Hamit Altıntop: Fatih hoca yüzde 50 seviyorsa yüzde 50 sevmiyor
Abone olTürk futbolunda sistem yanlışlığından bahseden Hamit Altıntop, ''Bir Fatih hoca bile yüzde 50 seviyorsa yüzde 50 sevmiyor. Neden? Sistem sizi yanlışlıklara zorluyor.'' dedi.
Türk futbolunun en kariyerli isimlerinden biri olan Hamit
Altıntop, Milliyet gazetesinden Nevzat Dindar'a
konuştu. Sistemdeki yanlışlığın birçok oyuncuyu ziyan ettiğini
söyleyen Hamit Altıntop, "Futbolcular depresyonda" dedi.
Altıntop, "Burada sistem maalesef herkesi ziyan etmiş. A’dan Z’ye... Bir Fatih hoca bile yüzde 50 seviyorsa yüzde 50 sevmiyor. Neden? Sistem sizi yanlışlıklara zorluyor. Burada bir uyaran, eğiten, akıl veren hiçbir beklentisi olmadan bunu yapan kimse yok. Geri dönüp baktığımda inanamıyorum.
Ziyan olan çok örnekler var. Çoğu futbolcu depresyon yaşıyor. Endişeleri korkuları o kadar büyük ki... Onları yanlış itiyor veya kendilerini kabuklarına çekiyorlar ve yalnız bir dünyada yaşıyorlar. Özgürlük yok. Gündem şöhret sahibi olarak bakılıyor ama mutsuz, kendisi ile barışık değil" dedi.
Hamit Altıntop'un röportajından öne çıkanlar şunlar;
Maalesef kelimesini çok kullanıyorsun? Mutsuz bir insan
profili çiziyorsun dışarıdan bakınca...
Çok kullanıyorum. Çünkü bizim o kadar çok nimetlerimiz var ki
bunları ziyan ediyoruz. Bunların değerini
bilmiyoruz. Arkadaşların hiçbiri mutlu değil. Depresyondalar
ve o yüzden maddiyata sarılıyorlar. Maddiyat bir nevi onları
teselli ediyor. Bu sadece futbolda değil... Hedef, kafamı rahat
yastığa koyayım değil. Ahlaki değerlerimiz ve sıkıntılarımız
olmadığı için başarı da yok. Yenildiğimizde beraber
üzülemiyoruz. Her sene başkan değişiyor. Ben 2012’de geldim. 5
başkan gördüm. Nasıl bir sistem oturtabilirsiniz ki?
Bunları dinlerken aklıma Arda Turan geldi
Çocuk sahibi bunu bilir aslında. Siz çocuğunuza ne kadar alan
verirseniz o kadarını kullanır. Sistem ne kadar müsaade ediyor? Ben
diyorum, balık başından kokuyor. O da onun ürünüdür. Öyle bir
gerçek var. Cristiano Ronaldo 6. Altın Top’unu kovalıyor bizdeki
futbolcular ise ne kovalıyor belli değil. Adam hedef koymuş 100
veya 150 defa milli takımda oynamak için. Bizim hedefimiz ne?
Hedefi olmayan bir insan çizgisini bozar. Türk futbolcusunun hedefi
nedir? Üç büyüklerde oynamak, iyi para kazanmak. Milli formayı
giymek. Ben bundan bahsediyorum. Öğretmen okulda matematik dersi
verdiğinde bir hedefi var. Günün sonunda bu çocuk şu formüllerle
bunu bunu çözmeye çalışacak. Günün sonunda not veriyor, düzeltiyor.
Futbolda bu yok ki! Kim bunu yapacak? Yönetici ağabeylerimiz sağ
olsun! Kendi işleriyle meşgul olduklarından böyle şeyleri takip
edemiyorlar. Ondan sonra “Biz fedakârlık yaptık. Elimizi cebimize
attık.” Hikaye yani...
Volkan Demirel de gündemde. Onunla ilgili neler
söyleyeceksin?
Volkan’ın açıklamalarında veya hareketlerinde bir agresiflik var.
Hiçbirinde kötü niyet olduğunu düşünmüyorum. Bu arkadaşların
desteğe, uyarıya ihtiyacı var. Hiç kimse demez mi, “Bu sana zarar
verir. Yakın bir gün sana geri döner” diye... Takım içinden ziyade,
kulübün içinden birinin bu uyarıları yapması gerekirdi. Biz önce
kırarız sonra toparlamaya çalışırız.Onu toparlayana kadar 5 maç
gitmiş, puanlar gitmiş, şampiyonluk gitmiş, özgüven
gitmiş.
Phillip Cocu için yorumun nedir? Doğru bir tercih
mi?
Ben haddimi aşmak istemiyorum. Ama Ali Koç başkan geldi. Fikri
düşünceleri inanılmaz. Kurumsal bir yapı oluşturmak istiyor. Ancak
bir geçiş süreci vardır. Teknik ekipte; camiayı, takımı, ligi,
rakipleri iyi bilen tarafsız yaklaşan bir kişiye ihtiyacı olduğunu
düşünüyorum. Böyle şeyler işlerini daha çok kolaylaştırır diye
düşünüyorum. Bayern Münih’te Van Gaal geldiğinde ilk haftalar
inanılmaz zordu. Takım 10. sıradaydı. Ama ondan bir seri yakaladık.
