Erdal İnönü"nün
bir sözüydü bu…
Hükümette görev
aldığında bir yurt dışı seyahatte, yine her zamanki gibi önünde bir
şeylerle meşgul olurken, uçak hava boşluğuna düşmüştü. Herkes yoğun
bir panik yaşarken o hiç istifini bozmamış, aynı meşguliyetine
devam ediyordu.
Gazeteciler
Erdal beye sormadan edemediler,
- Herkes korktu
ama siz hiç oralı olmadınız?
O da
gazetecilere sordu şaşkın şaşkın ;
- Ne oldu
ki?
- Uçak hava
boşluğuna düştü…
Erdal bey
biraz durdu, sonra kısa bir cevap verip
yine önünde döndü;
- Havada boşluk
yoktur !
Orada bir
siyasetçi olarak bulunuyordu ama o hep bir bilim
adamıydı.
Bir gün onu
siyasete çekmek istediklerinde, ağzından çıkacak birkaç kelimeyi
alabilmek için 48 saat kapısında yattım. Dışarı çıkmıyor, kapıyı
açmıyordu. Sonunda kapı aralığından konuşabildim. Siyasete girip
girmeyeceğini sorduğumda, o tipik konuşması ile, girmeyeceğini
söyleyip hemen kapıyı kapadı.
Başkaları
yorumlasa siyasetten korktuğunu söyleyebilirlerdi. Ama o, siyasete
girmekten değil, siyasete girdiğinde bilimden uzaklaşmaktan
korkuyordu. Sonunda kaçar yol bulamadı ve girdi
siyasete.
Ama o hep bir
bilim adamıydı. Siyasetteki misyonunu tamamladığını düşündüğü anda
da bir daha geri bakmaksızın çok sevdiği bilim dünyasına geri
döndü.
Çok özel bir
insandı.
İsmet İnönü
devlet işleriyle uğraşırken, Erdal bey kendi bilim dünyasında
büyümüştü. Siyaset dünyasının onu da kendine benzeteceğini
düşünmüştüm. Ama o her zaman saygınlığını ve onurlu kişiliğini
korudu, siyaset dünyasına örnek bir kişilik sergiledi.
Onurlu kişiliği önünde saygıyla
eğiliyorum