Hülya Avşara o soruyu sordu!
Abone olYıllardır ve yıllardır Hülya Avşar hakkında dillendirilen o iddiayı kızkardeşi Helin bu kez ona sordu.
Komplo teorisyenlerinin magazin dünyasında en sevdiği komplo
'Helin Avşar aslında Hülya Avşar'dır... İlk evliliğini çok erken
yapan Avşar kızı güya Helin'i doğurmuş ama sonra sanat camiasına
adım atınca, önü kesilmesin diye onu annesinin üzerine
yapmıştır.
İşte bu iddiayı Hülya Avşar'a soran bu kez Helin Avşar'dı. "Abla,
ben senin kızın mıyım?" sorusunu Hülya Avşar "Keşke benim kızım
olsaydın..." diyerek yanıtladı.
İşte abla - kardeşin samimi sohbeti;
ACUN’LA ÇOK EĞLENİYORUZ
Acun Ilıcalı’yla program yapmaya başlıyorsun. Anlaşabildiniz
mi?
Yetenek Sizsiniz Türkiye’de beraberiz bu sene. Çok
iyi anlaştık, çünkü iki samimi insan ilk defa bir araya geldi. Çok
eğleniyoruz.
Türkiye’nin her yerine gideceksiniz değil
mi?
Acun beni çok fena kandırdı.
İlk defa “Sekiz saat çalışırım” prensibini bozdun mu
yoksa?
Acun’la çalışmaktan mutluyum. Acun’a, başarılı
olmak için gösterdiği çabadan dolayı çok saygı duyuyorum. Çok
gülüyoruz. Yıllar önce röportaj yaparken de çok gülerdik.
Seni kandırmak için eğlendirmek lazım
yani...
Aynen öyle...
EVLİLİĞİMİ SÜRDÜREMEDİM
Bir dönem tiyatrocular arasında kavuk devretme polemiği vardı.
Mesela Hülya Avşar kavuğunu kime devreder?
Çok güzel ve
zor bir soru. Kavuğumu devredebileceğim kişiyi arıyorum aslında.
Benim normlarımda biri olması lazım. Ama kimseyi göremiyorum
henüz.
Gülben Ergen takip etmeye çalıştı ama...
Gülben
gerçekten bu konuda hırslı. Azmini beğeniyorum. Şarkı söylüyor,
televizyon programı yapmaya çalıştı ama galiba yarıda kaldı.
Sinemacı yönü eksik.
25 yıl oldu... Hayat sana bu sürede neler
öğretti?
Hayatta ne yaparsan yap, bana göre en büyük
başarı bütün kazandıklarını bir yere bağlayabilmek. Bu ne mesela?
Bir aile oluşturmak, bana göre başarı bu. Eğer ki bir kadın ya da
bir erkek, düzenli bir aile hayatı kurmadıysa; şöhretin,
güzelliğin, yakışıklılığın, zenginliğin hiç önemi kalmıyor. Bana
göre hayattaki en büyük başarı bir insanın yaptığı işi amaç değil
araç olarak kabul edebilmesidir. Hayat bana bunu öğretti. Peki ben
başarılı mıyım? Hayır. Çünkü evliliğimi sürdüremedim.
FAZLA ARKADAŞ İSTEMİYORUM
Hep planlı, programlı mı yaşarsın? Bir günün nasıl
geçer?
Evet. 1. İnsan gibi yaşamayı seviyorum. 2.
Çalıştığım dönemde gerçekten hem evime hem arkadaşlarıma hem
kendime zaman ayırmak istiyorum. 3. Mutlaka her gün terlemeliyim,
spor yapmalıyım. Bu bana enerji veren bir şey. 4. Ertesi günkü
programımı bilmeliyim. Benim programlarım genellikle bir hafta
öncesinden belli olur ama evdeki hesabın çarşıya uymadığı zamanlar
da
oluyor. Programlı olmayı tercih ediyorum. Etrafımda fazla arkadaş
olsun istemiyorum. Az ve öz arkadaşın olacak, onların hem iyi hem
kötü gününde yanlarında olacaksın. Doğru arkadaşlıklar seçeceksin.
