Hayrünnisa Gül'ün çok utandığı an!
Abone olFirst Lady Hayrünnisa Gül, en çok utandığı anı ilk kez anlattı.
First Lady Cumhurbaşkanı Abdullah
Gül'ün eşi Hayrünnisa Gül Kraliçe Beatrix'ten utandığını anlattı.
Tarihi dokuların bozulmasından duyduğu üzüntü yüzünden utanç
duygusuyla misafirlerini tarihi mekanlara götüremediğini
anlattı.
Tarihi binaları restore
ederken “eskilik duygusunu, yaşanmışlığını yok
etmeyelim” çağrısında bulunan Gül,
Hollanda Kraliçesi Beatrix’i utandığı
için Gevher Nesibe’ye götüremediğini
söyledi.
SON
İZLEDİĞİMİZ FİLM LİNCOLN
Cumhurbaşkanı Gül’ün eşi Hayrünnisa Gül, en son
izlediği ABD’nin 16’ncı Başkanı Lincoln’ün
yaşamının anlatıldığı filmde, ömrü fedakarlık ve mücadelelerle
geçen Mary Todd Lincoln ile kendi hayatının çok
benzediğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün eşi Hayrünnisa Gül, altıncısı
düzenlenen Konuşan Kitap Şenliği bulunduğu Erzurum’da gazetecilerin
gündeme ilişkin sorularını cevapladı. Hayrünnisa Gül, Çankaya’da
yaşam, Reyhanlı saldırısı ve Emek sineması tartışmaları hakkındaki
görüşlerini anlattı. En son Cumhurbaşkanı Gül ile birlikte izlediği
ABD’nin eski başkanlarından Abraham Lincoln’ün
hayatının anlatıldığı Lincoln filminden çok etkilendiğini söyleyen
Hayrunnisa Gül “Hikayelerimiz birbirine çok benziyor.
Lincoln’ün eşiyle olan sahnelerde kendimi eşinin yerine koydum.
İzlerken insan duygulanıyor. Ben de onun yaşadıklarının benzerini
yaşadım” dedi. Gül’ün anlattıklarından bazı satır
başları şöyle:
LİNCOLN'ÜN EŞİNİN YAŞADIKLARINI YAŞADIM
Çok film seyretmeye de vaktim olmuyor ama geçenlerde Abdullah Bey’le birlikte Lincoln’ü izledik. O kadar çok benzerlikler hissettim ki izlerken insan duygulanıyor. ‘Bütün ülkeler aynı süreçlerden aynı tecrübelerden geçiyor, aynı şeyleri belirli zamanlarda yaşıyor’ diye düşünüyorsunuz. Bazı sahneler vardı Lincoln eşiyle olan, kendimi koydum yerine. Ben de onun yaşadıklarının benzerlerini yaşadım. Çok açık konuşmak istemiyorum ama artık o günler geride kaldı, çok önyargıyla bakılan günler yaşadık. Şimdi mesela kızları okutmaktan bahsediyoruz öyle değil mi? Öyle günlerimiz oldu bizlerin çok açık konuşmak gerekirse. Çok üzüldüğümüz, yüreğimizin burkulduğu günler oldu. Ama çok şükür şimdi geriye dönüp baktığımda Türkiye çok mesafe katetti. Çevre ülkelerle kıyasladığımda örnek bir ülke oldu. Bunlar belki bizim bile 10 yıl önce hayal edemeyeceğimiz şeylerdi. Ben bile bazen Abdullah Bey’e “Gerçekten siz bunları yapabilecek misiniz? En basit örnek paradan 6 sıfırı silebilecek misiniz? Ben inanamıyorum” derdim. Şimdi bakın neler yapıldı ne aşamalar katedildi. İnsan yaşayınca, içinde olunca katedilen yolu görmüyor ama dışarıdan bakınca çok mesafeler katettiğinizi görüyorsunuz.
EŞİM EN ÇOK ELEŞTİRİYORUM DİYE ELEŞTİRİYOR
Açık söylemek gerekirse yapılanları yeterli görmüyorum, elbette
daha çok şey yapılmasını istiyorum. Hatta eşim kendisini sürekli
eleştirdiğim için şikayetleniyor. “Beni devamlı
eleştiriyorsun sen, devamlı yeni şeyler bekliyorsun”
diyor. Tabi ki bize düşüyor. Daha çok çalışacağız daha çok yol
katedeceğiz ama katettiğimize de bakıp şükredeceğiz. Günlerin çok
yoğun geçtiğini de ifade eden Gül, “Kendi hobilerimi unuttum, başka
hobilerim başladı. Ekibimize sorsanız eminim “Hanımefendi
bizi çok çalıştırıyor” diyecekler. Arkadaşlarımız kaldırım
taşları için Portekiz’e gittiler. Şimdi kıskanmamak elde mi?
İnsanlar 500 yıldır aynı taşlara basıyorlar. Bir tarih yatıyor.
Gülüyor Abdullah Bey, bana kaldırım mühendisi diyor. Yemin ediyorum
Çankaya’da bile başında duruyorum kaldırımların.
MÜCADELE DOLU BİR HAYAT
ABD’nin 16’ncıBaşkanı Abraham Lincoln’ün eşi Mary Todd Lincoln, köleliğin kaldırılması ve kadınların toplumda daha etkin olması için mücadele eden eşine verdiği destekle öne çıkıyor. Özel okulda eğitim gören, dönemine göre çok az sayıdaki eğitimli kadınlardan biri olan ve 4 oğlundan üçünü genç yaşta kaybeden, 25 yıllık eşini korkunç bir suikaste kurban veren Mary Todd’un hayatı fedakarlık, mücadele ve trajedilerle geçti.
