Hilmi Özkök kompo kurbanı mı?
Abone olSon günlerde Fethullah Gülen'in orduya sızmak istediği şeklindeki haberlerde adı geçen yazar Nazlı Ilıcak senaryoların asıl kurbanının kim olduğunu yazdı.
Komplonun taraflarından biri, bir gazeteci, diğeri bir
siyasetçi. Ankara’da elden ele dolaşan belgede, benim de ismim var.
Sözüm ona, Gülen’e “Ordu ne zaman demokratikleşecek?” diye
sormuşum. O, bana, “Hilmi Özkök başa geçtiği zaman” cevabını
vermiş. Özkök’ün, “ucu nereye giderse gitsin” diyerek yargılamanın
önünü açması, hakkında komplo düzenlenmesinin sebebi. Genelkurmay
Başkanı Hilmi Özkök, yolsuzluklara karşı savaş açtı. Gölbaşı
Oğulbey Özel Kuvvet Komutanlığı ihalesinde yolsuzluk yapıldığı
gerekçesiyle, müteahhit Osman Özmen ve bazı subayların yanı sıra,
eski Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur’un yargılanmasına Özkök
izin verdi. Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı İlhami Erdil’in
aleyhindeki dava da, gene Özkök’ün izniyle açıldı. İlk defa iki
kuvvet komutanı mahkeme önüne çıkıyor. Bu, meselenin gazetelere
yansıyan yüzü. Sabah’ın özel haberine göre, dosyaların arkası
gelecek. Özkök’ün talimatıyla, Genelkurmay Yolsuzlukla Mücadele
Kurulu ve Lojistik Başkanlığı, ordudaki ihalelerle ilgili ihbarları
incelemeye aldı. Açılan “Alo İhbar” hattına gelen şikâyetler, tek
tek değerlendirildi. Türk milleti, bu gelişmelere seviniyor ama,
canı yananlar var. Kahramanımızın kişiliği Ankara’da görüştüğümüz
bazı kişilerden Genelkurmay Başkanı aleyhine bir karalama
kampanyası düzenleneceği haberini aldık. Komploya taraf olanların
ismini vermeyi arzu etmiyoruz ama, Özkök’ün, Fethullah Gülen’e
yakın olduğu dedikodusunun yayılmak istendiğini hemen
belirtebiliriz. Taraflardan biri, bir gazeteci; AK Parti ve Gülen
düşmanı. AK Parti ile ilgili yazdığı kitaplarda yer alan
bilgilerle, İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişleri’nden Candan
Eren’in yazmış olduğu raporlardaki hususların aynı paralelde olduğu
biliniyor. Hatta Candan Eren’in, bu kişiye, isimsiz ve imzasız
ihbar mektupları yazdırarak, AK Parti hakkındaki soruşturmaya
destek aradığı iddialar arasında. Çağdaş Eğitim Vakfı Başkanı
Gülseven Yaşer’in tavassutuyla Orgeneral Tuncer Kılınç ve Aytaç
Yalman’la irtibata geçen kahramanımız, bu askerî yetkililere, zaman
zaman irticai kadrolaşma konusunda danışmanlık görevini de ifa
etti. Gülen ve Özkök Orgeneral Hilmi Özkök’ü, irticacı gibi
gösterme çabalarına, baktık, bir belgede bizim de ismimiz karışmış.
Sözüm ona, ben, Fethullah Gülen’e, “Ordunun tavrı ne zaman değişir,
ne zaman demokratikleşir?” diye sormuşum, Gülen, “Eğer Hilmi Özkök
Genelkurmay Başkanı olursa...” cevabını vermiş. Ben üstelemişim:
“Nasıl emin olabiliyorsunuz?” Fethullah Gülen’in cevabı: “Biz onun
albay yapılmasına bile şaşırmıştık...” olmuş “Fethullahçı
kadrolaşma” 14 Şubat 2005 tarihini taşıyan ve bir siyasetçiden söz
konusu yazara gönderilen mektup, Ankara’da elden ele dolaşıyor.
Hani bir zamanlar, “Emniyet’te Fethullahçı kadrolaşma” gibi yazılar
çıkmıştı ya! Şu anda, Organize Suçlarla Mücadele ve Kaçakçılık
Daire Başkanlığı görevini yürüten Hanefi Avcı ve halen İstihbarat
Daire Başkanı olan Sabri Uzun’a da Fethullahçı denilmemiş miydi?
Bir bakarsınız, içinde bizim de ismimizin geçtiği bu belge,
marjinal bir yayın organına yansımış (Poliste Fethullahçı
kadrolaşma ilk defa Aydınlık dergisinde çıkmıştı), oradan da,
ulusal medyada yer bulmuş. Bu komplonun, ateş bacayı sarmadan
sönebilmesi için, gerçeği açıklıyorum. Fethullah Gülen’den “Hilmi
Özkök Genelkurmay Başkanı olunca ordunun tavrı değişir” gibi bir
söz duymadım. Buna mukabil, Hilmi Özkök’ün Genelkurmay Başkanı
olmasıyla birlikte, son derece olumlu gelişmelerin meydana
geldiğini söyleyebiliriz. Suça karıştığı iddia edilen bazı
askerlerin yargılanması da, bu müsbet gelişmelerden biri. Ucu
nereye giderse Hilmi Özkök, Pandora’nın kutusunu açıyor. Elbette,
yanlış yapan varsa, bunun cezasını çekecek. Ama, yolsuzlukların
üzerine kararlıkla gidildiği için Türk Silâhlı Kuvvetleri’nin
itibarı yükseliyor. Bence, sivillerin, özellikle politikacıların
örnek alması gereken bir davranış sergileniyor. Tayyip Erdoğan “Ucu
nereye kadar giderse gitsin” diyor. Ama, ucu bir siyasetçiye
dokundu mu, ilişen maalesef olmuyor. Sadece, devr-i sabık
yaratmakla mesele çözülmez. Eski politikacılar yargılanırken,
haklarında iddialar bulunan yenileri için de, yargı yolu
açılmalıdır. Aksi takdirde bu birikim, bir gün AK Parti iktidardan
düştüğünde, hesap sorma şeklinde tecelli edecektir. Hilmi Özkök de,
“Ucu nereye giderse gitsin” dedi ve gereğini yerine getirdi. Kuvvet
komutanlarını, koruma ve kollama eğilimine girmedi. Bugün bu
tavrından rahatsız olanlar, onu karalamaya çalışıyorlar. Bizde
zaten adet böyledir. Bir kişiyi gözden düşürmek istedin mi, ya
irticacı veya Fethullahçı diyeceksin, ya da PKK’lı ve Kürtçü. Bu
açıklamalarımla bir siyasî komplonun önünü kesebildiysem, ne mutlu
bana.