Hayrünnisa Gül'ün kızdığı Mehmet Akarca'dan bombalar
Abone olKöşk'teki veda gecesinde Hayrünnisa Gül'ün tepki verdiği gazetecilerden Sabah ve ATV'nin Ankara Temsilcisi Mehmet Akarca İnternethaber'e konuştu.
Cumhurbaşkanı Abdullah
Gül’ün eşi Hayrünnisa Gül'ün veda resepsiyonunda kızdığı
gazetecilerden ATV Ankara Temsilcisi Mehmet Akarca
internethaber.com'a konuştu.
O anda neler yaşandı Hayrünnisa Gül, Mehmet Akarca'ya neden
kızgındı, bu tepkiye ünlü gazetecinin yorumu ne oldu? Nesrin
Yılmaz'a konuşan Mehmet Akarca o gece yaşanan herşeyi sansürsüz
anlattı.
-Ne oldu o gece, Hayrunnisa Hanım neden size tepki
verdi?
TEPKİ OLDUĞUNU DÜŞÜNMÜYORUM
Bana söylediği cümleyi dikkate alırsak, kötü bir
tepki olduğunu düşünmüyorum aslında. Sanırım
ahaber'de yaptığım yorumları kast ederek, başıyla
cumhurbaşkanını göstererek, "sürekli tavsiyede
bulunuyorsun, şimdi de bulunsana" dedi. Bunu kötü bir
tepki olduğunu düşünmüyorum, ben de
NESRİN
YILMAZ İNTERNETHABER ÖZEL RÖPORTAJ |
doğal olarak "Estağfurullah" dedim. Medyada yer
alan "fotoğraf çektirmeyi biliyorsun" gibi bir söz
kullanmadı. O sırada zaten fotoğraf çektirilmemişti, daha sonra
çekildi. Ayrıca fotoğraf çektirilirken kalabalık olduğu için itişme
kakışma oluyor, ben o konularda da başarılı değilimdir zaten,
ayrıca fotoğrafta da arkada durdum.
HAYATINDA CİDDİ BİR DEĞİŞİKLİK OLACAK
KİŞİLERDE BU NORMALDİR
Netice olarak bana söylediği sözleri tepki olarak ele almadım. Ama Abdülkadir hemen yanımdaydı, elini uzattı ve eli karşılıksız kaldı. Hayrunnisa Hanım, "seninle tokalaşmak istemiyorum, sana kırgınım, kızgınım" dedi. İlginç bir akşamdı, bunu neye yormak gerekir bilemiyorum. Hayatında ciddi bir değişiklik olacak kişilerde nostalji ortamı yaşanması da alışılagelmiş bir şeydir, bundan kaçınmak da pek mümkün değildir. Belki son resepsiyon olduğu için duyguları daha bir yükseldi o akşam.
-Kırgın mısınız?
Hayır kırgın değilim. Ben onları seviyorum, onların da beni
sevdiğini düşünüyorum. Birbirini seven insanlar arasında bir
kırgınlık olmaz, şahsen ben o cümlelerden de bir sitem
anlamadım.
-Abdülkadir Selvi'ye verdiği tepkiyi nasıl
değerlendiriyorsunuz?
ABDÜLKADİR'İ NE KADAR SEVDİKLERİNİ ORTAYA
KOYUYOR
Büyük bir tepki tabii. Ama bu tepki de Abdülkadir'i ne kadar sevdiklerini ortaya koyuyor. "Biz senden daha farklı tepkiler bekliyoruz ama sen nasıl oldu da bizi böyle kırdın" manasında. Zaman içerisinde bunun da telafi edilebileceğini düşünüyorum.
-Abdullah Gül Hayrunnisa Hanım'ın bu tepkisine ne demiş
olabilir?
ABDULLAH GÜL FARKETMİŞ OLSAYDI MUTLAKA MÜDAHALE
EDERDİ
Şunu tahmin edebiliyorum; Hayrunnisa Hanım oarada gazetecilerle bu yolda konuşmalar yaptığını Abdullah Gül fark etmiş olsaydı mutlaka tepki de gösterirdi, o konuşmanın o çerçevede cereyan etmemesi gerektiği konusunda bir müdahalede bulunurdu. Çünkü Sayın Abdullah Gül'ün kibar ve nezih tavrını hepimiz biliriz. Abdülkadir'e elini uzatmadığını fark etmiş olsaydı mutlaka Sayın Selvi'nin gönlünü alırdı.
