HDP'den BM'ye flaş başvuru!
Abone olHDP, Güneydoğu'da yaşandığı iddia edilen yargısız infazların incelenmesi talebiyle Birleşmiş Milletler'e başvurdu.
HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen
Yüksekdağ, BM Hukuk Dışı, Keyfi ve Yargısız İnfazlar Özel Raportörü
Christof Heyns’e kritik bir yazı gönderdi.
Gönderilen yazıda, Eş Başkanlar Demirtaş ve Yüksekdağ, 20 Temmuz
2015 tarihinden itibaren yaşanan bazı olayları sıralayarak
'yargısız infaz' incelemesi başlatılmasını istediler.
İşte o başvuru metni:
1 - 23 Temmuz 2015 tarihinde Kilis’te yargısız infaz: Gaziantep ili
Kilis sınırında bulunan bugün itibariyle Afrin Kantonu’ndan
yaşamsal ihtiyaçlarını karşılamak için 23 Temmuz 2015’te Türkiye
’ye geçmek isteyen ve daha sonra adının Firas Feyad olduğu
öğrenilen Rojavalı bir kadın Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesindeki
askerlerin açtığı ateş sonucu hayatını kaybetmiştir. Olay açık bir
yargısız infaz olarak bilinmektedir. Olay ile ilgili bir
soruşturmaya ulaşılamazken ölenin kimlik bilgisine de
ulaşılamamıştır.
2 - 25 Temmuz 2015 tarihinde Şırnak’ın Cizre ilçesinde meydana
gelen yargısız infaz: 25 Temmuz 2015 tarihinde Şırnak’ın Cizre
ilçesinde ağır yaralanan 23 yaşındaki Abdullah Özdal yaşamını
yitirdi. Cizre’nin Yafes Mahallesi’nde yapılan protesto eylemlerine
katılanlara yönelik silah kullanan polisin açtığı ateş sonucu
yaralanan Abdullah Özdal ambulansla Diyarbakır Devlet Hastanesi’ne
sevk edildiği sırada yaşamını yitirmiştir.
3 - 26 Temmuz 2015 tarihinde Diyarbakır ilinde gerçekleşen şüpheli
çocuk ölümü: Diyarbakır Bağlar ilçesi Öğretmenler Caddesi üzerinde
polisin saldırısından kaçan 11 yaşındaki Beytullah Aydın, sığındığı
bir apartmanın 7. katından düşerek yaşamını yitirmiştir. Haber
ajansından ve ölen çocuğun yakınlarından edindiğimiz bilgilere
göre, Türkiye tarafından başlatılan hava saldırıları ve gözaltı
operasyonlarını protesto eden gençlere polis saldırdı. Saldırıdan
sonra polisin kovaladığı Beytullah Aydın ile birlikte 3 çocuk,
Öğretmenler Caddesi üzerindeki Değirmen Apartmanı'na sığınır.
Polisin saldırısından kaçan Aydın, arkadaşlarıyla birlikte
apartmanın 7. katına çıkıp diğer apartmanın damına geçmeye
çalışırken, apartman boşluğuna düşüp yaşamını yitirir. Değirmen
Apartmanı'nda oturan M.B. (14) adındaki çocuk, yüksek bir sesin
gelmesiyle evden koşarak çıktığını belirterek, "Yüksek sesten
kaynaklı çok korktum. Sonra baktım binadan sesler geliyordu.
Yaşamını yitiren çocuğun arkadaşları 'Beytullah uyan' diyorlardı.
Kömürlüğün anahtarını bulup, kömürlüğü açtım ve komşulara haber
verip 'Gelin çocuğu çıkartalım' dedim. Çocuğun her tarafı kan
içindeydi. Vücudu ve her tarafı yamulmuştu. Kaldırmaya çalıştım çok
ağırdı kaldıramadım. Sonra üst komşumuzu çağırdım. Sonra çocuğu
kucağıma alınca bir kere nefes alıp verdi ve sonra hiç almadı.
Nabzı ve kalbi hiç atmıyordu. Sonradan olay araştırma ekipleri
geldi. Ama yoğun gazdan dolayı inceleme yapamayıp hemen gittiler."
Şeklinde beyanda bulunmuştur. Olayda polisin hiçbir etkisi olmadığı
belirtilen soruşturma devam etmektedir.
