Hürriyet yazarı Gülen'e sordu: Bu nasıl inziva?
Abone olCemaatle ittifak halinde olduğu iddia edilen Hürriyet'in yazarlarından Sedat Ergin Fethullah Gülen'i konu alan eleştirel yazısıyla günün sürprizine imza attı
İNTERNETHABER.COM
Fethullah Gülen'in son dönem özellikle yabancı
basına verdiği röportajları kritik eden Hürriyet
si yazarı Sedat Ergin, Gülen'in
"inzivadaki din adamı" söylemini eleştirdi.
HÜRRİYET'TE FETHULLAH GÜLEN ELEŞTİRİSİ
Cemaatle ittifak halinde olduğu iddia edilen Hürriyet gazetesinin usta yazarlarından Sedat Ergin Fethullah Gülen'i konu alan eleştirileriyle günün sürprizine imza attı. Gülen'in son zamanlarda dünyaca ünlü Wall Street Journal, Financial Times, BBC gibi basın kurumlarına verdiği röportajları hatırlatayan Sedar Ergin "manevi inzivada siyasi mülakat verilir mi?" diye sordu. Gülen'in kendine biçtiği "inzivadaki din adamı" misyonu ile röportajlarındaki siyasi mesajların çeliştiğini vurgulayan Ergin ortada net bir tutarsızlık olduğunu savundu.
İşte Sedat Ergin'in yazısındaki ilgili bölüm:
BATI İÇİN GÜLEN İKTİDAR KAVGASI VEREN
BİR AKTÖR
Şurası çok açık: Batı medyası, Gülen’i 17 Aralık sonrası dönemde Başbakan Erdoğan ile iktidar kavgasına girmiş bir aktör olarak görüyor, kendisini bu kimlik üzerinden takdim ediyor. Gülen, kendisini ne şekilde tanımlarsa tanımlasın, dış dünyada şahsıyla ilgili algının bu şekilde yerleştiğini teslim etmek gerekiyor.
GÜLEN'İN TANIMLADIĞI KİMLİK İLE DAVRANIŞLARI ÇELİŞİYOR
Belli ki, Gülen de dış dünyadaki algısına büyük önem veriyor, bu
çerçevede yabancı basına vereceği mesajlar üzerinde titizleniyor,
hatta öncelik veriyor Türkiye’deki kendi medyasına kıyasla.
Gelgelelim, Gülen’in gerek dış basına, gerek Zaman’a verdiği
açıklamaların hepsi yan yana getirildiğinde karşımıza çok temel bir
çelişki çıkıyor. Bu çelişki, aslında son çatışmayla birlikte
siyaset söz konusu olduğunda, Gülen’in kendisini “tanımladığı
kimlik” ile “söylem ve davranışların içeriği”nin sıkça birbirini
tutmamasından kaynaklanıyor.
Gülen, açıklamalarında “kendisinin hiçbir zaman herhangi bir siyasi
partinin desteklenmesi gibi bir düşünce ve davranış izinde
olmadığını” vurgulayarak, siyaset üstü bir çizgide durduğunu
anlatıyor. Örneğin, Financial Times’da yayımlanan makalesinde
kendisi için şöyle diyor:
“Hayatımın son 15 senesini manevi bir inziva içinde geçirdim.
Türkiye’deki durum ne olursa olsun hayatımın geri kalan kısmını
aynı şekilde devam ettirme niyetindeyim.”
GÜLEN'İ TANIMAYANLAR DİNİ ADAMI
OLDUĞUNU KABUL EDEBİLİR
Gülen’i tanımayan yabancılar bu açıklamadan yola çıkarak
kendisini dünyevi siyasi tartışmaların, münakaşaların dışındaki bir
din adamı olarak kabul edeceklerdir. Oysa aynı açıklamaları okumaya
devam ettiğimizde “manevi inziva hali” olarak nitelenecek bir
alanın sınırları dışına çıkıyoruz.
Örneğin, Wall Street Journal’da açıkça Başbakan Erdoğan’ı
eleştiriyor Gülen ve “Türk halkı son iki yıl içinde demokratik
ilerleme tersyüz edildiği için tepkili” diyor. BBC’ye verdiği
mülakatta ise “Bir yolsuzluk olduğu muhakkak. Bunu herkes kabul
ediyor. Halktan okumuş insanlara, elite kadar herkes hemen
meselenin mahiyetini görüyor, biliyor, değiştirmeye de kimsenin
gücü yetmez” diye konuşuyor.
MANEVİ İNZİVA SÖYLEMİ BOŞLUKTA
KALIYOR
Zaman’a mülakatının ikinci bölümünde ise şu çıkışı yapıyor:
“Umuma ait şeyler çalınıp çırpılıyorsa bunu ne Mecelle kaideleri ne
de demagoji yaparak izah edebilirsiniz: siz kadrolarınızla dünyaya
Müslümanlığın dürüstlük ve doğruluk mesajlarıyla yola çıkmışken,
kendinizi karanlık patikalara savrulmuş bulabilirsiniz.”
Bir siyasi partiyi desteklemeyebilirsiniz. Ama yaptığınız
açıklamalar, aldığınız tutumlar siyasetin doğrudan ana tartışma
alanlarına değdiğinde siyasetin karasularının içine girmiş, hatta
başlıca taraflarından biri haline gelmiş oluyorsunuz. Bu kaçınılmaz
bir durum. Ancak o zaman “manevi inziva” söylemi boşlukta
kalıyor.
Benzer bir çelişki, Gülen’in devletteki taraftarlarıyla ilişkisini
tanımlamasında da karşımıza çıkıyor. Onu da yarın tartışalım.