Hayrettin Karaman'dan olay içki önerisi
Abone olYeni Şafak gazetesi yazarı Hayrettin Karaman, "İçkiyi ve uyuşturucuyu yasaklamadan, aklı doğru kullanmayı sağlayacak eğitim ve öğretim yapılmadan, akıl ve ruh sağlığı için gerekli tedbirler alınmadan aklın korunamayacağını" belirtti.
İNTERNETHABER.COM -
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti çevrelerinde
görüşleri dikkate alınan ilahiyat profesörü ve Yeni Şafak gazetesi
yazarı Hayrettin Karaman, "İçkiyi ve uyuşturucuyu yasaklamadan,
aklı doğru kullanmayı sağlayacak eğitim ve öğretim yapılmadan, akıl
ve ruh sağlığı için gerekli tedbirler alınmadan aklın
korunamayacağını" savundu.
Hayrettin Karaman'ın 'Müslüman, siyaset ve parti' başlıklı bugünkü yazısı şöyle:
DİNİN TEMEL AMAÇLARI
Sayısız ayet ve hadis beş temel değerin korunmasını
emretmektedir: Hayat, din, akıl, nesil ve mal. Bunlara
mekâsıdu’ş-şeri’a (dinin temel amaçları) denilmiştir ve tamamı
insanın dünya hayatının içindedir, dünyaya aittir, öldükten sonra
değil, yaşarken gereklidir. Ebedî hayatta gerekli olan sermaye de
bunlar sayesinde elde edilecektir. Siyaset, iktidarı talep etmek ve
elde edilince de bu güce dayanarak toplumu yönetmekle ilgili bir
süreçtir. Toplumu yönetenler durmadan kanunlar çıkarmakta, kararlar
almakta ve bunları yürürlüğe koymaktadırlar. Uygulanan kanun ve
kararların tamamı dinin korunmasını istediği temel değerlerle
ilgilidir.
İÇKİ VE UYUŞTURUCUYU
YASAKLAMADAN...
Din bu temel değerlerin yalnızca korunmasını istemekle kalmamış,
nasıl kazanılıp korunacaklarını da açıklamıştır. Hem kürtaj serbest
bırakılır, kısas kaldırılır hem de hayat korunamaz. Dinin serbestçe
öğrenilip yaşanması kısıtlanırsa din korunamaz. İçkiyi ve
uyuşturucuyu yasaklamadan, aklı doğru kullanmayı sağlayacak eğitim
ve öğretim yapılmadan, akıl ve ruh sağlığı için gerekli tedbirler
alınmadan akıl korunamaz. Nesli korumak İslâm ailesinin kurulup
işletilmesine bağlıdır. İsraf, kumar, faiz, karşılıksız para,
enflasyon, rüşvet, gasp ve diğer haksız kazanç yolları açık
tutuldukça meşru malı korumak mümkün değildir...
AMAÇ DİNİN VE EVRENSEL DEĞERLERİN
KORUNMASI
Bugün siyaset genellikle bir partiye intisap etmek suretiyle
yapılmakta, partinin menfaat, ilke ve kuralları, partililer için
bağlayıcı olmaktadır. İnsanlar yaşadıkları gibi düşünme eğiliminde
olduklarından başlangıçta genel ilke ve değerlerle çatışan parti
talepleri, mensuplarının vicdanlarını rahatsız ederken giderek bu
rahatsızlık da ortadan kalkmakta, partililer tek tip haline
gelmektedirler. Dinin bu mânâda bir partinin içine sokulması ve
Müslümanın da böyle bir parti anlayışı içinde siyaset yapması caiz
değildir. Parti bir araçtır; amaç, dinin ve evrensel değerlerin
korunmasıdır. Parti bunları değil, bunlar partiyi kontrol
etmelidir. Bu kontrolün yapılabilmesi için de dinin ve dindarın bir
başka siyaset anlayışı ve uygulaması içine yerleşmesi elzemdir.
Müslümanlar için farz-ı kifaye olan siyaset dünyada ve ülkede olup
bitenleri dinin ilke, hüküm ve menfaatleri bakımından takip etmek,
alınan kararların ve yapılan icraatın dinin temel değerleri ve
hükümleri bakımından neyi getirip neyi götürdüğünü tespit etmek,
buna göre gerekli tavır ve tedbirleri almak şeklinde
yürütülecektir. Müslümanın oyu, muvafık veya muhalif tavrı;
partinin, katıldığı uluslararası kurum ve birliklerin kural, ilke
ve kararlarına göre şekillenemez; dinin korunmasını istediği
değerlere ve uygulanmasını istediği hükümlere göre şekillenir. Din
kuralı, ya vahiy veya vahyin ışığında ictihad yoluyla Allah’ın
iradesini temsil eder; ona aykırı olan bir başka kural, din
kuralının üstüne çıktığı, başka bir otorite Allah’ın ve Resulü'nün
önüne geçirildiği hakimiyet kontrolü eline aldığı zaman, bir mânâda
ibadet olan itaat alanında şirk gerçekleşmiş olur.