Hakkari’de niye elinde Türk bayrağı yoktu ey Kılıçdaroğlu?
Abone olBaşbakan Erdoğan, “Hakkari’de o meydana toplananların elinde niye Türk bayrağı yoktu ey Kılıçdaroğlu? Hani senin bayrak sevgin? Sende yürek ...
Başbakan Erdoğan, “Hakkari’de o meydana toplananların elinde
niye Türk bayrağı yoktu ey Kılıçdaroğlu? Hani senin bayrak sevgin?
Sende yürek yok. Sende yürek olsa o bayrakları orada
dalgalandırırdın" dedi.
AK Partili belediye başkanlarının katılımıyla Rixos Otel’de “AK
Parti Belediye Başkanları İstişare ve Değerlendirme Toplantısı”
düzenlendi. AK Parti Yerel Yönetimler Başkanlığı tarafından
düzenlenen, 48 il, 563 ilçe ile 213’ü belde olmak üzere 824
belediye başkanın katıldığı toplantıda bir konuşma yapan Başbakan
Erdoğan, paralel yapıya yüklendi. Hizmet kuruluşu maskesi altında
35 - 40 yıldır bu topraklardan beslenen, bu toprakların emeğinden
alınterinden, evlatlarının aklından beslenen bir örgütün Türkiye’ye
yönelik saldırının taşeronu olduğu, Türkiye’ye en büyük ihaneti
yaptığını kaydetti.
“AYNI KIBLEYE BİLE YÖNELMİYOR”
“Basına açık bir toplantıda sesleniyorum, sizden bunu özellikle de
istiyorum” diyen Başbakan Erdoğan, “Yerelde bu örgütün mensupları
neye alet olduklarını bilmiyor olabilirler. Bizim beldelerimizde
ilçelerimizde temiz kardeşlerimiz hizmet ediyor diyerek bu örgüte
destek verdiler, gönül verdiler. Sadaka zekat verdiler,
kurbanlarını verdiler. Ama örgütün tepesi ile tabanı aynı
istikamete bakmıyor. Hatta aynı kıbleye bile yönelmiyor. Taban
doğru istikamete bakarken, tepe yönetimi çok farklı istikametlerde
ikbal arıyor. Türkiye’nin milli kurumlarına, değerlerine ve
projelerine açık açık taarruz ettiler. Güya hedefi hizmet, hedefi
eğitim olan bu örgüt MİT müsteşarı ile niye bu kadar ilgilenir. Sen
cemaat misin, örgüt müsün? Polisler görevden alınıyor veya bir
yerlere tayin ediliyor, bakıyorsun bunların yayın organlarında
filanca alındı filanca yere sevk edildi. Sen emniyet teşkilatının
gölge yönetimi misin? Sana ne ya. Sen mi bunları atayacaksın. Ha
demek ki bunlar bu işin içerisinde işte bu kadar var, bunu
gösteriyor. Bu hassasiyete bizim de o denli bakmamız lazım. Şu anda
bazı belgeler yayınlanıyor. Belgeler yayınlandığı ertesi gün
bakıyorsunuz bunların malum medyası bu yanlış diyor. Ondan sonra
tekrar ortaya konulunca da kendisi okumuyor. Çünkü bunlarda takiyye
meşrudur, yalan meşrudur, iftira meşrudur” diye konuştu.
