HDP barajı aşamazsa ne olur?
Abone ol7 Haziran'daki genel seçimleri için kritik soru: HDP barajı aşamazsa ne olacak? Bu sorunun yanıtını Cumhuriyet yazarı Orhan Bursalı bugünkü köşesinden yazdı.
7 Haziran'daki genel seçimler için geri sayım başladı.
HDP ise seçimlere parti olarak girme kararı
aldı. Peki, genel seçim sonuçlarını doğrudan
etkileyecek olan HDP için işler istediği gibi gitmezse ne
olacak?
2 gündür HDP'nin aldığı kararı köşesinden analiz eden Cumhuriyet
gazetesi yazarı Orhan Bursalı tartışma yaratacak bir dizi iddia
ortaya attı.
"HDP’nin seçime girmesini öneren, devlet-hükümetle
görüşmeleri sürdüren ve bu doğrultuda da örgütlerine (HDP-PKK)
telkinde bulunan başaktör Öcalan.
Peki, Meclis’e giremezlerse?
Neden bunu göze alıyorlar?
Meclis’te olsak da olmasak da artık bizim için fark etmez mi
diyorlar?"
diye soran Bursalı, İmralı ile anlaşma yapıldığını ileri
sürdü.
Bursalı, "Yoksa Kürt hareketi, İmralı-RTE arasında yapılan
ve bizim henüz bilmediğimiz bir anlaşma gereği, AKP’ye böylece 30
kadar milletvekillik bir bonus mu sunuyor? Bu anlaşma ne
olabilir?" diye yazdı.
Orhan Bursalı'nın bugünkü yazısından öne çıkan bölümler
şöyle:
"...
Dün, barajı yıkacağız diye yola çıkmanın cesur bir siyasi söylem
olduğunu yazmıştık.. Getirisi yüksek olur! Bunu geçelim. Peki,
Meclis’e giremezlerse?
PKK ve HDP’nin açıklamalarından yola çıkalım:
Karşı seçenekleri, Kürt bölgelerinde kentlerde, yerel-özerk yönetim
biçimlerini, mahalle mahalle, ilçe ilçe, kent kent kurmak... Yani
Kürt örgütlerinin “çözüm süreci”nde ileri sürdükleri kendi
isteklerini- çözümlerini gerçekleştirmeye koyulması... Kürt
kimliğini, kültürünü, yapısını, eğitimini, dilini, yönetimini...
hemen hemen “kimlik” ile ne varsa hayata geçirme
çalışması.. Biliyoruz ki, Kürtler “eşit haklar”
diyor. TC’yi bir “Türk tarafı, hakkı” olarak görüyor ve buna eşit
bir “Kürt tarafı, hakkı”nı koyuyor.
Dahası, yine bir Kürt politikacı bölgelerinde “kendi
parlamentolarını-meclislerini” kurmayı da dile getirdi.
Özetle, “Ankara”da parlamentoda kaybedecekleri
“boş -gereksiz zamanı” değerlendirmek için buna
odaklanacak bir Kürt siyaseti ortaya çıkacak.
Apo ile RTE arasında bir anlaşma var mı?
Bilmiyoruz. Ama şu var:
2013’te patlayan ve Öcalan’ın açıklamalarını içeren İmralı
Tutanakları’nda çok temel bir “yapısal düşünce”
var:
Öcalan diyordu ki: RTE başkan olabilir, başkanlık
sistemini destekleriz... Bunun ötesinde Öcalan’ın çözümü, Irak’ı da
kapsayacak, Türk-Kürt Federasyonu temelinde Ortadoğu’ya doğru
büyüyen bir Türkiye’yi öngörüyordu..
Eski hikâye; ama canlıdır hâlâ.. Ve RTE
-Davutoğlu ikilisinin görüş ve politikasına uygundur! Bu Kürt
çözümüne destek veren Türk kesimlerin de kafasına yatmış, Kürt
meselesinin çözümünde başka yol mu var, demelerine yol
açmıştı.
Bu tür “federatif yapılar” bölünmek ve ayrılmak
için var olurlar. “Bölünemiyorsak ve bölünme çok zor ve
kanlı bir gelecek vaat ediyorsa, daha genişçe birleşelim
öyleyse”.. Kürt ulusçuluğunun kendi hedefine doğru
gelişmesi, güncel gelişmelere uygundur.Önce büyüme gibi gözüken,
bölünmeyi bağrında taşır. Zaten tabanda “Kürt Devleti” düşüncesi
egemendir. Tartışılan, bu hedefe nasıl gidileceğidir. Bin bir çeşit
yolu var denenmekte olan.. Ama tarihi, coğrafi, bölgesel, küresel
fırsatların da kaçırılmaması gerekir. Şüphesiz bu dediğim
mutlak bir şey değil, Türk-Kürt’ün tüm Türkiye’de karmaşık yapısı,
olayın “ayrılma” ile çözümünü güçleştiren temel
etkendir.
RTE için ya herro ya merro durumu var
Soru: İmralı-RTE arasında hâlâ bu “federatif-büyük
ülke” görüşmeleri hayatta mı? Bilmiyoruz.
Çözüm Süreci’nde, Kürt tarafı geçen ay şunu dillendirdi:
AKP’ye, RTE’ye verilmiş bir sözümüz var.. Bu, bir anlaşma
olduğunun kanıtı mı? Veya AKP, Kürt tarafını oyalamak için ciddi
söz vermiş olabilir mi? Hele başkan olayım, bak nasıl ikimiz
çözüyoruz bu konuyu.. sözü var mı?
Bu varsayımın bazı işaretleri yok değil. Bu seçimler, RTE için
gerçekten değişik ve hayati öneme sahip gözüküyor. Ya herro ya
merro durumu var. Yani bu seçim sonuçlarında başkanlığı aldı aldı,
anayasayı değiştirdi değiştirdi. Yoksa, düz bir cumhurbaşkanı,
dahası yakın geçmiş ve yaşanmakta olanlarla başı derde girecek,
dahası belki de Cumhurbaşkanlığı dönemini bile tamamlayamama
olasılığı tartışılacak bir otoriter lider var ortada..