HDP'nin elinde Dolmabahçe kaydı mı var?

Abone ol

Dün Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan'ın "Dolmabahçe'de ortak bir metin okunmadı" açıklaması gündeme bomba gibi düştü.

NESRİN YILMAZ
İNTERNETHABER-ANKARA

Dün bir açıklamayla gündemi sarsan Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan 'Dolmabahçe mutabakatı' olarak anılan HDP'lilerle birlikte yapılan açıklamanın bir 'mutabakat' değil bir 'irade beyanı' olduğunu, bunların birbirine karıştırılmaması gerektiğini söyledi.

HDP kanadı buna tepki verirken, görüşmelerin kayıtlarının HDP'de olduğu iddiası konuşulmaya başladı.

Bugün Meclis'te bir basın toplantısı düzenleyen HDP Mardin milletvekili Mithat Sancar kendisine yöneltilen bir soru üzerine Yalçın Akdoğan'ın yalan söylediğini, ellerinde bu görüşmenin kayıtlarının olduğunu ama ortak mutabakata saygı gereği bunu açıklayamayacaklarını söyledi.

HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken bu konuya ve Akdoğan'ın açıklamalarına dair açıklamada bulundu. Baluken, görüşmenin Dolmabahçe'de Başbakanlık ofisinde yapılmasının bizzat Başbakan'ın talimatıyla olduğunu ifade etti.

Görüşmenin tamamının devletin yayın organı tarafından kayıt altına alındığını söyleyen İdris Baluken'in internethaber'den Nesrin Yılmaz'a yaptığı açıklamalar şöyle:

NEDEN ORADA HEYETİYLE BİRLİKTE OTURDU

"Bizim Başbakan Yardımcısı pozisyonuna gelmiş olan bir insana diplomatik kuralları öğretme durumumuz yok. Aynı masanın etrafında oturulup günlerce müzakere edlmiş, istişare edilmiş ve ondan sonra ortaklaşılmış bir metni okumanın ne anlama geldiğini Başbakan Yardımcılığı yapan birisinin bilmesi gerekiyor.

Eğer Yalçın Akdoğan orada bir mutabakat metnini paylaşmıyorsa heyetiyle birlikte ne diye oturuyor diye sormak lazım. Kendi hükümeti adına eğer bir açıklama yapacaksa, bu açıklamayı neden heyetlerimizle birlikte oturup aynı görüntü karesinde yapıyor bunu kamuoyuna izah etmesi gerekiyor.

Uluslararası diplomasiyi bilen bütün çevrelerin ulusal kamuoyunda siyaseti yakından takip eden herkesin de doğru bir şekilde tespit ettiği gibi, oradaki görüntü, her iki heyetin üzerinde mutabık kalmış olduğu konu başlıklarını kamuoyuna aktarmasıdır.

DEMEK Kİ AKDOĞAN KENDİ AKLIYLA HAREKET ETMİYORDU

Bu konuda Yalçın Akdoğan'ın kendisinin de yapmış olduğu, oradaki mutabakatı olumlayan, Türkiye açısından tarihi olarak niteleyen sayısız açıklamaları var. Dolayısıyla şu anda o gün söylediklerini inkar etme noktasına gelmiş olması Akdoğan'ın kendi aklıyla hareket etmediğini gösteriyor.

Belli ki ogün doğru bulduğu şeyi bugün yanlıştır diye inkar etme noktasında kendisine bir takım dayatmalarda bulunuluyor, bizim çıkardığımız o.

TOPLANTI BAŞINDAN SONUNA GÖRÜNTÜLENDİ

Şüphesiz ki başından sonuna kadar görüntülenmiş olan bir toplantdır ve Dolmabahçe'de yapılması da öyle tesadüfen belirlenmiş, tesadüfen ortaya çıkmış bir durum değildir.

TALİMATI BİZZAT BAŞBAKAN VERDİ

Dolmabahçe'de özellikle Başbakan'ın çalışma ofisinde yapılması talimatını bizzat Başbakan2ın verdiğini Yalçın Akdoğan ifade etmiştir. Başbakan kendisi; "Ben bu görüntünün içerisinde yokum ama bu görüntünün arkasında olduğumu bütün kamuoyuna göstermek için bu açıklamayı benim Başbakanlık ofisimde yapacaksınız" diye kendilerine talimat verdiğini söylemiştir.

KENDİSİNE DAYATILAN BAZI ŞEYLER VAR

Dolayısıyla şimdi böylesi bir irade ortadayken bugün çıkıp bütün kamuoyunu adeta kendisine güldürecek şekilde bir inkar noktasına gitmesi, içerisinde bulunmuş olduğu sıkışmışlık durumunu gösteriyor. Yaptığını doğruluğuna inanıp inanmadığını bilmiyorum ama o gün yaptığını bugün inkar et noktasında, demek ki kendisine dayatılan bazı şeyler var, bunu anlıyoruz.

O gün devletin resmi kanalı aracılığıla çekimler yapıldı ve diğer medya organlarına da o şekilde servis edildi. Başından sonuna kadar o görüntüler kendi ellerinde var.