Müzik dinlemek de bir hobi, kitap okumak da, film seyretmek de...
Mutlaka hobileri olan arkadaşları tercih ediyorum.
Peki hayatta “Oraya gittiğimde plansız yaşıyorum” dediğin
bir yer var mı?
Ayvalık. Yazın orada deli gibi
yaşıyorum, deşarj oluyorum o yüzden Ayvalık’ı çok seviyorum.
Telefonlarımı canım isterse açıyorum istemezse açmıyorum. Plan,
program yok. İstediğim saatte yatıp kalkıyorum. Kızıma da “Şu
saatte yat, bu saatte kalk” demiyorum. Üzerimde bir şort bir
tişörtle bütün yazı geçiriyorum. Giyinmek için çaba göstermiyorum.
Küçücük bir valizle gidiyorum.
ACIMA DUYGUM KÖRELDİ
Yıllar içinde körelen duyguların oldu mu?
Güven, acıma,
kıskançlık, hırs gibi... Bende hırs yoktu ama azim vardı. Acıma
duygum biraz köreldi. Çünkü insanlar yaşadıkları hayatı kendileri
seçiyor. Acımak ya da üzülmek sadece benim canımı yakıyor, onu fark
ettim. Eskisi gibi değilim bu konuda.
Bir genç kıza, evlenmek için nasıl birini bulmasını
öğütlersin?
Konuşabileceği, maneviyatı kuvvetli birini bulsun. Kadınlarda
maneviyat doğuştan var ama erkeğin acıma duygusuna ve duygusallığa
sahip şefkatli biri olması gerekiyor bence. Ayakları yere basan,
aile ilişkileri sağlam bir adam bulmak lazım evlenmek için.
Annesine, babasına, kardeşine değer veren insanlar benim için çok
önemlidir.
ZEHRA’NIN GÖZLERİNE BAKIYORUM
Zehra çok güzel büyüyen bir çocuk. Onu nasıl
büyütüyorsun?
Kesinlikle önce sevgi veriyorum. Her
şeyiyle detaylı olarak ilgileniyorum. Ona değer veriyorum. Çocuktur
anlamaz demeyeceksin, onu dinleyeceksin, gözlerinin içine bakarak
konuşacaksın, hayatın gerçeklerinden bahsedeceksin. Her zaman
yanında olduğunu da hissettireceksin... Her şeyiyle çok yakından
ilgilenerek onun ayaklarının yeteri kadar yere basmasını
sağladığımı düşünüyorum. Kaya ve ben, çocuğumuzun ihtiyaçlarını
yakından takip ediyor ve ilgileniyoruz.
BANA KALSA BEŞ-ALTI ÇOCUK YAPARDIM
Evliliğiniz senin yüzünüzden mi bitti?
Fark
etmez, hiç fark etmez. Ben ya da karşı taraf... Sonuçta
başaramadım. Ama bir çocuğum var, Allah herkesin evladına uzun
ömür, sağlık sıhhat versin. Bana kalsa beş-altı çocuk yapardım.
Yarı yarıya başarılı olduğumu düşünüyorum. Yani ben mesleki anlamda
albüm yaptım, sinemacıyım, televizyonda bir şeyler vermeye
çalışıyorum.
Başarılı kişiler genellikle ailelerini ihmal ediyor değil
mi?
Başarılı olana kadar, düzen kurana kadar böyle olmak zorunda.
Ailesinin de
çabalayan, bir şey yapmaya çalışan kişiye destek olması lazım.
Hayatını sadece şöhret, güzel ve gösterişli olmaya adayanların
maneviyatlarının
azalmış olduğunu görüyorum, onların düzen kurmaları zor. Bu
kişilerin biraz daha aşağılarda gezmeyi öğrenmesi lazım.
