Hükümetten ilk Balyoz değerlendirmesi
Abone olAK Parti Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, "Balyoz davasının Yargıtay tarafından netleştirilmiş olması, Türkiye’nin darbelerle yüzle...
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, "Balyoz
davasının Yargıtay tarafından netleştirilmiş olması, Türkiye’nin
darbelerle yüzleşmesi bakımından bir hayati önemdeki kilometre
taşıdır. Bu bir dönüm noktasıdır" dedi.
Kent Ekonomileri Forumu’na katılmak üzere Yozgat’a gelen AK Parti
Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Valiliği ziyaret etti.
Yargıtay’ın Balyoz davası kararını televizyondan izleyen Kurtulmuş,
Türkiye’nin hem ekonomik alanda hem siyasi alanda çok ciddi bir
şekilde zihniyet değişimine doğru gittiğini belirterek, “En son
demokratikleşme paketiyle de ortaya konulan vizyon budur. Yani
paketin içeriğinden daha önemli olan Türkiye’nin artık
vatandaşından korkan, vatandaşına bir hayat tarzı, vatandaşına
inanç, düşünce, siyaset tarzı, yaşam tarzı dikte etmeye çalışan bir
devlet anlayışından, hatta vatandaşından bütün bu alanlarındaki
farklı dilinden, kıyafetinden, siyasi düşüncesinden korkan devlet
anlayışından tam tersine milletimizde hangi farklılıklar varsa
bunun önünü açan, bu farklılıkları sahiplenen, sözün de, kararın
da, yetkinin de sadece millette olduğu bir Türkiye’nin inşası
istikametinde Türkiye ilerliyor. Demokratikleşme paketi bu alanda
atılmış önemli adımlardan birisidir” dedi.
“TÜRKİYE SON 11 YILDIR EKONOMİK VE SİYASİ REFORMLARI BİRLİKTE
YÜRÜTÜYOR”
Terörün bütün sonuçlarıyla ortadan kalktığı zaman Türkiye
ekonomisinin çok daha ileriye gideceğini ifade eden Kurtulmuş,
“Yine bayram sonu kamuoyu ile paylaşacağımız bir çalışmamız var, o
da terörün tahmini maliyeti. En iyimser ihtimalle terör Türkiye’ye
28 yılda 1,2 trilyon dolar maddi kayıp vermiştir. Eğer bu maddi
kayıplar olmasaydı Türkiye bugünkü olduğu noktanın çok daha
ilerisinde olacaktı. İnşallah terör sona erdikten sonra başta
güneydoğu ve Doğu Anadolu olmak üzere hem yerli ve hem yabancı
birçok yatırımcının geleceğini ve Türkiye’de ekonomik kalkınmanın
olağanüstü derecede hızlanacağını göreceğiz. Oralarda yapılacak
olan ilave yatırımların aynı şekilde Türkiye’nin diğer
bölgelerindeki yatırımları da etkileyeceğini hep birlikte
göreceğiz. Türkiye doğru bir istikamette gidiyor. Bunu yaparken de
son 10-11 yıldır Türkiye iki alandaki reformları birlikte yürüttü.
Bunlardan birisi ekonomik reformlar, diğeri siyasi reformlar.
Bunlardan birisini diğerine tercih ederek Türkiye’nin yol alması
zaden mümkün değil. Yani şunu diyemezdik, biz bekleyelim biraz daha
gelişelim ekonomik olarak, ondan sonra siyasi reformlar yaparız.
Ondan sonra ihtilallerle, darbelerle, darbe teşebbüsleri ile ondan
sonra yüzleşir, hesaplaşırız diyemezdi Türkiye. Geçtiğimiz dönemde
hem 2007’deki referandum, yani cumhurbaşkanının halk tarafından
seçilmesi, hem 2010’daki anayasa paketinin oylanmasında ortaya
konulan irade Türkiye’de milletin istikametini göstermiştir. Ayrıca
12 Eylül’ün, 28 Şubat’ın sonuçları ile hesaplaşma, mahkemelerin 12
Eylül ve 28 Şubat’la ilgili devam ediyor olması Türkiye bakımından
son derece sevindirici gelişmelerdir. Aynı şekilde Ergenekon ve
Balyoz’da kararın alınmış olması, bugün de zannediyorum yeni
açıklandı, Balyoz davasının Yargıtay tarafından netleştirilmiş
olması Türkiye’nin darbelerle yüzleşmesi bakımından bir hayati
önemdeki kilometre taşıdır. Bu bir dönüm noktasıdır. Biz öyle bir
Türkiye arzuluyoruz ki bir daha hiçbir kimsenin aklının ucundan bir
olağanüstü dönemi oluşturmayı, bir olağanüstü dönemi
gerçekleştirmeyi ya da bir olağanüstü dönem şartlarının oluşmasına
katkıda bulunmayı aklından dahi geçiremeyeceği kadar darbelerin
önünün kesildiği bir Türkiye lazım. Bunun için millet iradesinin
bütün kurum ve kuruluşları ile işletilmesi gerekiyor. Bu da
gerçekleşirken bu ülkenin de ekonomik gücünün gerçekten olağanüstü
yüksek derecede sağlanması gerekiyor” diye konuştu.
“EKONOMİDE VE SİYASETTE SÖZ MİLLETİN OLURSA BU ÜLKE İLERLER”
Siyasette de, ekonomide de söz ve karar milletin elinde olursa bu
ülkenin ileriye gideceğini vurgulayan Kurtulmuş, “Ekonomide de,
siyasette de söz ve karar seçkinlerin elinde olursa, ülkeyi
yönettiklerini zanneden elitlerin elinde olursa millet geriye
gider. Türkiye’nin 67 yıllık çok partili siyasi hayatının özeti
budur. Ne zaman demokrasinin önü açılırsa ekonomi gelişiyor. Ne
zaman ekonomi gelişirse demokratik adımlarımız artıyor. Böyle
olduğu sürece milletin gücü artıyor. Türkiye’de seçkinlerin,
elitlerin milleti adam etmek, milleti güdülemek hevesinde,
iştahında olanların da iştahı kaçıyor, hevesi kursaklarında
kalıyor. Dolayısıyla bütün bu çalışmaların hepsi aynı amaca matuf
çalışmalardır. Ekonomide de, siyasette de demokratik yöntemlerle
sözü, kararı halka bırakacak mekanizmaları inşa ediyoruz. İnşallah
Türkiye’nin önümüzdeki 10 yıl çok büyük mesafeler alacağını hep
birlikte göreceğiz. Bütün bunlar da sadece Ankara’da oturarak, masa
başında planlayarak olacak şeyler değildir. Siyaseti de, ekonomiyi
de paydaş olarak milletin bütün kesimlerine koyabilirsek o zaman
Türkiye’de halk kazanacaktır, Türkiye kazanacaktır. Evlatlarımız,
Türkiye’nin gelecek nesilleri kazanacaktır” ifadelerini
kullandı.
(İHA)