Bir yanda Suriyelilerin dramı var bir yanda da bizim yaşadıklarımız
Reyhanlı’ya çok istediği halde gidemediğini anlatan Hayrünnisa Gül, şunları söyledi: “Hepimizin yüreği burkuluyor orada çok büyük bir acı yaşandı. Allah bir daha yaşatmasın. Oradaki teyzemin feryadını gördünüz ‘biz kime ne yaptık ki’ diyor ‘savaşmadık etmedik’ diyor. Gerçekten çok büyük bir trajedi var ortada. Bir yanda Suriyelilerin dramı var bir yanda da bizim yaşadıklarımız var. Çok itidalli olmak lazım. İnsanlar yine de olağanüstü bir misafirperverlik, olgunluk gösteriyor. Ben çok soğukkanlı davrandığımızı düşünüyorum. İnşallah bir daha olmaz. Bu savaşlar yaşanmaz. Diğer taraftan bakıyorsunuz tarihini korumuş, ne kadar güzel nakış gibi bir şehir olan Halep harap olmuş. O kadar çok üzüldüm ki dayanamayıp ağlayacaktım. Baktım Abdullah Bey de ‘Aman Allahım aman Allahım gittiğimiz sokaklar, gördüğümüzün sokakları hatırladın mı? Yıkılmış’ diyor. Yani bir yanda ölenlere mi acırsınız bir yanda yıkılan şehirlere mi acırsınız. Allah akıl fikir versin. Bir an evvel sona erdirsin diye dua ediyorum. Gerçekten çok sıkıntılı günler yaşıyoruz. Ben burada bunları yapıyorum ama aklımın bir ucu hep orada. Reyhanlı’dan gelen arkadaşlarımın hepsi eşim de dahil herkes oranın ağır havasından ve atmosferinden geldiler hep beraber yaşadılar. Kolay bir şey değil yaşananlar. Bize de bu büyüklük düşer. Yani insanlar size sığınmış sizi evi bilmiş, gerçekten çok zor, açıklayabilmek, insanları teselli edebilmek çok zor.”
KRALİÇE BEATRİX'TEN UTANDIM!
Tarihi binaları restore ederken “eskilik duygusunu, yaşanmışlığını yok etmeyelim” çağrısında bulunan Gül, Hollanda Kraliçesi Beatrix’i utandığı için Gevher Nesibe’ye götüremediğini söyledi.
Hayrünnisa Gül, Emek Sineması ile ilgili olarak
da, ‘Bu o kadar zor bir soru ki açık yürekli olmak gerekirse şimdi
sadece orası değil, birçok yerin önünden geçerken bazen gözümü
kapatıyorum. Bakmak istemiyorum. Bizim Türk toplumunda şöyle bir
yapı var; bir şey yeniyse güzeldir.
Ben de hep şunu söylüyorum, eskiyse güzeldir. Yani bir şeyi restore
ederken bile hep söylüyorum ‘lütfen onun o eskilik
duygusunu yok etmeyelim.’ Ben onun o yaşanmışlığını
seviyorum. Onu pırıl pırıl gördüğümde bana bir zevk vermiyor. Bu
dönemde artık Türkiyede artık bunlara sıra geldi, yoksa artık
değerlerimiz gidiyor. Çok hayıflanıyorum. Sadece Emek sinemasında
değil. Hangi binaya bakarsanız bunu yaşıyorsunuz. Yine Kayseri’de
valilik binasına gittik Talas’ta taş bir bina. Çok güzel, tam
Kayseri taşıyla yapılmış. Belli ki Ermeni ustaların elinden çıkmış.
Vali konağı, ama bir anda tepemden aşağıya kaynar sular döküldü. O
ahşap çerçeve bir dönem yenilenmiş güzel yenilenmemiş, bir de
sapsarı boyanmış. Allah valinin yardımcısı olsun.
Bize yurtdışından misafirler geliyor. Mesela Hollanda
Kraliçesi Beatrix geldi, Kayseri’ye götürdük ben
Gevher Nesibe’ye götüremedim. Çok mahcup oldum
yerlerde laminant parke, oranın doğal dokusunu görmesi lazım gelen
misafirin. Birçok misafir götürüyoruz mekanlara girerken ben
sıkılıyorum. Mahcup duruma düşmek istemiyorum.
Baktım bu sefer Kayseri de çok bilinçlenmişti Gevher Nesibe’yi
restore etmeye başlamışlar. Laminant parkeleri kaldırmışlar. Çok
utanıyordum. O atanın o ecdadın torunları biz olamayız. Belediye
başkanları yakında beni istemeyecekler artık diye korkuyorum.
ARTIK TORUNLARIMA KİTAP OKUYORUM
Gül, artık torunlarına kitap okuduğunu söyledi. Kütüphanelerde
kitapların üzerine yapıştırılan stickerlara karşı olduğunu söyleyen
Gül, şöyle konuştu: “Bant zarar veriyor kitaplara içim
gidiyor. Bizim evde yasaktır mesela kitabın önüne bant yapıştırmak.
Çok yoğun olduğum zaman kitap okumaya zaman ayıramazsam kendimi
suçlu hissediyorum, ‘Bugünlerde okuyamadım. Eyvah birşeyler
kaybediyorum’ diye. Mehmet Gündem’in İshak Alaton’un hayatını
anlatan ‘Lüzumlu Adam’ kitabını bitirdik şimdi de ‘Lüzumsuz Adam’ı
okuyoruz.”