Mütevazılık ve maneviyat çok önemli. Hayatta bunları öğreniyorsun.
Ün çünkü çok tehlikeli bir şey bir tuzak. O tuzağa düştüğün zaman
özel hayatın güme gidiyor.
Bu durum sanatçıların korkulu rüyası öte yandan değil
mi?
İnsan kazanırken, en iyi zamanında alttan alta
sağlam aile kurmaya çalışmalı. Yani kazandığı her şeyi maneviyatına
yatırmalı.
HALKIN MORALİ BOZUK BİR ŞEYLER YAPILMALI
Türkiye’nin gidişatını nasıl buluyorsun?
Bence Tayyip Erdoğan halkına heyecan vermeli, çalışmaya teşvik
etmeli. Bizim sektörümüz de çok iyi gitmiyor. Halkın morali çok
bozuk.
Ekonomik kriz için ne gibi önlemler
aldın?
Kimse ekonomik krizde önlem alabilme fırsatı
bulamadı. Bana göre Türk halkının şu anda psikolojik desteğe
ihtiyacı var. Çalışan çalışıyor, çalışmayan zor durumda. Ben de
eskisi kadar rahat yaşamıyorum. Toplum olarak
fakirleştiğimizi görüyorum.
PENİSLİ KADINLARDAN DEĞİLİM
Sen erkek olsan Hülya Avşar’la birlikte olmak ister misin? Ne
özelliğin var senin?
Bu da zor bir soru. Aslında zor
bir kadın olduğumu kabul ediyorum. Penisli kadınlardan değilim ama
kendi kararları olan, vazgeçemeyeceğim birtakım fikirlerim var.
Karşı tarafın da onlara uymasını beklerim. O konuda biraz egoistim.
Öte yandan karşımdaki insan Hülya Avşar’lığımı hissetmez. O
evindeki kadını hisseder.
Evini çekip çevirirsin yani...
Kesinlikle.
Sadettin Bey’le nasıl barıştınız? Birbirinize çok
yakışıyorsunuz, nazar mı değdi size?
Paylaşacak çok
şeyimiz olduğu için tartışıyoruz zaten. Hayatta en önemli şey
gerçek ruh ikizini bulabilmek. Bir sürü tartışmalar, ayrılıklar
yaşansa da en azından “Hayatımı geçireceğim insan bu” diyebilmek
çok önemli. Bazı
ayrılıklar bunları öğretiyor. Ben sevdim ve o sevgiden hiçbir şey
kaybetmedim, sanırım karşı tarafta öyle. Kısacası birbirimizden
vazgeçemedik. Ben bir adım attım, o bir adım attı. Artık çocuk da
değiliz, çocuklarımız da büyüyor...
Zaten ailece herkesin birbirleriyle olan ilişkileri çok
iyi, onu da biliyorum.
Evet herkes birbirini
seviyor.
Evlilik?
Her şey kısmet. “İhtimal dışı” diye
bir şey yok.
Zaten olmasa da gönülden evlisiniz
galiba...
Kesinlikle öyle.
Mesela Sadettin Bey’in sana özel söylediği bir kelime var
mı? Canım, gülüm gibi...
Onu söylemeyeyim artık. Aramızda sadece şifreler var, onu biz
biliriz. Şifrelerimizin baş harfleri var. Onunla çok eğleniyoruz ve
konuşuyoruz.
Sadettin Bey şakacı bir erkek midir?
Çok
eğlenceli biri. Güzel bir iletişim kurduğumuzu düşünüyorum. Ama
işte
bambaşka biri oluyor. Ben bile çekiniyorum orada kendisinden.
İkimizin bir sürü ortak yönü var. İşimizi seviyoruz, ciddiyetle
yapıyoruz ama eğleniyoruz...