Hizbullahçılar boşuna mı salındı?
Abone olYargıdaki olaylı tahliyelere yönelik tartışmalar sürüyor. Yeni iddia ise kanı donduran cinsten. Bu iddiaya göre o kadar insan boşu boşuna salındı.
Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun 102'nci maddesiyle
düzenlenen 'tutukluluk sürelerinin kısıtlanmasına' ilişkin hüküme
yönelik tartışmalar sürüyor. En son iddia ise TBMM Adalet Komisyonu
Başkanı Ahmet İyimaya'dan geldi. İyimaya'ya göre yüzlerce kişinin
katili Hizbullahçı'ların salınması büyük bir yanlış. Nedeni ise
birinci derece mahkemenin verdiği hükmün geçerli
olması.
Habertürk'ten Muharrem Sarıkaya'ya konuşan Ahmet İyimaya, Hizbullah
lideri ve üyelerinin de aralarında bulunduğu tahliyelerin CMK'nın
ilgili maddesinin yanlış yorumlanmasından kaynaklandığı
görüşünde.
İşte Sarıkaya'nın bugünkü köşe yazısı...
ANAYASA VE AİHS
"...İyimaya, dünkü sohbetimize 'Sorunun çözümü
için Yargıtay'daki dosyaların öncelikli ele alınıp karara
bağlanması, hatta sonuçlanması gerekmiyor' diye
başladı.
Tezini de Anayasa'nın 38 ve 90'ıncı, Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi'nin (AİHS) de 5'inci maddesine dayandırdı.
Anayasa'nın suç ve cezalara ilişkin 38'inci
maddesi, 'Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse
suçlu sayılamaz' hükmünü taşıyor.
Anayasa 90 ise milletlerarası anlaşmaları iç hukukun
üzerinde tutuyor.
AİHS'nin 5'inci maddesi ise hükümlülük ve tutukluluk
esaslarını düzenliyor.
100 KİŞİNİN KATİLİ
İyimaya'ya göre, 'bağlanan dosyalarda tutukluluk
süresi söz konusu olamaz, bu hükmün sabitleşmesi beklenemez'
Yani, birinci derece mahkeme hükmünü vermiş ise Yargıtay
aşamasının sonuçlanmasının beklenmesine gerek yok.
Başkan İyimaya, 'Çünkü birinci derecede verilen
hüküm, ikinci derecede yani Yargıtay aşamasında verilen ise hükmün
sabitleşmesidir' deyip devam etti:
'Hüküm aşamasından sonra suçsuzluk karinesi, Yargıtay aşamasında
zaten suçluluk karinesine doğru eğim kazanmış bulunuyor. Nitekim
Yargıtay'a giden davaların yüzde 90'ının onanıyor olması da bunun
göstergesidir.'
Dava dosyalarındaki yüzde 10 iptalin ise ağırlıklı olarak
teknik ve usul eksikliklerinden kaynaklandığını vurgulayıp
ekledi:
'Yargıtay'dan sonuç çıkmadı diye hüküm almış bir kişiyi salmanın
anlamı yok. Eğer hükümde alınan ceza, tutuklama yoluyla çekilmiş
ise yani 15 yıl ceza alabilecek kişi 10 yıl tutuklu kaldıysa
tahliye edilebilir. Ancak 100 kişiyi katletmiş, yüzlerce yıl hüküm
giymiş kişi de 10 yılda bırakılamaz.'
İyimaya'ya göre mahkemeler bu yönde bir eğilime giderse
sorun kendi içinde çözülür. Eğer yine de çözüm
bulunmaz ise bu durumda iki ay içinde elektronik prangayla ilgili
kanuni düzenleme içinde formül üretilecek.
Şu kadarını söyleyebilirim; aslımda hükümet de ortaya çıkan
durumdan hoşnut değil.
Bu konunun fazla irdelenmesi taraftarı da gözükmüyor. En
geç mart başında soruna kalıcı çözüm üretmek, doldur boşalt
sisteminden cezaevlerini kurtarmak için uğraşıyor.