-Ak Parti'de, hükumette ve bazı medya organlarında
Abdullah Gül'ü istemeyenler olduğu söyleniyor, ne
düşünüyorsunuz?
ELEŞTİRİ KAÇINILMAZ BİR
ŞEY
Sayın cumhurbaşkanımız da bazı kırgınlıklarını ifade etti, Hayrunnisa Hanım da belli kırgınlıklarını ifade etmiş oldu. Büyük haksızlıklar, büyük saldırılar yapıldığını, bunları basından takip edemesin diye Sayın Cumhurbaşkanının gazeteleri önünden aldığını, hatta interneti kapattığını ifade etti. Belli ki etkilenmişler. Tabii, siyasetin en üst noktalarında yer alan insanlar için bu kaçınılmaz bir şey. Sizin beğenmediğiniz bazı haberlere konu olabiliyorsunuz, eleştiriler de olabilir.
Bugüne kadar cumhurbaşkanlarını parlamento seçerdi. Milletvekillerinin seçtiği cumhurbaşkanının icranın başında olma gibi bir talebi olamaz, çünkü onu zaten onlar seçmişlerdir, bugüne kadar da böyle bir şey yaşanmadı. Ahmet Necdet Sezer'in anayasa kitapçığını Ecevit'in yüzüne fırlatması dışında benzer bir olay yaşanmadı.
Ama bu defa cumhurbaşkanını halk seçtiği için cumhurbaşkanı kendisini parlamentoya karşı mecbur hissetmeyecek ve daha farklı icrai faaliyetleri yapabilecektir. Bu gerçeği ortaya koyduktan sonra bu tip konuları gündeme getirmek Gül'ü eleştirmek anlamına gelmez. Gül'e karşlı çıkanların sadece bundan sonra devam etmesi düşünülen politikaya uygun olup olmadığı, o politika da Abdullah Gül'ün yerinin olup olmayacağı tartışması olabilir. Erdoğan'ın kendisini icranın başında hissederek davranacağı bir ortamda belki planın bozulması, planın farklı tarafa doğru kaymasını eleştirenler olabilir. Yoksa Abdullah Gül'ün şahsını eleştirenler olmaz. Yarın bir gün seçilecek Başbakan Erdoğan'la ters düşmeye kalkarsa o zaman da Başbakanlık makamının bu şekilde kullanılmasına karşı çıkılacaktır.
-Abdullah Gül "yeni cenah" diyerek kendisine saygısızlık
yapanları işaret etti. Kendisi partinin kurucusu, ona "nankörlük"
mü yapılıyor?
CUMHURBAŞKANLIĞI SON NOKTA OLMALI, SONRA BALIK
AVLANMALI
"Yeni cenah"ın ne yaptığını daha açık kelimelerle, daha somut örneklerle ifade etseydi bunun üzerinde konuşmak daha kolay olurdu elbette. Benim gördüğüm kadarıyla yapılan eleştiriler önümüzdeki dönemin sistemi içerisinde Abdullah Gül gibi eski sisteme uygun br Başbakanlık yapacak kişinin pek yeri olmadığı. Yoksa AK Parti ile ilintisi ya da tekrar dönmek isterse partiye giremeyeceği yönünde ciddi manada eleştiri getirildiğini düşünmüyorum.
Cumhurbaşkanlığı yapmış bir kişinin artık ondan sonraki yaşamında bir danışılacak kişi, rezerv kişi olarak kalması gerektiği de düşünülebilir. Cumhurbaşkanlığından sonra tekrar Başbakan olup, sonra yine Cumhurbaşkanı olmak bana göre çağımızda demokratik sistem içerisinde pek yeri olmayan bir düşünce tarzıdır. Cumhurbaşkanlığı en son nokta olmalı, orada nokta konmalı, sonra da denizde balık avlanmalı.
-Dış politikada attığı adımlar çokça eleştirilen Ahmet
Davutoğlu Başbakan olursa başarılı olur mu sizce?
