’’Hedef bizzat Türkiye’dir’’
Abone olBaşbakan ve Cumhurbaşkanı adayı Recep Tayyip Erdoğan, “MİT krizi, Gezi olayları, 17-25 Aralık darbe girişimi, şu anda da bir monşerin cumhur...
Başbakan ve Cumhurbaşkanı adayı Recep Tayyip Erdoğan, “MİT
krizi, Gezi olayları, 17-25 Aralık darbe girişimi, şu anda da bir
monşerin cumhurbaşkanı adayı olarak tezgaha sürülmesi bir açıdan
Filistin meselesiyle Gazze meselesiyle doğrudan alakalıdır. Türkiye
de sussun istiyorlar. Türkiye de İsrail zulmüne destek versin
istiyorlar. Bu saldırıların hedefi ne AK Parti’dir ne Tayyip
Erdoğan’dır. Hedef bizzat Türkiye’dir” dedi.
Tevfik Sırrı Gür Stadyumu’nda AK Parti Mersin İl Teşkilatı
tarafından düzenlenen iftar yemeğine katılan Erdoğan, burada
yaptığı konuşmada, Mersin başta olmak üzere Çukurova bölgesinin
yaşadığımız coğrafyanın bir özeti olduğunu belirterek, “Her etnik
kökenden, her inançtan, her sosyal tabakadan insanımız burada huzur
içinde, birlik ve beraberlik içinde yaşıyor. Çukurova’da tesis
edilen kardeşlik iklimi tüm bölgemize, tüm coğrafyamıza ilham
kaynağı oluyor. Mersin bu renkli ve zengin yapısıyla aslında yeni
Türkiye’nin de adeta aynası olarak önümüzde bir güzel örnek olarak
duruyor. Burada Türkmen kardeşlerimiz var, burada Kürt, Arap
kardeşlerimiz var, burada Gürcü, Çerkes, Roman kardeşlerimiz var.
Her inançtan her mezhepten kardeşlerimiz Mersin’de bir arada
yaşıyor. Hiç kimse kimsenin etnik kökeniyle inancıyla siyasi
görüşüyle ilgilenmiyor. Mersin bu renkli yapısını, bu hoşgörü
iklimini kalkınma için refah için seferber ediyor ve gerçekten
güzel neticeler alıyor. Mersin’deki şu atmosfer, şu iklim bizim
Türkiye’nin genelinde görmek istediğimiz manzaradır. Farklılıkları
bir kenara bırakalım, insanların inançlarıyla değerleriyle
kültürleriyle uğraşmayalım. Kimseyi ötekileştirmeden, tahkir
etmeden, hor görmeden, insana sadece insan olduğu için değer
verelim. Enerjimizi sanayiye, ticarete, kalkınmaya, refaha ve
toplumsal barışa sarf edelim. Böylece aydınlık geleceği inşa
edelim. 12 yıldır Türkiye’de yapmak istediğimiz işte budur. Allah’a
hamdolsun bütün engellemelere rağmen bu yolda önemli mesafeler kat
ettik” diye konuştu.
“CHP, MHP VE BDP TOPLUMU KUTUPLAŞTIRAMAZSA OY ALAMAZ”
CHP, MHP ve BDP’ye yüklenen Erdoğan, şunları söyledi: “CHP eğer bu
toplumu kutuplaştıramazsa oy alamaz, MHP eğer toplumu
kutuplaştıramazsa oy alamaz, BDP eğer toplumu farklı kutuplara
ayırmazsa ayakta kalamaz. Neyle oy alacaklar? Nasıl ayakta
kalabilecekler. Plan yok, proje yok, vizyon yok, geleceğe dair bir
muhayyile yok. Ekonomiyi nasıl büyütürüz, Türkiye’yi nasıl daha
ileri götürürüz, demokrasi nasıl daha ileri standartlara
kavuştururuz. Buna yönelik bir yol haritaları yok. Ellerindeki tek
malzeme kutuplaştırmak. Toplumu ne kadar korkutur, ne kadar
kışkırtır ve kutuplaştırırlarsa o kadar ayakta kalabiliyorlar.
Ancak, bu siyaset tarzı eski Türkiye’nin siyaset tarzıdır, bu
siyaset tarzı artık hükmünü kaybediyor. Yeni Türkiye ve aziz
milletimiz kutuplaştırıcı değil, birleştirici siyaset istiyor. Biz
işte bunun için Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi’ni hayata
geçirdik. Çözüm sürecine bunun için önem verdik. Çözüm sürecinin
başarıya ulaşması için her şeyi göze aldık. Paralel yapıyla da işte
bunun için tavizsiz bir mücadele yürütüyoruz. İnlerine gireceğiz
dedik, inlerine giriyoruz. Eğer bu kardeşinizi cumhurbaşkanlığı
makamına gönderirseniz bilesiniz ki, bu mücadeleden asla taviz
vermem. Yine vermeyeceğim.”
