır güvenliğini sağlamak, terör örgütlerine karşı mücadele etmek ve yeni göç akınlarını önlemek için olağanüstü bir mücadele veriyor ve bunu çoğu zaman kendi imkanlarıyla yapıyor. Bunu tek başına yapmak zorunda kalması, politikanın haklılığını ortadan kaldırmıyor."
Türkiye'nin ise hem Cenevre hem de Astana platformları üzerinden küresel iş birliği yapılması gerektiğinde ısrar ettiğini belirten Kalın, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Türkiye barış, güvenlik, istikrar ve refah kavramlarına geniş bir zaviyeden bakmak zorunda. Körfez krizinden Libya'ya, Karabağ Savaşı'ndan Doğu Akdeniz'e kadar bizi özellikle ilgilendiren bölgesel gelişmelere bigane kalmamız söz konusu değil. Siz yok saymaya çalışsanız da bu sorunlar, eğer zamanında ön almazsanız, gelir kapınıza dayanırlar ama bu sefer siz hazırlıksız yakalanırsınız. Türkiye'nin böyle bir lüksü yok. Dolayısıyla 2022'de ve 2023'e giden süreçte Türkiye ön alıcı bir dış politika perspektifiyle milli imkan ve kabiliyetlerini artırırken, bölgesel ve küresel ittifaklarını da güçlendirmeye devam edecek."
'ABD yönetiminin ve Kongre'nin makul, tarafsız bir tutum
içinde olması gerekir'
Türkiye ile ABD arasındaki sorunların kaynağını nasıl tanımladığı
ve sorunların üstesinden gelmek için tarafların hangi adımları
atmaları gerektiğine ilişkin soruya ise Kalın, ABD'nin Türkiye
algısında ciddi sorunlar bulunduğunu aktardı.
Türkiye'nin ABD dahil herkesle aynı göz hizasında, eşit, adil ve
şeffaf bir ilişki kurmayı talep ettiğine işaret eden Kalın, her
ülkenin kendi çıkarlarını önceleyeceğini ancak ulusal çıkarlarını
çok dar ve bencil bir zeminde tanımlayan ülkelerin temel ve uzun
vadeli çıkarlarını tehlikeye atacağını belirtti.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, şu düşünceleri dile getirdi:
"ABD'den temel beklentilerimiz, Suriye'de PKK'nın kolu olan PYD ve YPG'ye desteğini kesmesi, S-400'ler konusunda gerçekçi ve yapıcı bir tutum alması ve FETÖ'ye karşı kararlı ve sonuç alıcı adımlar atması. Doğu Akdeniz gibi konularda da ABD yönetiminin ve Kongre'nin makul, tarafsız bir tutum içinde olması gerekir. Belli lobilerin ve çıkar gruplarının etkisi altında inşa edilen Türkiye politikalarının kimseye faydası yok. Türkiye'nin hiçbir lobinin ve çıkar grubunun baskısına boyun eğmeyeceğini herkesin bilmesi gerekir. Türkiye'nin ulusal güvenlik tehditlerini dikkate almayan bir politikanın uygulanma şansı zaten yok.
ABD ile ortak ve pozitif bir gündem oluşturmak için şu anda yeni bir mekanizma üzerinde çalışıyoruz. Stratejik bir bakış açısıyla ve yapıcı bir tutumla sorunları daha yönetilebilir hale getirebiliriz. Bu da bize mutabık olduğumuz alanlarda daha yakın çalışma imkanı sağlar. Bütün bunlar için stratejik bakış açılarımızın örtüşmesi için daha köklü adımların atılması gerekiyor."