Hz.Peygamber; “İlim Çin’de bile olsa, gidiniz” demiş, gitmiş miyiz?.(1)

İlim öğrenmek kadın-erkek herkese farzdır.

Göktan AY goktanay57@gmail.com

Peygamberimiz döneminde “bilim ve teknoloji olmadığı” halde, Kur'an-ı Kerim'de “bilimsel ayetlerin” olmasının sebebi nedir?

Peygamberimiz, bilime nasıl bakardı?

Sanat konusuna bu yazıda girmiyoruz.

Müziğin İslam’da günah olduğu yazıları sürekli gündeme getiriliyor. Bu konuya son noktayı koyan  çok iyi araştırılmış bir yazı var. Nazif Ay yazmış; “Hz. Muhammed’in müziğe bakışı”

Geçtiğimiz Cuma hutbesi konusu bilimdi, İslam’dı. Bizde konuyu açalım dedik;

Müslümanlar Hz. Peygamber'i -her ne kadar günlük yaşamda olmasa da- “örnek edinmekle” yükümlüdür. Bu yükümlülüğün yerine getirilmesi, onun hayatının her yönüyle tanınmasına ve bilinmesine bağlıdır.

Konusu doğrudan doğruya Hz. Peygamber'i anlatmak olan ve onun bir tek yönünü kendisine konu edinen ilim dalları şunlardır:

1.         Hadis, 2. Siyer, 3. Megazi, 4. Şemail, 5. Delail.

İnternetten yararlanarak kısaca açalım;

1. Hadis: Hz. Peygamber'in söz, fiil ve takrirlerine dair haberlere “hadis” denmiştir. Bunları konu edinmeye de “hadis ilmi” denilir. Hz. Peygamber'in; ‘şahsiyeti, hadisleri, hadislerin gelecek nesillere intikal ettirilmesi/rivayeti, rivayetle uğraşan şahıslar/raviler, hadislerin kitaplaştırılması’ hadis anabilim dalının konuları arasında sayılmıştır.

2. Siyer: Hz. Peygamber'in doğumu ile ölümü arasında geçen, 63 senelik hayatını anlatan bilim dalıdır. Kısaca, “Hz. Peygamber'in biyografisi, tercüme-i halidir.”

3. Megazi: Hz. Peygamber'in savaşlarını konu edinen bilimdir. O’nun son on senelik hayatının ‘yalnızca kurmay ve diplomat yönünü kendine konu edinen; Asr-ı saadet döneminin gazalarını (savaşlarını) özel olarak ele alan’ bir ilim dalıdır.

4. Şemail: Hz. Peygamber'in beşeri yönünü kendine konu edinen bilim dalıdır. Hz. Peygamber'in; ‘vücut yapısı, kıyafetleri, tavır ve davranışları, ibadet hayatı, ahlakı, geçim tarzı’ gibi konular üzerinde durulmuştur.

5. Delail: Hz. Peygamber'in diğer insanlarda bulunmayan, ‘peygamberlik vasfıyla ilgili özelliklerinden’ bahseden ilimdir.

Ayetlerde, “arın(dır)ma” ile “kitap ve hikmetin taliminin” bir arada zikredilmesi; “arın(dır)ma olmamış bir kalple, gerçek manada ilim tahsil edilemeyeceği, tahsil edildiği düşünülen ilmin ise, sahibine ebedi kurtuluş yolunda hiçbir fayda sağlamayacağının” bir ifadesidir. Bunun içindir ki Peygamberimiz: “Allah’ım, fayda vermeyen ilimden, ürpermeyen kalpten, doymayan nefisten ve kabul olunmayacak duadan sana sığınırım.” niyazında bulunmuştur. (Müslim, Zikir, 73)

“İnsanı ve kainatı anlatan bir kitap” olan Kur’an-ı Kerim; hiçbir şeyi eksik bırakmamış, her şeyi önemine ve büyüklüğüne göre anlatmıştır. Hz. Muhammed (s.a.v) ile kemale erdirilen ve noktalanan din ve aynı zamanda bu dinin kitabı Kur’an-ı Kerim, evrensel olması yönüyle bütün zamanlara ve mekânlara hitap etmektedir. Bu özelliğinden dolayıdır ki o; herkese, her asırda, her tabaka ve seviyede ders verir.

Şimdi Hz. Peygamberimizin bilim ile ilgili bazı önemli sözlerine bakalım.

1."İlim öğrenmek kadın-erkek herkese farzdır."

Önce insan olmak prensibiyle, kadın-erkek ayrımı yapılmadan; ilimle uğraşılması, ilim öğrenilmesi tavsiye edilmiş, hatta farz olduğu söylenmiştir. Günümüzde bu yolda gidildiğini söylemek mümkündür.

2. "İlmin yarısı soru sormaktır."

Bilimin, tek kişinin doğrusu olarak değil de, paylaşımla doğruyu bulacağı anlatılmak istenmiştir. “Soru sormak, sorgulamak, daha iyiyi bulmak” demektir. Hz. Peygamberimizin, namazdan sonra insanlarla sohbet ettiği, sorular aldığı-cevapladığı bilinmektedir. Günümüzde, maalesef, makam sahiplerinin; “yanlarına zayıf kişiler aldıkları, kendilerine karşı çıkacak kişileri ötekileştirdiği, ‘benlik” egosuna kapıldıkları, görevin yıllarca kendilerinde olacağını düşünerek yanlış uygulamalar yaptıkları,  kendi düşüncelerinin onaylanmasını istedikleri” görülmektedir. Bu uygulamalar, Hz. Peygamberimizin uygulamalarıyla ters orantılıdır.

3. "Kim ilim talep ederse; bu işi, geçmişteki günahlarına kefaret olur."

Kefaret; “İşlenmiş olan bir günahı Tanrı’ya bağışlatmak umuduyla verilen sadaka ya da tutulan oruç.” demektir. Hz. Peygamber, bilimi o kadar çok değerli kılmıştır ki, bir yerde sadaka ve oruçla bir tutmuştur. Yani, hangi mevkide olursan ol; bilime yanaş, bilimden uzak durma denilmektedir. Bu konuda toplumun Hz. Peygamberimizin yolunda gitmeye çalıştığı, sponsorluklarla, vakıflarla v.b. hizmet ettikleri görülmektedir ki, bu sağlıklı bir gelişmedir.

4. "İlim Çin'de bile olsa gidiniz."

Hz. Peygamberimizin yaşadığı dönemi göz önüne alınız ve sonra Çin’e gitmeyi düşününüz. Olacak iş değildir. Bu sözde, o kadar uzak bir yer, hedef olarak  gösterilmiştir ki, “Çin’de bile olsa gidip alınız” diyerek, “bilimin ne kadar önemli olduğu” anlatılmak istenmiştir. Bu konuda, İslam aleminin; savaşlardan, olumsuzluklardan, göçlerden bir türlü başı kurtulamamaktadır. İslam alemi, maalesef bilimi öncelememektedir. Bu konuda mutlaka; bilimle uğraşan kesimlerin desteklenmesi, yeni buluşlar/patentler kazandırılması ve gelişen teknolojiye uzak durulmaması gerekmektedir.

5. "Alimin ölümü alemin ölümü gibidir."

Bilim insanlığı, o kadar saygın ve önemlidir ki, “eğer, bir bilim insanı ölürse, alem kaybetmiş gibi olmaktadır” sözüyle; yine bilim insanlarına önem verilmesi, desteklenmesi anlatılmak istenmiştir.

Ne mutlu; etik, liyakatlı, üreten bilim insanı olanlara…

Devam edeceğiz….