HDP Erdoğan'a Köşk desteği verecek mi?
Abone olHDP Eş Başkanı Sebahat Tuncel, Başbakan Erdoğan'ın olası Cumhurbaşkanlığı adaylığıyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
BDP ve HDP'nin Cumhurbaşkanlığı
seçimlerinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a çözüm sürecinin
gidişatına göre destek verebileceği yönündeki haberler, gündeme
bomba gibi düşmüştü. Ancak HDP'li SebahatTuncel Erdoğan'ın Köşk
adaylığına sıcak bakmadıklarını söyledi.
Tuncel, partisinin Köşk için kendi adayını çıkarmayı planladığını
açıkladı. "Adaylar arasında kadınlar da var"
dedi.
Al Jazeera'nın haberine göre, Yerel seçime
iki ayrı parti olarak giren Barış ve Demokrasi Partisi ile
Halkların Demokrasi Partisi genel seçimlerde baraj olan yüzde 7'lik
oy oranına göz dikmişti. Bu sonuca ulaşılamadı. Seçim sonrasında
her iki partiyi de yeni bir süreç bekliyor.
Bir yandan çözüm sürecine ilişkin görüşme trafiğini sürdürecekler bir yandan da yola tek çatı altında nasıl devam edeceklerini ele alacaklar. HDP Eş Başkanı Sebahat Tuncel, birleşme takvimi için Nisan ayını işaret etti. Tuncel, Cumhurbaşkanlığı seçimine partisinin bakışını, parti içinde göstermeyi düşündükleri adayla ilgili profili de anlattı.
Tuncel, HDP'ye kendi ismi üzerinden yapılan saldırıları Al
Jazeera'ya değerlendirdi, hakaretleri kişisel olarak almadığını,
toplumda kendisiyle ilgili yanlış bir imaj olduğunu söyledi.
'SEÇİME GİDERKEN RİSK
ALDIK'
BDP ile HDP’nin birleşip barajın
üstünde kalacağı bir tablo bekleniyordu. Beklenen başarı olmadı mı?
Siz nasıl okuyorsunuz seçim sonuçlarını ?
Biz iki partili seçime girerken bir risk aldık. HDP’nin BDP’nin
kitlesi açısından da kamuoyu açısından da tanınmayan bir parti
olduğunu biliyorduk. Dolayısıyla kendimizi tanıtma fırsatı olur
diye gördük. Yerel seçimde başka dengeler var tabii, insanlar
kazanmayacağını bildiği partiden ise kazanacak olandan yana oy
kullanıyor, ikinci tercihine oy verebiliyor.
BDP ile aldığımız oylara 95’ten bu yana baktığımızda kısmi bir oy
artışı var. Yani bir başarı durumu yok ama başarısızlık durumu da
yok. Alternatif belediyecilik iddiamızın, halk tarafından cevap
bulduğunu gördük. Kürt halkı açısından kendi kendimizi yönetme
iddiasının çok güçlü olduğunu gördük. Bunlar bence kazanım. Batıya
baktığımızda da ilk kez bu kadar geniş bir alanda seçime giriyoruz
ve biz tüm saldırılara rağmen çok iyi bir kampanya yürüttük.
HDP’nin fikriyatı ile sandıkta çıkan sonuç aynı olmadı.. Biz şöyle
okuduk; toplumun gerçekten ihtiyacı var. Sürekli çatıştıran,
birbirine karşı nefret söylemi içinde olan siyasetten insanlar
bıkmış durumda. Etki alanımızı genişletebilme imkanı gördük. Biz
daha da iyi olabilir diye düşündük.
'TÜRKİYE'DE SOLA İNANMAMA, GÜVENMEME
DURUMU VAR'
Sağda bir merkez partisi ihtiyacı
hep konuşulur ama siz solda da böyle bir ihtiyaç olduğunu mu
düşünüyorsunuz?
Kesinlikle böyle bir ihtiyaç var. Türkiye’de sola bir inanmama,
güvenmeme durumu var. Bir şekilde solu sosyal demokrasinin yanında,
yedeğinde tutma durumu var. Seçimlerde biz ‘oyları bölüyorsunuz’
diye psikolojik baskı ile saldırılara maruz kaldık. Siyaseten linç
kampanyası yürütüldü. Türkiye genelinde biz yüzde 2’lik bir dilim
aldık, bu HDP projesinin başarılı olma zemini olduğunu
gösteriyor.
Bu koşullarda HDP projesinin gözden
geçirilmesi söz konusu mu?