AHMET DAVUTOĞLU İSMİ AÇIKLANIRSA MEMNUNİYET
DUYARIM
Türkiye'nin üç tarafında yer alan bütün kademe uyum sağlayabilir
görünüyor. Çünkü artık bu icraatları herkes benimsedi. Ak Parti
içerisinde Ne çözüm sürecinde farklı düşünen var ne de yapılan
icraatlar konusunda. Türkiye, bir tek dış politikada kritik
noktada. Çevremizde olup bitenlere dikkate decek olursa, dış
politikada öne çıktığını görüyoruz. Dolayısıyla dış politikayı
bugüne kadar götüren kişinin Başbakan olması çok mantıklı bir şey
gibi geliyor bana. Ayrıca üç dönemini tamamlamadı, belki de Ahmet
Davutoğlu'nun politikaya sonradan girmesi önceden planlanan bir
şeydir. Dış politika her ne kadar içeride bazı çevreler tarafından
eleştiriliyor olsa da dış politikada çok başarılı bir çizgi
yakalandığı da düşünülebilir. Türkiye, bütün Ortadoğu'nun, bütün
Arap ülkelerinin hayranlığını toplamış durumda. Bunun dış
politikalar sonucu uygulanan kararlar neticesinde olduğunu
düşünüyorum. Ayrıca, Recep Tayyip Erdoğan'dan farklı bir uygulama
yapılmamıştır diye varsaymak istiyorum. Yani, dış politikayı
götüren kişiye Başbakanlığın emanet edilmesinin makul olacağı
kanaatindeyim. Tabii AK Parti yürütme kurulunun alacağı nihai
karardan sonra Ahmet Davutoğlu ismi gündeme gelir açıklanırsa, o
zaman bundan memnuniyet duyacağımı ifade etmek isterim.
HAYRÜNNİSA GÜL NE
DEMİŞTİ? Hayrünnisa Gül veda resepsiyonunda patlamış ve herkesi şaşkına çevirmişti. Gül'ün şu sözleri gündeme damga vurdu; ASIL İNTİFADAYI BEN BAŞLATACAĞIM! • Bizi kaç yıldır tanıyorsunuz; çizgimizde bir değişiklik oldu mu? Hayır. Bir de etrafımızdakilerin geçirdiği değişime bakın. Neler yazılıyor, söyleniyor, insan inanamıyor. Ben her şeyi biliyorum. Şimdi ben de susuyorum, ama fazla susmayacağım; asıl intifadayı ben başlatacağım. Fazla uzatmaya gerek yok; intifada sözü zaten hissiyatı açıklıyor. Gülleri dostun attığı güller (ki bazıları gülden çok taş sayılabilir) yaralamış ve yeni kurulan gül bahçesi de dikensiz olacağa pek benzemiyor. İzleyip göreceğiz. ŞİMDİ FOTOĞRAFTA YER ALMAK İÇİN YARIŞIYORLAR • Bizi çok üzdüler. Şimdi fotoğrafta yer almak için yarışıyorlar. İnsan kendisine zor hâkim oluyor. Bizi hiçbir şey görmüyor, bilmiyor, farkında değiliz mi sanıyorlar? Her şeyin farkındayız. Abdullah Bey kibarlığından bir şey söylemiyor. Kendisine çok yanlışlıklar, çok saygısızlıklar yapıldı. Bazı günler ben okuyup üzülmeyeyim diye gazeteleri önümden alıyordu. Ben girip hakkında yazılanları okumayayım diye interneti kapattığı zaman oldu. BİZİ EN ÇOK MÜSLÜMAN CAMİANIN SALDIRILARI ÜZDÜ • Bir turnusol döneminden geçiyoruz. Herkesin ne olduğu ortaya çıkıyor. Neler yazıldığını gördük! Neler söylendiğini gördük! Bizi en çok üzen de özellikle son yılımızda bizim camiadan, dindar Müslüman camiadan yapılan saldırılar oldu. Bu süreçte bazı yaşadıklarımızı, 28 Şubat döneminde benim başörtümün tartışıldığı günlerde bile bu kadarını görmedik. |