HDP'nin dokunulmazlık taktiği belli oldu!
Abone olHDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, milletvekillerinin dokunulmazlığı kalkarsa uygulayacakları stratejiyi açıkladı:
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Cumhuriyet
gazetesinden Selin Ongun'a konuştu.
Demirtaş dokunulmazlıkla ilgili "Bu denli kritik bir süreçteyken "Oturalım, Kılıçdaroğlu ile yüz yüze konuşalım" fikrinin muhakemesini hiç yaptınız mı?" sorusuna şu yanıtı verdi:
Tebligat yapılarak ifadeye çağrılmamız lazım. İfadeye gidilmiyorsa zorla getirme kararı çıkarılabilir. Zorla getirme kararını uygulayamıyorsa ya da ifadesini aldıktan sonra hakim yeni şartların oluştuğunu düşünüyorsa bu kez tutuklama kararı çıkabilir. Ama milletvekilinin kendisi zaten Anayasa Mahkemesi'nin kararına göre tutuklanamaz. Dolayısıyla hiçbir hakim, milletvekillini bu durumda ifade vermeye zorlayamaz. Zorla alıkoyamaz. Aslında değişiklik kadüktür, pratikte işleyemez. İfade alınamadıkça da yargılama başlayamaz.
BİZ GÖRÜŞÜP NEYİ ANLATACAKTIK?
"Şunu çok net söyleyeyim. Dokunulmazlıklarla ilgili Sayın
Kılıçdaroğlu'nun Genelkurmay'dan dolaylı olarak brifing aldığını
duydum. Bu bir dedikodu da olabilir, bilemiyorum. Fakat bunu
gerçekten güçlü kaynaklardan duydum. Bunun üzerine de gitmedim.
Anladım ki, Kılıçdaroğlu'nun ordudan aldığı brifing veya rica,
bilemem, "HDP'lilerin dokunulmazlığına evet
demelisiniz" isteği karargahtan geldikten sonra benim
görüşmemin hiçbir anlamı kalmamıştı. Biz görüşüp neyi anlatacaktık?
Çünkü kendisi ondan sonra televizyonda "evet oyu
vereceğini" açıkladı. Dolayısıyla bir şeyi
değişterebileceğimizi düşünmüyordum. Böyle bir durumda Kılıçdaroğlu
bize mi kıymet verecek, orduya mı? Evet, orduya kıymet verecekti.
Çok netti. Dolayısıyla uğraşmanın hiçbir anlamı yoktu.
Üzücü, çok üzücü gerçekten. Kendisinin çok büyük hata yaptığını
düşünüyorum. Çünkü kendi parti yönetimi hayır kararı
almıştı. CHP'nin parti meclisi ve merkez yürütme kurulu
hatta meclis grubunun ağırlığı hayır kararı almıştı. Bu oylamaya
hayır verilecekti ama bir genel başkan kendi partisinin yönetiminin
aldığı kararı bile tanımayacak şekilde ordudan gelen isteği yerine
getiriyorsa bizim artık konuşacak bir şeyimiz kalmamamıştır."
Demirtaş, "Bu söylenti ya da duyum, Kılıçdaroğlu'nun
televizyondaki "evet diyeceğiz" açıklamasından önce mi size
ulaşmıştı?" sorusuna "Evet, hatta eski asker kökenli bir CHP
milletvekili aracılığıyla iletildiği söylendi. Kendisi karargaha
çağrılmış, kendisine brifing verilmiş ve Kılıçdaroğlu'na iletmesi
istenmiş. Bunu duyduk biz. Ve hemen aynı gün ya da bir gün sonra,
tam hatırlamıyorum, Kılıçdaroğlu'ndan hemen "evet" açıklaması
geldi. Ve bu beni doğrusu şaşırtmadı" yanıtını verdi.
TUTUKLAMA OLACAK MI?