Bir bütün olarak politikalarımızın gözden geçirilmesi olabilir, biz
mesajı aldık. Bu mesaj daha çok çalışmamız, halkla daha çok
birlikte olmamızı gösteren, sorumluluklarımızı artıran bir mesaj.
Şöyle anladık HDP’den çok beklenti var ama biz bunun gerisinde
kaldık.
Sadece örgütlenme mi sorun? Yoksa
verilen mesajlar, imaj da sorun mu?
Bizim politikalarımızı halkla yeterince paylaşma zeminimiz olmadı.
Ana akım medya bize hiç yer vermedi, ancak taşlanınca medyada konu
olabildik. Öyle olunca da kriminalize oluyorsunuz, ‘Uzak
durulması gerekir çünkü onların yanında durursan taş yersin,
binaların yakılır’ imajı verildi. İkincisi bizim aslında
demokratik, kadın özgürlüğünden yana ve ekolojik öncelikleri olan
politikalarımız var ve bunlar değişik kesimler tarafından kabul
görüyor.
'BDP EŞİTTİR HDP DİYE BİR ŞEY
YOK'
HDP’ye gerek var mıydı? BDP tek
başına bu sonucu alamaz mıydı?
BDP de bu sonucu alabilirdi, doğru. BDP için bir imaj yaratıldı,
Kürt partisi gibi, Kürtlerin sorunlarına eğilen bir parti gibi.
Aslında sadece o değildi, Türkiye partisiydi. Ama BDP eşittir HDP
diye bir şey yok.
BDP’de olmaması gereken bir özellik
mi var Türkiyelileşme önünde engel olan?
Hayır içinde SDP var, Aleviler, Antikapitalist Müslümanlar yani HDP
daha geniş bir şey ifade ediyor.
Bunlar BDP’nin içine katılamaz
mıydı?
Hayır katılamazdı, ayrı bir şey ifade ediyor. Herkesin kendi
programı, tüzüğü var, ideolojik yaklaşımı farklı. Biz birbirine
katılmaktan ziyade, herkesin kendi varlığını sürdürdüğü bir siyaset
yürütme kararı aldık. Sayın Öcalan’ın böyle bir çağrısı olmuştu ama
şimdi bu çağrıyı da aşan bir noktaya ulaştı HDP. Yeni bir oluşum,
yeni bir parti kurduk, partiden önce tartışmalar yürüttük. Bu
eskisi gibi sadece sosyalistler ile Kürtlerin birlikteliği değil
içinde Antikapitalist Müslümanlar da var. HDP de müzakere süreci
gibi bir müzakere partisi.
BDP ile birleşme süreci nasıl
olacak?
‘Biz nasıl yürürsek faydalı oluruz?’, bunu tartışıyoruz.
BDP’de de bu yönlü tartışmalar var. Parlamento çalışmalarımızı HDP
altında yapma eğilimi ağırlık kazanıyor. Partiler kendilerini
feshedip katılmıyor. Ortak partimizle seçime girmeyi
tartışıyoruz.
'BU SEÇİME ÖRGÜTSÜZ YAKALANMAK
İSTEMİYORUZ'
Ne zaman olacak
bu?
Bugüne kadar devlet hep partilerimizi kapattı, yeni partiler
kurduk, ilk kez kendimiz kapatmıyoruz ama yeni bir yapılanma ile
daha geniş bir aileye sesleniyoruz. Çok uzun süreceğini
zannetmiyorum, Cumhurbaşkanlığı seçimi de var. Biz bu seçime
örgütsüz yakalanmak istemiyoruz. Hızla bu tartışmaları tüketip,
adım atmak istiyoruz. BDP’nin yeniden kongre yapması gerekiyor
zaten. HDP de kongre yapacak. Öncelikle hukukumuzu yeniden
belirleyip yola devam edeceğiz. Nisan ya da Mayıs gibi çok
uzatmadan süreci tamamlarız.
Siz devam edecek misiniz eş
başkanlığa?
Bilmiyorum tabii, halkımız karar verecek.
Selahattin Demirtaş bırakabileceği
yönünde mesajlar verdi, böyle bir ihtimal görüyor
musunuz?
Biz liderlik sultasıyla kavga eden bir gelenekten geliyoruz. Eş
başkanlık bunun uygulamalarından biri, aynı zamanda partimizin
topluma yansıyan yüzü. Selahattin başkanın, Gültan başkanın bugüne
kadar gösterdiği performans çok başarılı. Selahattin başkan devam
edebilir ya da başka alanda görev alabilir. Bizde bazen kendi
isteklerimizden çok ihtiyaçlar belirliyor durumu.
BDP ile ittifak yapılması durumunda
Başbakan’a Köşk yolunun açıldığı yönünde tartışmalar yapılıyor.