Daha önce de İmralı heyeti İmralı'ya gidip geldiği zmaan kamuoyuna vermek istediği mesajları heyet olarak açıklıyordu, yazılı olarak ya da görsel medyaya bağlanarak, tüm hafta boyunca ilgili proğramlara katılarak o mesajları heyet kendisi veriyordu. Hükümet kanadı da kendi cenahında o açıklamaları yapıyordu. Orada bir araya gelinmesi, ortaya çıkan uzun süreler boyunca tartışılıp, her bir kelimesi yüzlerce görüşmeden sonra şekillenen bir mutabakatın tarafların arkasında durduğunu gösteriyor.

Bütün dünyada böyle okuyor zaten, bu bir diplomasi kuralıdır. Taraflar eğer aynı karede, arkasında duracakları metinleri açıklıyorlarsa bu zaten üzerinde uzlaşılmış olan konuların kamuoyuna aktarılması olarak değerlendirilmelidir.

İZLEME HEYETİNDE ISRAR ETTİK ÇÜNKÜ

Bizim başından beri izleme heyetindeki ısrarımızın bir sebebi de budur. Bir yönüyle sürece hakemlik edecek, süreçle ilgili sıkıntı çıkaran tarafı uyaracak ve sürecin sağlıklı bir şekilde nihai hedefe gitmesini denetleyecek olan izleme heyeti kamuoyuna şeffaf bir şekilde bu sürecin aktarılmasını sağlayacaktı.

İZLEME HEYETİNİN İSİMLERİ BELLİYDİ

Aslında izleme heyetinin AKP tarafından neden reddedildiği de bu şekilde ortaya çıkmış oluyor. AKP hem İmralı'da, hem Başbakanlık'ta, hem de Dolmabahçe'de yapılan görüşmeleri belli bir aşamadan sonra inkar etmeyi, belki de planladığı için, belki de güncel siyasi konjonktüre göre öylesi bir kapıyı aralık tutmak istediği için bunu kabul etmemiş olabilir.

Ayrıca Yalçın Akdoğan'ın izleme heyeti ile ilgili söylediği şeylerin tamamı gerçek dışıdır. Akdoğan, izleme heyetinin konuşulmadığını, isimlerin belirlenmediğini, öyle bir mutabakata varılmadığını ifade ediyor ancak özellikle izleme heyetinin tartışıldığı günlerde kendisinin yaptığı açıklamalarda, izleme heyeti ile ilgili 5-6 ismin belirlendiğini, diğerleri ile ilgili çalışmaların yürütüldüğünü ve bu konuda hükümet olarak bir mekanizmayı hayata geçirmek istediklerini ifade etti.

İNKAR NOKTASINDAN VAZGEÇMELERİ GEREKİYOR

Burada çözümsüzlüğe doğru yelken açmış olan bir hükümet pratiği var ve bunu yaparken de malesef çözüme dair daha önce ortaya çıkmış olan bütün kazanımları pervasız bir şekilde berhava edecek bir inkar içerisine girmiş durumdalar, bu son derece tehlikeli bir yaklaşımdır. 

Hükümet yetkililerinin bu tutumlarından vazgeçmeleri gerekiyor, daha önce ortaya çıkmış olan sonuçları kamuoyuna ya da halka adeta zekalarını alaya alır şekilde inkar noktasından bir an önce vazgeçmeleri gerekiyor.

Bizim elimizde o günkü toplantıda tutulmuş olan tutanaklar yok. İmralı'da da başından beri bizim sesli ya da görüntülü kayıt almayla ilgili talebimizi hükümet reddetti. Biz heyet olarak katıldığımız bütün toplantıları üç kişinin tutmuş olduğu notlar aracılığıyla bir araya getirdiğimiz tutanaklarla kayıt altına alıyoruz. Belli ki bugünlerin ortaya çıkması ile ilgili kaygıdan dolayı buna şerh koymuşlar.

ÇÖZÜM SÜRECİNDEN AKP'NİN BEKLENTİSİ ORTAYA ÇIKTI

Dışarıda gerçekten son derece ağır, sancılı bir dönem yaşanıyor. İçeride her gün neredeyse onlarca gencin cenazesi kalkıyor, onlarca eve ateş düşüyor, dışarıda bölgesel bir savaşa doğru ülkeyi sürüklemek isteyen bir geçici hükümet pratiği var. Bütün bu uygulamaların neden olduğu da hem Yalçın Akdoğan hem de hükümet yetkilileri tarafından iki gündür açık bir şekilde itiraf ediliyor. 

"Seni başkan yaptırmayacağız" sözü üzerine bu krizin çıktığını söylemek "AKP'nin tek başına iktidar olmadığı için çözüm getirmeyeceğini" söylemek çözüm sürecinden AKP'nin beklentisini ortaya koyuyor.

AKP'nin kişi ya da parti çıkarını esas alarak çözüm sürecini araçsallaştırma poziyonundan sıyrılmadığı anlaşılıyor. Bu yaklaşımın bütün halkımız tarafından bilinmesi gerektiği kanaatindeyiz.




 

Günün Önemli Haberleri