“PARALEL YAPIYLA MÜCADELE O MAKAMDA BİRİNCİ DERECEDE GÖREVİMİZ
OLACAK”
“Bu paralel yapının faaliyetleri ulusal güvenliğimizi tehdit eden
bir anlayışla devam etmiştir” diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
“Onun için buna karşı mücadele birinci derecede o makamda bizim
görevimiz olacaktır. Demokrasiyi, hak ve özgürlükleri bunun için
sürekli geliştiriyoruz, genişletiyoruz. Ekonomide istikrara,
büyümeye, refahın artışına ve gelir dağılımındaki adalete bunun
için özel önem veriyoruz. Bunun için savunma sanayimizi
güçlendiriyoruz, ordumuzun ihtiyaçlarının mümkünse tamamının milli
imkanlarla ülke içinde karşılamak için çalışıyoruz. Biz gelmeden
önce acaba savunma sanayimizde Türk Silahlı Kuvvetlerimize
ihtiyaçları için Amerika ne gönderir, batı ne gönderir diye
bakarken, şimdi artık bu ihtiyacımızın yüzde 50’den fazlasını yerli
üretimle karşılar hale geldik. Eğitimde, sağlıkta, bilim ve
teknolojide, ulaştırmada ve diğer alanlarda gerçekleştirdiğimiz
sürmekte olan hamlelerimizin gerisinde bu anlayış var. Türkiye’nin
2023 hedeflerinin gerisindeki vizyon işte budur. Bununla da
yetinmedik, 2053, 2071 vizyonumuzu gelecek nesillere bir kılavuz
olarak, bir rehber olarak işte bu sebeple gündeme getirdik. Şu anda
küçük yavrularımızı görüyorum. Bu yavrularımız bugün attığımız
temellerin inşallah inşa edildiği bir Türkiye’de yaşayacaklar.”
“HALA OLUP BİTENLERİ ANLAMAYANLAR VAR”
Türkiye’nin her alanda güçlü olmak zorunda olduğunun altını çizen
Erdoğan, “Her alanda güçlü olmak, her alanda kendi tasarımlarımızı,
kendi üretimlerimizi gerçekleştirmek mecburiyetindeyiz. Türkiye
bugün bir Suriye, bir Mısır, bir Ukrayna değilse bizim bu gerçeği
görerek son 12 yılda hayata geçirdiğimiz reformlar, hayata
geçirdiğimiz hizmetler sayesindedir. Ülkemizi de aynı kervana
katmak için çok uğraştılar, çok oyunlar kurdular, çok teşebbüslerde
bulundular. Attığımız her adımda önümüzde bir engel bulduk.
Başlattığımız her hamlenin karşısında setler örüldüğünü gördük.
Sadece dışarıdan değil, içeriden de engellemelere maruz kaldık.
Kimi zaman partimizi kapatmak istediler, kimi zaman hükümetimizi
yıkmak istediler, kimi zaman yatırımlarımızı engellemek istediler,
kimi zaman iftiralarla yalanlarla montajlarla bizzat bizi hedef
aldılar. Bugün artık milletimiz de görüyor ve biliyor ki, bu
saldırıların hedefi ne AK Parti’dir ne Tayyip Erdoğan’dır. Hedef
bizzat Türkiye’dir. Hedef milletimizin ta kendisidir. Allah’ın izni
ve yardımıyla, sizlerin desteğiyle tüm bu oyunları bozduk, tüm
tezgahları yıktık. Ülkemizin 2023 yolunda kararlılıkla ilerlemesini
sağladık. Elbette hala olup biteni anlamayanlar var. Hala 17-25
Aralık darbesini bizim kişisel meselemiz sananlar var. Hala 7 Şubat
2012’de MİT Müsteşarımıza yapılan operasyonun manasını
kavrayamayanlar var. Daha da geriye gidersek hala 27 Nisan
bildirisine karşı 28 Nisan 2007 yılında hükümetimizin ortaya
koyduğu dik duruşun önemini göremeyenler var” şeklinde konuştu.