“245 DEĞİL 2 BİN 450 TANE DE AÇSALAR YİNE BU YOLDA DEVAM
EDECEĞİZ”
Başbakan Erdoğan, hedefinin insan yetiştirmek olduğunu söyleyen bu
örgüte artık cemaat demediğini ve bunların siyasetin içine nasıl bu
kadar girdiğini sordu. “Siyaseti dizayn etmeye nasıl bu kadar cüret
eder?” diye soran Başbakan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam
etti:
“Anadolu’da saf temiz insanların alın teriyle yükselmiş böyle bir
örgüt nasıl olur da kendi ülkesinin büyük projelerine kazanımlarına
saldırı düzenleyebilir. Yargı içinde emniyet içinde kendi paralel
yapılanmasını kurarak bir cemaat nasıl olur da bir ülkeyi
çökertmenin yıkmanın mücadelesi içine girebilir. Benimle ilgili 245
dava açtılar. Şimdi ne olacak? Duracak mıyız? Yola çıkarken
söyledik. Biz kefeni giyerek bu yola çıktık. 245 değil 2 bin 450
tane de açsalar yine bu yolda devam edeceğiz. Ben belediye
başkanlarımdan artık şunu istiyorum: Bunlara verilmiş ne kadar yer
varsa, bina varsa bunların hepsini hukuk ve demokrasi içinde tek
tek geri alınmasını istiyorum. Bu benim için ne denli bir
sorumluluksa sizler için de aynı denli sorumluluktur. Bize afra
tafra yapan partimizle, milletvekili seçilen veya belediye başkanı
seçilen ondan sonra partimizden istifa etmek suretiyle ayrılanlara
karşı da herhangi bir iş takiplerinde şunda bunda arkadaşlar
gereken tavrı kendilerine koymalısınız. Bunlar semtinize dahi
uğrayamamalı.”
“YAHU SEN CHP’NİN GENEL MÜDÜRÜ MÜSÜN? SEN TELEFONLARI YÜRÜTEN
SEKRETERYA MISIN? “
Bunların da işveren örgütlerinin olduğunu, yıllar yılı bunların
samimiyetlerine güvendiklerini ve bu samimiyetin gereği olarak da
hukuk içerisinde gereken desteği verdiklerini anlatan Başbakan
Erdoğan, “Ama bundan sonraki süreçte bunlar asla bizden bu
istikamette de destek görmemeli. Bu ülkenin Başbakanına,
bakanlarına, milletvekillerine bu denli saldırıda bulunanlar tabi
ki hukuk içinde bunların karşılığını görecek. Düşünebiliyor
musunuz; 30 Mart’ta gittiler CHP ile MHP ile BDP ile ittifak
yaptılar. Kapı kapı dolaşıp bu partilere oy istediler. Yeter ki AK
Parti orada kazanamasın. Ankara ve İstanbul’da ve başka şehirlerde
bu örgüt aday belirliyor, CHP ve MHP de bu örgütün adayını
kabullendi. Örgüte itaat etti. Bu örgütle birlikte 30 Mart’ta
gereken cevabı aldılar. Aynı paslaşma şu anda da devam ediyor. CHP
Genel Müdürü Pensilvanya’nın eline tutuşturduğu iftira malzemesini
utanmadan sıkılmadan yüzü kızarmadan kürsülerde papağan gibi tekrar
ediyor. Hala Pensilvanya’nın dizinin dibinden kalkmadı. Pensilvanya
sadece dizilere değil, CHP ve MHP’ye de senaryo yazıyor. Bu
dizilerinde oynatıyor. Dün çıkmış kürsüden bir takım telefon
numaralarını açıklıyor. Yahu sen CHP’nin genel müdürü müsün? Sen
telefonları yürüten sekreterya mısın? Başkasının numaralarından
sana ne ya. İnanın kendi tel numarasını sorsanız söyleyemez. O evi
Kağıthanede, Kağıthane’ye Kağıttepe diyenden ne olur?” ifadelerini
kullandı.
“SENDE YÜREK YOK, SENDE YÜREK OLSA O BAYRAKLARI ORADA
DALGALANDIRIRDIN”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na da yüklenen Başbakan
Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Daha kendi partisinin çözüm süreci için hazırladığı maddelerin
bırakın içeriğinden sayısından bile habersiz olan kişiden hangi
ciddi önerileri bekliyorsunuz. Biliyorsunuz biz 30 Mart seçimleri
öncesinde gittiğimiz hemen her şehir merhum Arif Nihat Asya’nın
‘Bayrak’ şiirini okuduk. Biz bu şiiri doğuda da okuduk, batıda da
okuduk. Kuzeyde de okuduk güneyde de okuduk. Beyefendiler bu şiiri
dün gördüler, dün fark ettiler. Niye? Çünkü istismar fırsatı doğdu.
