Hayat Güneş sistemi dışından geldi
Abone olKazak bilim adamları hayatın milyonlarca yıl önce güneş sistemi dışından geldiğini savunan bir açıklama yaptı.
Bilim insanları, evrende yalnız olup olmadığımız
sorusunun cevabının uzayın derinliklerinde değil ama içimizdeki en
küçük yapı taşlarında olabileceğini belirtti.
Kazak bilim insanları, genetik mühendisliğinin
sınırlarını zorlayarak insan genetiğinde saklı olan ‘uzaylı
izlerinin’ ortaya çıkarılabileceğini savunurken, ‘hayatın
milyarlarca yıl önce Güneş Sistemi dışından geldiğini’ öne
sürdü.
İnsanlık, uzay-havacılık teknolojisinin
son hızla geliştiği günümüzde Güneş Sistemi’ndeki gezegen ve
asteroitlere insan taşıyacak roketler tasarlıyor, Mars ve
ötesindeki gezegenlerde yaşam arayacak uydu ve keşif robotlarının
planlarını çiziyor.
Kazak bilim insanları ise insanın Evren’de yalnız olup olmadığımız sorusuna yanıt bulmak için farklı bir hipotez üzerinde çalışıyor. Kazakistan’ın El-Farabi Kazak Ulusal Üniversitesi’nden Vladimir I. shCherbak ve Fesenkov Astrofizik Enstitisü’nden Maxim A. Makukov, insan vücudunda ‘eski atalarımıza ait damga’ olabileceğini öne sürdü. İki bilim insanı, milyarlarca yıl öncesine gidecek genetik izi bularak, Samanyolu’nun biyolojik görüntüsünü oluşturmak istediklerini belirtti.
Icarus dergisinde araştırmaları yayımlanan shCherbak ve Makukov, hipotezlerine ‘biyolojik SETI’ adını verdi. SETI programı, dünyanın en büyük radyo teleskopu Arecibo ile Dünya dışı yaşam arama projesi olarak biliniyor.
Kazak araştırmacılar, uzaylılara ait
izleri insan vücudunda bulma ihtimalinin, Uzay’a radyo dalgaları
yayarak Dünya dışı yaşam aramaya kıyasla daha yüksek olduğunu
düşünüuor.
İNSAN GENETİĞİ OLUŞTURULDU
MU?
Discovery News’in haberine göre, ikili hipotezlerini şu ifadelerle
belirtti: “Genetik kod sabitlendiği zaman kozmolojik zaman
dilimlerinde değişmeden kalabilir. Aslına bakılırsa, genetik kod
bilinen en değişmez yapıdır. Bu sebeple, akıllı yaşam varlıklarına
ait istisnai ölçüde güvenilir bilgi saklayabilir. Genom yeni bir
imza ile yeni genetik kodu oluşturduğunda, hücrede ve hücrenin
aktarılacağı yeni nesillerde donmuş bir halde kalabilir, bu şekilde
uzay ve zamanda yol olabilir.”
İki araştırmacı, genetik kodun akıllı varlıkların imzasını taşıdığının anlaşılması için, kodun istatistiki olarak belirgin özellikler barındırmasını, aynı zamanda bilinen tüm doğal süreçlerle bağdaşmaması gerektiğini ifade etti.
İnsan genom haritasının DNA’nın nükleotidleri ve amino asitleri arasında kesinlik ortaya koyan bir düzen gösterdiğini belirten shCherbak ve Makulov, ‘kesin ve sistematik olan bu desenler, çok üstün bir mantık ve çözülmesi çok zor hesaplamalar içerdiğini’ belirtti.
Araştırmalarında ilginç bir sonuca ulaşan
Kazak araştırmacılar, ‘insan vücudundaki genetik kodun Güneş
Sistemi dışında milyarlarca yıl önce oluşturulduğunu’ öne sürdü.
Araştırmacılar böylece, Dünya’daki yaşamın kökeninin,
yıldızlararası uzaydan geldiğini savunan panspermizm düşüncesini de
ortaya atmış oldu.
‘AKILLI KİMLİK’
Kazak araştırmacılar, öne sürdükleri düşünceyle bilim dünyasında
tartışmaya açık bir diğer kavramı da gündeme getirdi.
Biyolojik SETI’nin savunduğu ‘akıllı kimlik’ (ID), insan biyolojisinin çok karmaşık olduğunu, bu sebeple çok daha üstün canlılar tarafından oluşturulmuş olduğunu öne sürüyor.
Bilim dünyası, henüz Dünya’daki yaşamın orijinini kesin olarak ortaya çıkarmış değil. Yaşamın kozmik gaz ve toz bulutlarından mı, asteroitlerden mi, uzaylı varlıklardan mı geldiği tartışmalarının yanı sıra, geçmişte insanlığın uzaylılarla etkileşime girip girmediği tartışmalarına da tanık olabiliyoruz.