Horlama, boşanma nedeni
Abone olErişkinlerin yüzde 45'i zaman zaman, yüzde 25'i de sürekli horluyor. Yaş ilerleditçe de horlama şiddeti artıyor.
Horlayan kişilerin eşlerinin her gece ortalama 1 saat daha az
uyuduğu, bunun da boşanmaya kadar giden sonuçlara yol açtığı
belirtildi. Erişkinlerin yüzde 45’i zaman zaman, yüzde 25’i de
sürekli horluyor. Ancak ilerleyenyaşlarda horlamanın görülme
sıklığı ve şiddeti artıyor. Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi
Kulak Burun Boğaz Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Baş-Boyun
Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. İsmail Külahlı, her insanda görülebilen
bir hastalık olan horlamanın, erkeklerde ve şişmanlarda daha sık
görüldüğünü söyledi. Horlamanın, geniz bölgesinin darlığından
kaynaklandığını, gündüzleri uyanıkken bu darlığın tolore
edilebildiğini, ancak uykuda kasların gevşeyerek hava yolunda kısmi
ya da tam tıkanıklığa neden olduğunu anlatan Prof. Dr. Külahlı, bu
durumun, alkol ya da ilaç alarak gevşemiş kişilerde kas kontrolünün
kaybolmasıyla daha kolay ortaya çıktığını söyledi. “TAŞ KIRMA
MAKİNELERİNİN ÇIKARDIĞI GÜRÜLTÜYE EŞDEĞER” Horlamanın bazı sosyal
sorunları da beraberinde getirdiğini belirten Külahlı, şöyle
konuştu: “Horlayan kişi, genellikle horladığını kabul etmez Oysa ki
normal erişkinlerin en az yüzde 45’i zaman zaman, yüzde 25’i de
sürekli horlamaktadır. Ancak ilerleyen yaşla birlikte horlamanın
görülme sıklığı ve şiddeti de artar. Guinnes Rekorlar Kitabı’na
göre, horlamanın şiddeti, 87.5 desibele kadar çıkabilmektedir. Bu
değer, taş kırma makinelerinin çıkardığı gürültüye eşdeğerdir.
Horlama, işlek bir ana caddenin yarattığı gürültü olan 80 desibele
kadar ulaşan sesiyle, kişinin çevresini canından bezdiren bir
sorundur.” Horlayan kişilerin eşlerinin her gece ortalama 1 saat
daha az uyuduğunu bildiren külahlı, “Bu nedenle boşanma gibi sosyal
sorunlara de neden olabilmektedir. Dinlenilmeden geçirilen gecenin
gündüzü uykulu, yorgun ve verimsiz geçecektir. Horlayan kişi, alay
konusu olur. Ailenin diğer bireyleri için uykusuz gecelerin
sorumlusu tutulur. Tatil ve iş gezilerinin istenilmeyen oda
arkadaşı olur” şeklinde konuştu. UYKU APNESİ Prof. Dr. İsmail
Külahlı, horlamanın en ağır biçiminin apne (tıkayıcı tipte horlama)
olduğuna işaret ederek, şöyle devam etti: “Uyku apnesi olarak
bilinen tıkayıcı tipteki horlama hastalığında, şiddetli horlama,
nefessiz kalınan bir dönemle kesilmektedir. Bu sırada solunum tam
durmuştur. 10 saniyenin üzerindeki nefessiz kalma nöbetlerinin bir
saat içinde 7’den fazla görülmesi, yaşamı ciddi şekilde tehdit
eder. Uykuda kan oksijen düzeyi aşırı oranda düşer ve kalp, kanı
daha çok pompalamak zorunda kalır. Bir süre sonra kalp ritmi
bozulur, zamanla yüksek tansiyon ve kalp büyümesi gelişir.” Uykuda
nefes durması sırasında vücut yeterli oksijen alamadığından, beynin
sürekli uyanık kaldığını ve tıkanan nefesin yeniden alınmasına
devam etmek için kişiyi uyandırdığını belirten Külahlı, şöyle devam
etti: “Ancak kişi, pozisyon değiştirme ya da derin bir nefes alarak
uykuya devam etme anını hatırlamaz. Sabah kalktığında da kaç saat
uyumuş olursa olsun, son derece yorgun, güne başlamaya isteksiz
olur ve baş ağrısı ortaya çıkar. Bu kronik yorgunluk hali, kendini
işte performans düşüklüğü, konsantrasyon bozukluğu, dikkat kaybı
olarak gösterir. Kimi zaman öğle aralarında uyuklamalara, sık iş
kazalarına yol açabilir. Bu, kadınların yüzde 6’sını, erkeklerin
yüzde 12’sini etkileyen yaygın bir hastalıktır.”