Hatun Önal, işiyle anılmak istiyor
Abone olÜnlü manken Önal, Erdal Acar'a gönderme yaparak, "geçmişe mazi, herkese Niyazi" dedi.
Hürriyet Gazetesi'nin haberine göre; Ayşe Hatun Önal sadece
işiyle anılmak istiyor. Şaşırdık mı, hayır... İş addettiğimiz şey,
elbette ki içinden ayı geçen şarkılar, bununla ilgili spekülatif
haber ve olaylar, aşki meşki dedikodular da içeriyor. Fakat pardon,
Ayşe Hatun Önal, sadece işiyle anılmak istiyor. Zira Erdal Acar'ın
kendisini kaçırtmaya yeltenmesi şakacıktan, şarkıdaki göndermeler
şakacıktan, olan biten ne varsa, şakacıktan... Önemli olan müzik...
TeleVole Çağı'nda yaşıyoruz ya, hayatın bizatihi kendisi şaka. Bize
soracak olursanız, esas şaka Önal'ın şarkı söylemeye kalkması ve
söyleyiş şekli ama olsun varsın. Kendilerinin buyurduğu gibi yani:
‘‘Geçmiş mazi, herkes niyazi... Yani dünya háli, artık bütün
insanlık gazi...’’ Her şeyden önce hayırlı ve geçmiş olsun
diyelim... Hayırlı olsun albümünüz, geçmiş olsun da ucuz
atlattığınız göz korkutma ve kaçırılma ‘‘şaka’’sı için... Kar
maskeli ve silahlı üç adam söz konusu. Bu ne mene bir şaka? -Bu
konu üzerine fazla yorum yapmak istemiyorum. Özel hayatıma yakın
şeyler hakkında detaylı konuşmayı hiçbir zaman sevmedim, yaklaşık
bir buçuk senedir de konuşmuyorum. Olaylar ortada zaten. Ne
söyleyebilirim ki? Türk polisine çok teşekkür ediyorum. Bana
şikayetçi olduğum adamın adını sordular, ben de ‘‘Hayır, kimse
yok’’ dedim. Çünkü benim açımdan sorun olacak bir şey yok ortada.
Nasıl yok? Evden beş dakika önce çıksaydınız arkadaşınızın eşek
şakasına maruz kalmanız söz konusuydu? -Benim açımdan bir konu yok.
Korktuğunuz için mi, aranızda hálá bir hukuk olduğu için mi? -Yani
benim Erdal Bey ile hiç büyütülecek bir sorunum yok. Şakacıktan
yani bütün bunlar... -Şakacıktanmış... Mış?.. İyiymiş... Siz mesela
ona şarkınızda şakacıktan ‘‘Ayı’’ diyorsunuz, o sizi şakacıktan
kaçırtır gibi yapıyor. Hoş tabii... Madem ki siz bu kadar allım
güllüm şakalaşan, gül gibi geçinen insanlarsınız, kusura bakmayın
ama insan da böyle bir zamanlamayla böyle bir olayın yaşanmasını,
reklama, danışıklı dövüşe bağlamadan edemiyor. - Ben şarkıyı ona
yazdığımı söylemedim ki; bu basının yakıştırması... Uzun mevzular
bunlar. Açıklamak istemediğim ama şarkıyla hiç alakası olmayan
şeyler. Öyle bir insan kelepçe niye taktırsın eline? Hem ben de
popülerliğe ihtiyacı olan bir insan değilim ki? Ben zaten medyadan
gereksiz hiçbir bir şekilde yararlanmak istemiyorum. Peki mesela
bir kulüpten güya tanınmamak için kar maskesiyle çıkmak absürd bir
şey değil mi? -O konuya girmek istemiyorum. Bir yıl önce olmuş
olayı konuşmanın álemi yok. Peki ne konuşmak isterdiniz? -Ben bu
süre içinde bir sürü şey yaptım. Ortada yapılmış işler var ama
medya hep başka şeylere takılıyor. Kusura bakmayın ama ben bu
‘‘işimle anılmak istiyorum’’ muhabbetinin biraz palavra bir söylem
olduğunu düşünüyorum. Basın toplantısında içinden ayı geçen
şarkının yaşanmış bir ilişki üzerine yazıldığını söylüyorsunuz. Tüm
bunlar tamamen hesapsız beyanatlar mı? Bu konunun günler boyunca
kaşınacağını tahmin etmiyor musunuz? -Valla ben o şarkının bu kadar
konuşulacağını, herkesin bunu bir yere çekeceğini hiç düşünmedim.