4 - 26 Temmuz 2015 tarihinde Mersin’de faili meçhul ölüm: Mersin
ilinde yaşayan 35 yaşındaki Bülent Ecevit Güngör; Mersin'de Suruç
katliamı, hava saldırıları ve gözaltıları protestosu sırasında
balkonda otururken başına bir cismin isabet etmesi sonucu ağır
yaralanmış ve kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetmiştir. Olay
akşam saatlerinde Mersin ili Akdeniz ilçesi Şevket Sümer
Mahallesi'nde eylemler sırasında yaşanmıştır. Görgü tanıkları ise
Güngör’ün başına polisin attığı gaz fişeğinin isabet ettiğini ifade
etmiştir. olayın yaşanmasının ardından konuşan görgü tanıklarından
S.D., polislerin eylemci gruba müdahale ettiğini ve o sırada
Güngör'ün evinin bulunduğu sokağa biri siyah diğeri beyaz iki adet
zırhlı araç girdiğini söyledi. Gençlerin dağılması ardından ise
polislerin rastgele sağa sola zırhlı araçlardan gaz bombası
attığını belirten S.D. "Kapsülün atılması ile birlikte bir feryat
koptu. Güngör'ün küçük çocuğunun 'baba' diye bağırdığını duydum"
ifadeleriyle yaşananları anlattı. Bir başka görgü tanığı da
eylemcilerin polis müdahalesi ile dağıldığını belirterek, "Sadece
üç tane eylemci kaldı. Polis de sokaklarda gaz atıyordu. Ondan
sonra olanlar oldu" demektedir. Yine görgü tanıkları bir kişinin
gözaltına alındığını belirtirken, gözaltına alınan kişinin de görgü
tanığı olduğu için gözaltına alındığı iddia edildi. Olay ile ilgili
soruşturma devam etmekte ise de polis atfedilen ölüm nedenini kabul
etmemektedir.
5 - 26 Temmuz 2015 tarihinde Mardin’de yargısız infaz: Mardin’in
Nusaybin ilçesinde 26 Temmuz gecesi polisin protesto eylemi yapan
kitleye saldırması üzerine açılan ateş sonucu üniversite öğrencisi
Seyithan Dede yaşamını yitirmiştir.
6 - 29 Temmuz 2015 tarihinde Ağrı’da yargısız infaz: 29 Temmuz 2015
tarihinde Ağrı’da, Terörle Mücadele Şubesi’ne bağlı polislerle Özel
Harekat ekipleri Fevzi Çakmak Mahallesi'ndeki bir eve baskın
düzenlemiştir. Baskın sonucunda evde bulunan 3 kişi öldürüldü.
Öldürülenler Ağrı’nın Diyadin İlçesi nüfusuna kayıtlı Sezai Yaşar
ve Ahmet Yaşar adlı iki kardeş olduğu ve Mirzettin Göktürk isimli
kişilerdir. Polis iddialarının aksine ölenlerin aileleri bile
birlikte yaşadıkları kendilerine ait evde öldürüldükleri açıktır.
Olayın olduğu yerde herhangi bir çatışma izi bulunmadığı gibi
öldürülenlerin silahlı olduğuna dair hiçbir delil malzeme ve emare
bulunmamıştır.
7 - 29 Temmuz 2015 tarihinde Şırnak ilinde yargısız infaz: Şırnak
ili Cizre ilçesinde 29 Temmuz 2015 tarihinde saat 23:00- 23:30
sıralarında içinde Hasan Nerse’nin de olduğu sivil araç Nusaybin
Caddesi’ne çıktığı sırada polisin ateş açması sonucu kontrolü
kaybedip kaldırıma çarparak durmuştur. Araç içerisindekiler araçtan
inerken, güvenlik güçlerinin ateş açmaya devam etmesi sonucu Hasan
Nerse adlı 17 yaşındaki çocuk vücudunun çeşitli yerlerinden
yaralanmıştır. Ağır yaralanması ve hareket edemeyecek, tıbben de
hareket ettirilmemesi gereken bir durumda olan Hasan Nerse güvenlik
güçleri tarafından elleri kelepçelenmiş ve ayakları bağlanmıştır.
Bu esnada Hasan Nerse’ye tekrar ateş edilmiş ve elleri ayakları
bağlı şekilde yarım saatten fazla, ambulans gelene değin yaralı ve
kan kaybeder halde bekletilmiştir. Ayrıca güvenlik güçleri bu süre
içinde Hasan Nerse’nin fotoğraflarını çekmiş, sosyal medyada kin ve
nefret sözleriyle paylaşmıştır. Ambulans gelince ise, hiçbir sağlık
görevlisi yaralıya müdahale etmemiş, araçtan dahi inmemiş, güvenlik
güçleri yaralıyı bir çuval gibi ambulansın içine atmıştır. Yaralı
Hasan Nerse olay sonucu hayatını kaybetmiştir.