Hocalı katliamı 'soykırım' olarak tanınmalı
Abone olKafkasya Müslümanları İdaresi, Ermeniler tarafından yapılan Hocalı katliamının 'soykırım' olarak tanınması için tüm dünyada bir çok önemli kuruma resmi bildiri gönderdi.
Kafkasya Müslümanları İdaresi (KMİ), Ermeniler tarafından
yapılan Hocalı katliamının "soykırım" olarak
tanınması için dünya dini liderlerine, parlamentolara, uluslararası
kurumlara ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne
resmi bildiri gönderdi.
Resmi bildiriyi katliamın 22. yılında KMİ Başkanı Allahşükür Paşazade gönderdi.
Din, dil, etnik kimlik farkı gütmeksizin tüm dünya kamuoyuna
çağrıda bulunulan bildiride, Yukarı Karabağ
sorunu, Azerbaycan topraklarının yüzde 20'sinin Ermeniler
tarafından işgal edilmesi ve Hocalı'da yapılan katliam ve mezalime
işaret edilerek, yaşananların tüm insani ve dini değerlere aykırı
olduğu vurgulandı.
SOYKIRIM OLARAK KABUL
EDİLMELİ
Azerbaycan'ın yıllardır Hocalı'da yaşananların "soykırım" olarak
kabul edilmesi yönünde birçok girişimlerde bulunduğunun ve bazı
devlet ve kurumların konuyla ilgili gerçekleri kabul ettiğinin
hatırlatıldığı bildiride, şu ifadeler yer aldı:
"KMİ, dünya kamuoyunu Ermeni bölücülerin kirli
propagandasına inanmamaya, onların Hocalı'da yaptıklarını kendi adı
ile 'soykırım' diye çağırmaya ve yaşananları kınamaya davet ediyor.
Tüm dinlerde masum insanların katledilmesi, insanlığın yok
edilmesine eşdeğer bir günah olarak kabul ediliyor. Biz din
adamları olarak tüm dünya halklarına barış, huzur ve refah
diliyoruz. Her birimiz Allah ve insanlık karşısında adaletin
sağlanması adına borçluyuz. Bu yüzden tüm dini liderlere,
parlamentolara, uluslararası kurumlara ve AİHM'e seslenerek,
Azerbaycan halkına karşı Ermeniler tarafından yapılanlara hukuki
değerinin verilmesi ve Hocalı'da yapılanların soykırım olarak
tanınması çağrısında bulunuyoruz."
HOCALI KATLİAMINDA NE OLMUŞTU?
Ermeni güçleri 1992
yılının 25 Şubatı 26 Şubat'a bağlayan gecede bölgedeki 366. Alayın
da desteği ile önce giriş ve çıkışını kapadığı Hocalı
kasabasında, Azeri resmî kaynaklarına göre, 83
çocuk, 106 kadın ve 70'den fazla yaşlı
dahil olmak üzere toplam 613 sakin öldürülmüş,
toplam 487 kişi ağır yaralanmıştır. 1275
kişi ise rehin alınmış ve 150 kişi ise kaybolmuştur.
Cesetler üzerinde yapılan incelemelerde cesetlerin birçoğunun
yakıldığı, gözlerinin oyulduğu, başları kesildiği
görülmüştür. Hamile kadınlar ve çocukların da maruz kaldığı tespit
edilmiştir.
Eski ASALA eylemcilerinden
Monte Melkonyan, Hocalı'ya yakın bölgede Ermeni
askeri birliklere komutanlık yapmış ve katliamdan bir gün sonra
Hocalı çevresinde gördüklerini günlüğünde anlatmıştır.
Melkonyan'ın ölümünden sonra, Markar Melkonyan kardeşinin
günlüğünü Benim Kadeşimin Yolu (My Brother's Road) başlığıyla
ABD'de çıkardığı kitapta Hocalı katliamını şöyle tasvir
ediyor:
Bir gece önce akşam 11 civarında, 2.000 Ermeni
savaşçısı, Hocalı'nın üç tarafındaki yüksekliklerden ilerleyerek,
kasaba sakinlerini doğudaki açılışa doğru sıkıştırmışlar.
26 Şubat sabahına kadar mülteciler Dağlık Karabağ'ın doğu
yüksekliklerine ulaşmış ve aşağıdaki Azeri kenti olan Ağdam'a doğru
inmeye başlamışlar. Burdaki tepeciklerde yerleşen
sivilleri güvenli arazide takip eden Dağlık Karabağ askerleri
onlara ulaşmışlar. Mülteci kadın Reise Aslanova
İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne verdiği açıklamada "Onlar
sürekli ateş ediyorlardı" diye konuşmuştu. Arabo'nun
savaşçıları daha sonra uzun zaman kalçalarında taşıdıkları
bıçakları kınlarından çıkararak bıçaklamaya
başlamışlar.
Şu anda yalnız kuru çimenden esen
rüzgarın sesi ıslık çalıyordu, ve ceset kokusunu uçurması için bu
rüzgar henüz erkendi.
Monte üzerinde kadınların ve çocukların
kırılmış kuklalar gibi saçıldığı çimene eğilerek "Disiplin
yok" diye fısıldadı. O bu günün önemini anlıyordu:
bugün Sumgayıt Pogromunun dördüncü yıldönümüne
yaklaşıyordu. Hocalı stratejik bir amaç olmasından
başka aynı zamanda bir öç alma
eylemiydi.
Bugünkü Ermenistan
Cumhurbaşkanı ve savaş süresinde Karabağ'da Ermeni
güçlerine kumandanlık yapmış Serj Sarkisyan'ın
İngiliz araştırmacısı ve yazarı Thomas De Waal'a
söylediklerine göre:
"Hocalıdan önce, Azerbaycanlılar bizim
şaka yaptığımızı sanıyordu, Ermenilerin sivil topluma karşı el
kaldırmayacaklarını sanıyorlardı. Biz bunu (stereotipi) kırmayı
başardık. Ve olay işte bu. Aynı zamanda o delikanlıların arasında
Bakü'den ve Sumgayıt'tan kaçanların da olmasını
anlamalıyız."