Laf mı yani, şarkı yazan herkes satır satır hesap mı veriyor? Trans
müzik yapıyorum diyorsunuz; şunu biraz açsanız? - Elektronik
yani... O kadarını biliyoruz canım... Sizin dinlemeyi tercih
ettiğiniz tür bu mudur? - Trans müzik çok dinliyorum ama bir tek
tarzın peşine takılan biri değilim. Şarkıların peşinden gidiyorum
ben. Çok alákasız ama geceleri kesinlikle bir defa Lara Jones
dinliyorum. Dinlediğiniz kişi Norah Jones olmasın? - Evet, evet...
Bir anda rock müziğe de geçiş yapabiliyorum. ‘‘Çok hazırlandım, çok
eğitim aldım’’ durumu var bir de... Nasıl bir eğitim bu? Müzikte
çok eğitim diye bir şey yok. Çünkü müzikte her öğrendiğin şeyin
ardından bir bakıyorsun, öğrenmediğin bir sürü şey var. Müzikte
oldum diye bir şey yok. Bitmiyor... Başladığınız yerden bahsedin
bari, mütevazı bir giriş olsun... Benim müziğe ilgim lise
yıllarında başlamıştı. İlk şarkılarımı lise birde yazmaya başladım.
‘‘Ergenim ve aşk acısı çekiyorum’’ şarkıları olabilir mi? - Tabii,
aynen öyle yani... Adana'dayken musiki cemiyetine yazılmıştım.
Akabinde saz ve gitar dersleri almaya başladım. Nota bilmiyorum ve
çok da başarılı olamadım açıkçası ama şimdi yine gitar aldım,
çalmayı deneyeceğim. Ardından İstanbul'a geldim, şan eğitimine
başladım. Şu meşhur izlek, güzellik yarışması kazanılır, mankenlik
yapılır, oradan da oyunculuk ya da şarkıcılığa geçilir... Bu
değiştirilemez bir kural mıdır? Ben meselá sizin Türkiye Güzeli
seçildiğiniz dönemde kesinlikle mankenlik yapmayı düşünmediğinizi
söylediğinizi hatırlıyorum. - Sizde de ne hafıza varmış. Ben
gerçekten de ilk bir yıl mankenlik yapmadım. Arzum Onan sizin
camiada ayaklı ISO 9000 belgesi gibi bir şeydir ya, onun gibi bir
kariyere sahip olmak istediğinize dair bir beyanatınızı da
hatırlıyorum. -Artık Naomi Campbell olmak istiyorum belki. Demek ki
ruh hálim bayağı değişmiş... Madem buralara kadar geldik, yüzümü
kızartıp sorayım bari. Tüm bunların yanında Adanalı bir aşiret kızı
olduğunuzu, meşrebiniz gereği, asla ve kata evli bir erkekle
birlikte olmayacağınızı söylediğinizi de hatırlıyorum. Erdal Acar
bu anlamda bir istisna mı, yoksa kütüğünüzü başka bir şehre mi
aldırdınız? - Bizim Erdal ile ilk tanıştığımız zamanlar evli
değildi. Ben hiçbir zaman Erdal'ın peşinden koşan bir insan
olmadım. İnsan hayatın ne getireceğini bilemiyor. Bugün tukaka
dediğiniz şeyi yarın yapabiliyorsunuz. Geçmiş mazi, herkes
niyazi... (Gülüyor) Yani dünya háli, artık bütün insanlık gazi