Hakkari’ye miting yapmaya gittiklerinde bayrak diye bir meseleleri
yoktu. Hakkari’de o meydana toplananların elinde niye Türk bayrağı
yoktu ey Kılıçdaroğlu? Hani senin bayrak sevgin. Sende yürek yok.
Sende yürek olsa o bayrakları orada dalgalandırırdın. Hiç utanmadan
sıkılmadan Diyarbakır’daki bayrağı ‘benim indirdiğimi’ söyleyecek
kadar alçalıyor. Bendeki bayrak sevgisinin zerresi sende olamaz.
Sen kimsin? Öbürü de çıkmış Bahçeli, o da kalkmış Genelkurmay
Başkanımız ile ilgili istifa etsin diyor. Sen ne zamandan beri
Cumhurbaşkanı oldun ya. İstifa istemeye başladın. Sana böyle bir
görevi kim verdi. Sen önce Sivas’tan ötesine gitmeyi öğren.
Sivas’tan ötesinin adresini biliyor musun? 30 Mart seçimlerin de ne
Kılıçdaroğlu ne sen gidebildiniz mi? Gidebildiniz mi? Diyarbakır’a…
Neyi konuşuyorsunuz ya orası vatan toprakları değil mi? Orada Türk
bayrağı dalgalanmıyor mu? Niye gidemediniz oralara. Ben bu
hareketlere gönül veren kardeşlerime sesleniyorum; bunların
samimiyetsiz, hakaretamiz ifadeleri sizleri aldatmasın. Bak tekrar
söylüyorum ey Bahçeli; sen Hakkari’ye kaç kez gittin. Van’a,
Diyarbakır’a, Bitlis’e, Muş’a, Bingöl’e, Ağrı’ya, Tunceli’ye kaç
kez gittin? Ey Kılıçdaroğlu; birkez oda bizim zorumuzla Hakkari’ye
gittin orada da o partiyle anlaşma yaptın sana dediler ki ‘bir tane
Türk bayrağı istemiyoruz. Ancak o şekilde senin mitingine adam
göndeririz’ dediler. Senin mitingine orada adam gönderdiler ve o
seçimde dördüncü parti olarak çıktı. Hakkari’de dördüncü olarak.
Orada Türk bayrağı neden sakladın, neden gizledin. Türk bayrağının
dalgalandığı yerlere neden gidemediniz. Mesele sadece bayrağı
dalgalandırmak değil. Mesele o bayrağın gölgesinde var olduğunu
göstere bilmektir.”
“EY MHP, CHP; ŞEMDİNLİ’DE, ÇUKURCA’DA NEDEN YOKSUNUZ?”
Başbakan Erdoğan, “Ey MHP, ey CHP; Şemdinli’de neden yoksunuz,
Çukurca’da neden yoksunuz? Bakın biz oralarda teşkilatlarımızı dik
tutabilmek için her türlü mücadeleyi veriyoruz. Teşkilatlarımız
bombalandı. Başkanlarımız kaçırıldı buna rağmen yılmadık. Bunun
mücadelesini veriyoruz. Tillo’da, Erciş’te neden yoksunuz? Bunu
soruyorum ama biz oralarda varız. Oralar vatan toprağı değil mi,
oralarda bizim bayrağımız dalgalanmıyor mu? Hiç gitmediğiniz,
gitmeye cesaret dahi edemediniz yerler bayrağımıza saldırı olunca
mı aklınıza geliyor. Bunlar bayrağı uzaktan seviyorlar. Dalgalanan
bayrağın yanına gidecek kadar AK Parti gibi o bayrağı yüceltecek, o
bayrağı koruyacak kadar cesaretleri yok, iradeleri yok, güçleri
yok” dedi.