BDP-HDP’nin Cumhurbaşkanı profiline Tayyip Erdoğan uyuyor
mu?
Bizim profilimiz daha farklı. Kişisel önerimi sorarsanız ben eş
Cumhurbaşkanı da öneririm. Ama şimdiden böyle bir tartışma yok. Biz
toplantılarımızı yapacağız, tabii ki siyaset pragmatist bir iş. Siz
kendi çıkarınızı düşünürsünüz. Ama bizim Cumhurbaşkanlığında
aradığımız kriterler çok daha farklı.
Bir ittifak yapar
mısınız?
Şöyle bir eğilim var, kendi adayımızla çıkma. Bu daha güçlü
görünüyor şu anda.
Kim olabilir? Sırrı Süreyya Önder,
Ahmet Türk demişti örneğin...
Tartışacağız, başka adaylar da konuşuluyor. Bizim ilkesel
kriterlerimize sahip olacak, politikalarımızı ifade edecek bir
arkadaş olacağı kesin. Aralarında kadınlar da var.
Sizin isminiz üzerinden yürütülen
tartışmalar var. Sizce acaba Sebahat Tuncel ismi bu proje önünde
bir engel olmuş olabilir mi?
Türkiyelileşeceksek herkesin birbirini kabul etmesi gerekir. Belki
Sebahat Tuncel üzerinden yaratılan bir algı var, bir çok insan
tanımıyor aslında kimdir? Nasıl bir sosyo kültürel durumu var,
nasıl biri? Aslında Sebahat Tuncel, bir şekilde toplumun kanayan
yarasını, Kürt sorununu hatırlatıyor. Ama kişisel durumumun
belirleyici olmadığını sadece bu saldırılara gerekçe yapıldığını
düşünüyorum. Bir kadın olarak sürekli cinsiyetçi küfürlerle karşı
karşıya kalmanız, bunun kitlesel olarak atılması çok zor tabi. Ama
ben bunları kişisel değerlendirmiyorum.
Sabahat Tuncel, Kürt hareketinden olduğu için yapılıyor bunlar.
Yine de bazen sorguluyorum insanlar nasıl oluyor da bu kadar
insanlığından çıkıyor? Linç etme, öldürme isteme durumu, mesela
Sivas çok aklıma geliyor. Herkes birbiriyle ajite oluyor, 'yak yak'
diyor. Sinop’ta yaşananlar çok benzerdi, avını belirlemiş ulaşıp
parçalamak, öldürmek istiyor. Ama şu kesin; organize bir durum var,
o yüzden ben yaşananları hiç halka mal etmedim.
Sizinle ilgili imajın arkasında
cezaevindeyken milletvekili seçilmiş olmanız var... Nedir sizin
geçmişiniz?
Ben aktif siyasete 15 yıl önce başladım. İş için İstanbul’a geldim,
HADEP’te kadın çalışmalarına başladım. Malatya’da çiftçi bir
ailenin kızıyım. Halam üniversitede 90’da PKK ’ye katılmıştı, 92’de
şehit düştü. 12 Eylül’ü yaşamış Alevi, Kürt bir ailede büyüdüm.
Halam dışında herkes daha çok Türkiye sol hareketindeydi. Ben ilk
politik kitaplarım olarak ortaokulda Marx, Lenin okudum. İlk kez
gözaltına, İnsan Halkları Vakfı’nda basın açıklamalarında alındım.
Sonra Nevruz, kadınlar günü ile devam etti.
Kaç kere gözaltına
alındınız?
20-30 vardır. Bir kere tutuklandım, o da eylem değildi. Basın
açıklamasıydı. Daha çok Esenler’de iken basın açıklamasında kısa
gözaltılar oldu. O zaman yaptığımız tüm basın açıklamalarına
müdahale olurdu, gözaltına alınıp bırakılırdık. Sadece benim
yaşadığım bir durum değil tabi. Esenler’de HADEP İlçe Başkanlığı
yaptım. HADEP kapatıldı DEHAP oldu, DTP örgütlenmesinde yer aldım,
o kapatılınca BDP’ye geçtim.
Milletvekili seçilmezseniz tekrar
cezaevine döneceksiniz...
Öyle bir risk var, Yargıtay da onadı. Benim davam maddi hatalarla
dolu. Gözaltı nedenim 'Kandil’e gitmek' olarak ifade edilirken daha
sonra gizli tanık Kandil’e adam gönderdiğimi söylemiş. Dolayısıyla
bana ceza verilmek istendi, iş bir siyasi duruma dönüştü.