Demirtaş, milletvekillerinin dokunulmazlığı kalksa bile savcılıkta
ve karakolda ifade vermeyeceklerini söyledi. Demirtaş şöyle
konuştu: "Tebligat yapılarak ifadeye çağrılmamız lazım. İfadeye
gidilmiyorsa zorla getirme kararı çıkarılabilir. Zorla getirme
kararını uygulayamıyorsa ya da ifadesini aldıktan sonra hakim yeni
şartların oluştuğunu düşünüyorsa bu kez tutuklama kararı çıkabilir.
Ama milletvekilinin kendisi zaten Anayasa Mahkemesi'nin kararına
göre tutuklanamaz. Dolayısıyla hiçbir hakim, milletvekillini bu
durumda ifade vermeye zorlayamaz. Zorla alıkoyamaz. Aslında
değişiklik kadüktür, pratikte işleyemez. İfade alınamadıkça da
yargılama başlayamaz. Bu bir çeşit uygulanamaz yasadır, bu
değişikliği uygulayamazlar. Zannediyorum diğer partilerdeki
vekiller ifade verme taraftarılar ama hiçbir HDP'li vekil gidip
ifade vermeyecek. Tek birimiz gidip ifade vermeyeceğiz,
yargılamaları başlatmayacağız. Biz savunma yapmayacağız, demedik.
Savcıda, poliste, kollukta, ifade vermeyeceğiz. Hakkımızda dava
açar ve "sizi yargılamaya başladık" derler ise mahkeme salonlarında
savunmalarımızı yaparız."
VEKİLLER TUTUKLANIRSA...
Demirtaş, "İfade vermeyeceğiz, dediniz. Vekilleriniz tutuklanırsa,
stratejiniz nasıl olacak? Farz edin beş vekiliniz tutuklandı, grup
parlamentodan çekilecek mi?" sorusuna şu yanıtı verdi: "Biz
"Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni kesin ve nihai olarak terk ettik
ve bir daha olmayacağız" şeklinde bir karara gitmeyeceğiz.
Ama alternatif duruş ve direniş yöntemlerimiz olacak. Öyle bir
durumda arkadaşlarımızın parlamento çalışmalarını hiçbir şey yokmuş
gibi sürdürmesi çok kolay değil, mümkün de değil. Ama parlamenter
sıfatıyla sokakta da meydanda da her yerde çalışmak mümkün.
Parlamento onların tahliyesini sağlayana kadar, krizin ne kadar
büyük olduğunu herkese göstermek için elimizdeki imkanları
kullanırız. Parlamento içinde de dışında da bunu yapacağız. 'İstifa
ettik, küstük, oynamıyoruz' yaklaşımı içinde olmayacağız. Türkiye
siyasetini AKP'ye dar edeceğiz."
ALTERNATİF PARLAMENTOLAR: DİYARBIKIR, İZMİR...
Net olarak söyleyeyim. "Buradan nihai olarak parlamentoyu
terk ediş noktası çıkar" diyenler böyle bir şey beklemesin.
Alternatif parlamentolar olsa bile bunun tek merkezi Diyarbakır
olmayacak. İzmir'de de, Diyarbakır'da da olacak. Biz Türkiye'nin
partisiyiz, Meclis'in iradesine el konulmuş ve darbe yapılmışsa bu
sadece Diyarbakır'daki değil İzmir'deki, İstanbul'daki seçmenimize
karşı da yapılmıştır. Dolayısıyla Meclis'i terk edip alanı AKP'ye
bırakmayacağız. Her yerde olacağız. (Alternatif
parlamentodan ne anlayalım, nasıl somutlarsınız? sorusu üzerine)
Halk meclisleri, bölge meclisleri gibi. Meclisler, demokrasilerde
meşruiyet ile oluşur. Bir yerde halk, "bunun adı meclistir"
diyorsa, onun adı meclistir artık. Bunu tehlikeli bir bölünme
söylemi olarak görmek yerine radikal demokrasinin ne olduğunu
anlamak için tartışsalar çok iyi olurdu. Ama Türkiye'deki
siyasetçilerde bu kafa da birikim de cesaret de yok. Oysa
başkanlığı rahatlıkla tartışabiliyorsunuz ama yerel parlamento,
yerinden yönetim, özerklik bunların hiçbirini
tartışamıyorsunuz.