Hocaya inandık ve o sene şampiyon olduk. Almanya Kupası’nı aldık ve
Şampiyonlar Ligi’nde finali kaldık. Van Gaal’ın oyun tarzı ile
Bayern Münih’te 6-7 milli futbolcu bulunduğu için Almanya’nın da
futbolu ilerledi. Cocu’yu tanımıyorum ve kendisini tartamam. Onu
değerlendirmek biraz zor.
Milli Takım için yorumun nedir? Işık görüyor
musun?
Ne tartışılıyor bilmiyorum. Hoca mı, futbolcular mı? Böyle
tecrübeli bir hoca, geçiş dönemi için başarılı olabilir. Ondan
sonraki plan ne? Var mı? Burada herkes futbolu biliyor. Ancak
haftanın 3 günü gidip gençlerle vakit geçirmiyor. Ya hoca olacaksın
ya iyi bir yorumcu olacaksın. Böyle şeyler kovalanıyor. Az bir
maaşa gidip altyapı hocası olmuyor. Züğürt Ağa filmi vardır
bilirsiniz. Adam köyden geliyor, her şeyi deniyor. Batıyor. Günün
sonunda ne yapıyor? En iyi bildiği şeyi çiğ köfteyi yapıyor.
Ayağında terliği var. Mutlu mutlu evine gidiyor. Biz bunları
yapamıyoruz. Bilmediğimiz ticari işlere giriyoruz. Politikaya
giriyoruz. Müteahhit oluyoruz!
2002 ve 2008’de başarılar vardı. Ancak daha bu başarılar
tekrarlanmadı. Kısa vadeli mutluluk yaşadık hep.
Biz de başarılar aslında başarısızlıktır! Selçuk’un o frikik golü
Avrupa Şampiyonası’na gitmemiz bize ne verdi, ne aldı? Onu tartalım
biz. 2008’de biz öyle bir turnuva oynadık. Baktığınızda o
arkadaşlar bugün ne yapıyorlar? Mutlular mı? Buna bir bakın. Günün
sonunda ne olursa olsun biz mutsuz veya yalnızız.
Yabancı sınırlaması ile ilgili neler
söylersin?
2003’te Schalke ile maça çıktım. Benle beraber 9 yabancı sahadaydı.
Burada önemli olan kalite var mı, başarılı futbol var mı? Konu
aslında bu. Taraftar geldiğinde Türk mü Türk değil mi buna
bakmıyor. Taraftar kalite görmek istiyor. Kendi özüne ve köküne
sahip çıkman gerekir. Ahlaki değerleri koruyarak tabii ki. Kim
ister altyapıdan oyuncu yetiştirmek varken, para verip transfer
yapmayı... Bunu yapmak için zaman ayırmak lazım. Kendine dert etmek
lazım. Tesis olması lazım. Sağlam bir ekip olmak gerekir. Öyle bir
şey olmadığı için zor.
Şampiyonlar Ligi’nde Galatasaray, Schalke ile oynayacak.
Bu maçlarla ilgili neler söyleyeceksin?
Galatasaray’ın gruptaki ilk galibiyeti çok önemliydi. Porto’da da o
futbol sevindiriciydi. İki Schalke maçı var. Bu iki maçtan gelecek
3 puan büyük avantaj sağlar. Ama önümüzdeki iki maçta 1 puan olursa
işi zora sokar. Schalke kötü değil. Sonuçta geçen sene ligde ikinci
oldu. Çok farklı sistemler oynayan bir gruba sahip. Tecrübesizliği
var. Ama diğer taraftan da genç ve hırslı, motivasyonu yüksek bir
teknik direktörleri var. Yaş itibariyle de kendi alanında en
iyilerden biri. Schalke’nin tek dezavantajı gerek hoca gerek de
takım olarak tecrübesiz oluşu.
"BÜYÜKLERİMİZ ELEŞTİRİLEMİYOR"
Hamit Altıntop şöyle devam etti: “Maalesef bütün gazetecilerin de
çok objektif, tarafsız olduğunu söyleyemeyiz. Birisi burda kulüp
başkanını kolay kolay eleştiremiyor. Kolay kolay büyüklerimiz
(Terim, Güneş, Denizli) eleştirilemiyor. Sıkıntı
burada. Burada Hamit Galatasaraylı Mehmet Fenerbahçeli Ali
Beşiktaşlı. Hep bir taraf var. İnsanlık dışı bir şey varsa bunun
rengi yoktur. Bir Fenerbahçeli taraftar muz atıyorsa buna bir
Fenerbahçeli de yanlış diyebilmeli. Bu Galatasaray’da Beşiktaş’ta
da yanlış demektir.”
Eleştiriye açık değil miyiz yani...
Yanındaki insana yanlışını söyleyemeyecek misiniz? Ben farklı
düşünüyorum diyemeyecek misiniz? Burada sizden üstün biri varsa
alınmadan eleştiride bulunamıyorsunuz. Karşınızdaki insan buna
alınıyor. Bu nedenle koltuk veya o pozisyondan olmak
istemiyorsunuz.
Endişeleriniz var. Başka bir yerde iş bulamam veya aç kalırım. Ben ne yaparım? Böyle muhabbetlerimiz var maalesef. Bu sadece futbolda değil benim gördüğüm her alanda böyle.