Gazze, Suriye, Irak, Mısır, Libya meselesini bugün hala yerel
olarak görenler olduğunu vurgulayan Erdoğan, “İçeride ve dışarıdaki
gelişmeler Türkiye’nin dış siyasetiyle olduğu kadar iç siyasetiyle,
özellikle de bağımsızlığıyla yakından ilgilidir. Bize Gazze ile
ilgilenmeyin, Suriye ile Irak ile ilgilenmeyin diyenler, aslında
içeride tasarım yapmak için, içeride vesayeti güçlendirmek için
bunu savunuyorlar. Şunu unutmayın, Mısır’da gençlerin tahrik
edilerek sokağa çıkarılması ve kanlı bir askeri darbe yapılması
Gazze ile ilgilidir. Sayın Mursi’nin ilk icraatlarından biri Refah
Kapısını açmak olmuştu. Darbecilerin ilk işi de orayı kapatmak
oldu. Şu anda Gazze’de gıda, ilaç yok ve şu anda ilaç olmadığı için
yavruların kolları, ayakları kesiliyor. Refah Kapısını Mısır hala
açmıyor. İnsani yardım ya, aç kapıyı, bu insani yardımlar girsin.
İşte darbe hükümetlerinin durumu, sıfatı budur. Sayın Mursi, İsrail
zulmü karşısında dimdik duruyordu, darbeciler ise çıtlarını
çıkarmıyor. İşte aynı durum Türkiye için de geçerlidir. MİT krizi,
Gezi olayları, 17-25 Aralık darbe girişimi, şu anda da bir monşerin
cumhurbaşkanı adayı olarak tezgaha sürülmesi bir açıdan Filistin
meselesiyle Gazze meselesiyle doğrudan alakalıdır. Türkiye de
sussun istiyorlar. Türkiye de İsrail zulmüne destek versin
istiyorlar. Türkiye de tepkisiz kalsın istiyorlar. Türkiye, zalimin
karşısında, mazlumun yanında duruca da işte böyle kirli ve haince
girişimlerle Türkiye’yi oyalamak, değiştirmek, bağımsızlığının
özellikle bir mesele olarak ortadan kaldırmak istiyorlar”
ifadelerini kullandı.
“İSRAİL’E LOJİSTİK DESTEK SAĞLAMAK İÇİN KENDİLERİNE VERİLEN ROLÜ
OYNUYORLAR”
Erdoğan, “Şu anda CHP’nin, monşer cumhurbaşkanı adayının,
Pensilvanya’nın, Pensilvanya medyasının, diğer bazı medya
kuruluşlarının Gazze’deki zulmü perdelemek için gösterdikleri
çabalara dikkat edin. Gündemi değiştirmek, hükümeti oyalamak,
hükümetin dikkatini başka yerlere çekmek için hep birlikte
çırpınıyorlar. Aslında İsrail’e lojistik destek sağlamak için
kendilerine verilen rolü oynuyorlar. Milletim bu tezgahı, bu tuzağı
çok iyi görüyor. Milletim meselenin Gazze olmadığını, meselenin
Türkiye’nin bağımsızlığı meselesi olduğunu görüyor ve zaten bunun
için de bize destek veriyor. İşte 10 Ağustos bu yönüyle de önemli.
10 Ağustos Türkiye’nin gücüne güç katacak. 10 Ağustos yeni
Türkiye’nin kapılarını ardına kadar aralayacak. 10 Ağustos inşallah
bir kez daha tam bağımsız Türkiye’nin zaferi olacaktır. Eski
Türkiye’nin tartışmalarını, kutuplaşmalarını, sanal sorunlarını
artık geride bırakacağız. Türkiye’nin enerjisini heba eden nice
sanal meseleyi gündemden kaldırdık. Önümüzdeki süreçte de 77
milyonu kucaklayan reformlarla toplumsal barışı daha da
güçlendireceğiz. Şucu bucu demeden, Türk, Kürt, Arap demeden,
Alevi, Sünni demeden 77 milyonu bir olarak görecek, hedeflerimize
kilitleneceğiz. Mersin’deki bu iklimi inşallah diğer 80 vilayette
de hakim kılacak, bütün enerjimizi sanayiye, ticarete,
demokratikleşmeye, öncü Türkiye’ye sarf edeceğiz. İnşallah 10
Ağustos bir milat olacak. Önümüzde 16 gün kaldı. Teşkilatımızın bu
önemli dönüm noktası için var gücüyle çalışmasını istiyorum.
Mersin’den inşallah farklı bir sonuç elde edeceğiz. Mersin dayatma
adaya oy vermeyecek. Ben buna inanıyorum. Cumhurbaşkanlığı
seçiminin ülkemiz, milletimiz için hayırlı olmasını diliyorum”
dedi.
(İHA)