Yıllardır Sn. Uluç’u günlük takip eder, kültür/sanat ile ilgili
yazılarını imrenerek okurum. Çünkü, daha önceki yazılarımda
belirttiğim gibi yazılı basında maalesef kültür/sanat sayfaları
yok, yazar da yok. Siyasetin hep önde gittiği etkinliklerde
protokolü görmek mümkün değil. Ancak, ….kişinin düğününde bütün
“devlet erkanını” görmek mümkündür.
Bizde etkinliklerimizde; “Yoğun işleriminden/ daha önce
planlanmış programlarım yüzünden aranızda olamayacağım. Başarılar
dilerim.” Mesajlarını okumaktan üzülüyoruz. Bunun nedeni, bütün
idarecilerin “kameraların olacağı etkinlikleri” tercih
etmesidir.
Sn.Uluç; Bakırköy’e muhteşem bir salon kazandıran Sn.Erzen’in
siyaseten değiştirilmesine ve uluslar arası yarışmada/gösteride
protokolun olmamasına çok üzülmüş …
Sn A.B.Okan, köşesinde Sn.Uluç’un şu sözlerini
“alkışlar”bölümüne almış.()
“Bu "Dev"ler hafta başından beri İstanbul'dalar da
kimsenin haberi yok da ondan.. Dünya çapında bir bale yarışması..
Dünya çapında isimler bu ülkede kimsenin ama kimsenin umurunda
değil.. Bütün medyamız Çeşme ve Bodrum'a yerleşmiş. Hande Yener'in
göbeği çıkmış mı, çıkmamış mı, onu tartışıyor bir haftadır,
İstanbul bu muhteşem kültür ve sanat olayını yaşarken..”
Ancak, yıllardır Sn. Uluç’un yaptığı bir yanlış veya
kendisine çizdiği bir sınır var…Çok sesli müzik, bale vb. dışında
hiçbir etkinliğe gitmiyor, kendini dolayısı ile okuyucuyu
adeta soyutluyor. Ve bunu “Atatürk’ün ülkemize armağan ettiği
çağdaş bir kurum, bir yön olduğu için desteklememiz gerektiğini”
sürekli belirtiyor. Ancak; “Atatürk’ün Türk müziğini(halk-sanat)
çok sevdiğini, söylediğini, sanatçılarını köşke çağırdığını, zeybek
oynadığını ve ulusal nağmeleri derleyerek, müziğin uluslarası
yöntemlerle geliştirilmesini” istediğini es geçiyor, haber bile
yapmıyor, çok yönlü, deha Atatürk’ü tek taraflı olarak gösteriyor…
() Ayrıca,salonda hala seyirci olmamasına da kırılıyor…
Örnek verecek olursak, 21 yıldır, başkanlığımda yapılan,
İstanbul’un tek ve özgün festivali olan “İstanbul Türk Müziği
Günleri” programına hiç katılmıyor, o heyecanı paylaşmıyor,
yazmıyor, haber bile yapmıyor. Kısaca, Tür müziği etkinliklerini;
görmüyor, dışlıyor, ötekileştiriyor…
O gazetedeki köşesini sadece tek bir sanat türü için kullanıyor.
Ayrıca, gazetenin şu andaki siyasi politikası ve yazarlarıyla hitab
ettiği okur kitlesinin, çoksesli müzik etkinlikleri ile kesinlikle
uyuşmadığını da –yazıları gölde damla gibi kalıyor- görmek
istemiyor…
Ama, biz kendisine saygı duyuyor; -her ne kadar şahsım bu
sayfalarda yazsa da- “alanımızda da keşke böyle kültür/sanattan
anlayan/takib eden/yorumlayan yazarların olmasını ve konserleri
yazmasını” istiyoruz.
Bizler; ayrım yapmadan kaliteli olan her tür
etkinliğin yanındayız.
Yazarlarımızın da –sevdikleri ayrı- böyle düşünmelerini
istiyoruz.
Biliyoruz ki; etkinlik/festival v.b. yapmak
emek/güç/paylaşım istiyor…
Güncel: Cumhurbaşkanlığı seçimleri için AK Parti
beklenen/doğal adayını açıkladı. Artık 3 aday yarışa girecek ve
ülkemizin halkın oyu ile seçilen ilk Cumhurbaşkanı olacak… Yaklaşık
bir ay -şu mübarek Ramazan ayında- TV ekranlarında, o bilinen
kişilerin –kadrolular- görüşlerini –sözde bilmediklerimizi-
dinleyeceğiz, Allah seçmenlere sabır versin. Seçimlerin hayırlara
vesile olmasını, ülkemize barış ve huzur getirmesini
diliyoruz…