Hayrettin Karaman'dan olay ateist ve eşcinsel yazısı
Abone olYeni Şafak gazetesi yazarı Hayrettin Karaman, ateistlere ve eşcinsellere kötü bakmanın hak olduğunu ileri sürdü.
Yeni Şafak gazetesi yazarı Hayrettin Karaman, "Türkiye
toplumunda ateistler ile eşcinsellere kötü bakışın yaygın olduğunu;
ancak bunun hem bir vakıa, hem de bir hak" olduğunu iddia
etti.
Karaman "İnsan haklarına dayalı demokrasilerde bir kimsenin
ateist ve eşcinsel olma ve bu oluşları savunma hakları varsa, böyle
olmayanların da kendi değerlerine dayalı olarak ateistlere ve
eşcinsellere 'kötü bakma' hakları, hatta Müslüman iseler vazifeleri
vardır" ifadelerini kullandı.
Hayrettin Karaman'ın "Ateist ve eşcinsele kötü bakış" başlıklı
yazısı şöyle:
LAİKLİK KAMİL MANADA
YOKTUR
Din ve ifade özgürlüğü üzerine konuşan ve yazanlardan bazıları laik devletin dinler ve düşünceler karşısındaki tavrı ile toplumun tavrını birbirine karıştırıyorlar. Evet laik devlet bütün inançlara eşit mesafede durur, (hemen işaret edelim ki, bu da sözdedir, dünyada böyle bir duruş kamil manada yoktur). Devletin bu eşit mesafede duruşu da teorik olarak doğru olmakla beraber pratikte problemleri vardır. Mesela toplumunun kahir ekseriyeti Müslüman olan, Allah’ı inkar etmeyi kötü, eşcinselliği sapıklık ve ahlaksızlık olarak kabul eden bir toplumun devleti, ateist ve eşcinsel ile böyle olmayanlara eşit mesafede nasıl duracak, böyle yaparsa toplumla devlet nasıl barışacak, huzur, sükûn ve asayiş nasıl sağlanacak?
Asıl konumuza gelelim:
Bu eşitliği savunanlar “Ne yazık ki, toplumda ateistlere kötü
bakış yaygın” diyerek şikayette bulunuyorlar. Şimdi bu cümleyi
tahlil edelim: Türkiye toplumunda evet ate ve ateistler ile
eşcinsellere kötü bakış yaygındır; ancak bu hem bir vakıadır, hem
de bir haktır.
KÖTÜ BAKMAK HAKTIR
AMA...
İnsan haklarına dayalı demokrasilerde bir kimsenin ateist ve
eşcinsel olma ve bu oluşları savunma hakları varsa, böyle
olmayanların da kendi değerlerine dayalı olarak ateistlere ve
eşcinsellere “kötü bakma” hakları, hatta Müslüman iseler vazifeleri
vardır. Bunlara kötü bakanlar davranışlarını hukuk çerçevesi içinde
tuttukları sürece kınanamazlar ve kimsenin bu “kötü bakmayı” yok
etmek için baskı yapma hakkı yoktur. Baskı yapmak şöyle dursun
sosyo-kültürel tedbirler alarak insanların -inanca ve ahlaka
dayalı- bakışlarını değiştirmeye çalışmak bile inanç ve düşünce
özgürlüğüne aykırıdır.
Evet, bir Müslüman ateiste ve eşcinsele kötü bakar, Allah’ı
inkar etmenin ve cinsel sapıklığın kötü olduğuna inanır, böyle
düşünür, bu inanç ve düşüncesini savunur, çocuklarını da bu anlayış
içinde eğitir. Bütün bunlar da demokrasinin ve laikliğin koruması
altında olmalıdır.
Dini doğru anlayan ve uygulayan Müslümanlar, Allah’ı inkar etmeye
kötü bakmakla beraber hakim oldukları siyasi yapılarda kâfirlere,
temel insan haklarını tanır, onlara dokunmaz, Müslüman olmaları
için baskı ve zorlama yapmazlar.
İslam’ın kötü, çirkin, ahlaka aykırı bulduğu oluş ve davranışlara
karşı tavır almak da Müslümanların vazifesidir. Bu tavır alış,
imkana, güce ve daha önemlisi hikmete dayalı olarak değişir.
Laik devlet Müslümanın elini ve dilini bağlayabilir, ama kalbini (bakışını, kanaatini) bağlayamaz, Müslüman en azından düşünce, kanaat ve değerlendirme olarak “kötüye kötü bakmaya” devam eder.