“NE CHP NE DE MHP BİZİM BAYRAK SEVGİMİZİ ÖLÇEK KALİTEYE SAHİP
DEĞİL”
CHP milletvekillerinin Lice’deki olaylar sırasında hayatını
kaybeden iki kişinin cenazesine koşarak gittiğini ifade eden
Başbakan Erdoğan, “Gelin şu gençleri yaşatalım deyince gelmezler.
Gelin şu meseleyi çözelim deyince gelmezler. Ama cenaze var diyence
istismar etmek için hemen üşüşürler. Lice’de olaylar başlayınca
‘diren Lice’ dediler. Var güçleriyle olayları tahrik ettiler.
Bayrağımıza o hain saldırı yapılınca da bu sefer gerisin geri
göndüler. Bayrağı istismar etmeye başladılar. Ankara’da bayrak
yakacaksın, Hakkari’de bayrağı saklayacaksın, hiç gitmediğin,
gidemediğin Diyarbakır’da bayrağı saldırı olunca akbabalar gibi
üzerine atlayacaksın. Bunu hiç kimseye yutturamazsınız. Kusura
bakmasınlar Türk bayrağını da hiç kimsenin, hiçbir grubun istismar
vasıtası yaptırmayız. Ne CHP ne de MHP bizim bayrak sevgimizi,
bayrak aşkımızı ölçek kalibreye, kaliteye sahip değil” diye
konuştu.
“O SALDIRIYI YAPAN HAİNE DE ONUN İPİNİ TUTAN HAİNLERE DE BUNUN
HESABINI SORACAĞIZ”
Başbakan Erdoğan, bayrağı sevdikleri için 780 bin kilometre karenin
tamamında bulunduklarını sözlerine ekledi. Bayrağı aşık olmanın bir
gereği olarak bayrağın dalgalandığı yer yerde hizmetleriyle,
eserleriyle, teşkilatlarla var olduklarının altını çizerek, “Biz
hem bayrak deyip hemde hayatında doğuya, güneydoğuya ayak
basamayanlar hamd olsun hiç olmadık ve olmayacağız. Diyarbakır’da
askeri bir garnizonda yaşanan o alçakça saldırının da her boyutuyla
hesabını soracağız ve soruyoruz. Olayı seyreden kim olursa olsun o
saldırıyı yapan haine de onun ipini tutan hainlere de bunun
hesabını soracağız. Kamu görevleri hakkında zaten idari
soruşturmayı başlattık. O hainin bulunması içinde çalışmalar devam
ediyor. Gözaltılar devam ediyor. Ancak burada aziz milletime
özellikle şunları vurgulamak istiyorum; dün söyledim bugün tekrar
ediyorum. Büyük devletler böyle zavallı hainlerin karşında
bakarlarını yitirmezler. Büyük devletler bu zavallılar gibi
alçalmazlar. Büyük devletin büyük hesabı olur. Doğuda, batıda,
kuzeyde ve güneyde milletimin hiçbir ferdi ne zavallı hainin
saldırısından nede istismar eden fırsatçılardan etkilenmesin.
Hiçbir şehrimizde ilçemizde beldemizde bu saldırıyı bir tahrik
bahanesi olarak kullananlara milletim aldanmasın. Eğer o provokatör
vurulsaydı, cesedi üzerinden istismar yapılacaktı. Vurulmadı; şimdi
bayrak üzerinden istismar yapılıyor. Ne ölüler üzerinden nede
kutsal değerimiz bayrak üzerinden fırsat kovalayanlara, el
ovuşturanlara milletim prim vermesin” dedi.
“GEZİ’DE YARIM KALAN OYUNU ŞİMDİ BURADA İLERLETMEK
İSTEYECEKLER”
“Gezi’de yarım kalan oyunu şimdi burada ilerletmek isteyecekler.
17-25 Aralık’ta kursaklarında kalan operasyonu şimdi burada
yürütmek isteyecekler” diyen Başbakan Erdoğan, milletin fertleri
arasına öfke ve nefret tohumları ekmek için ellerinden geleni
yapacaklarına dikkat çekti. Manşetlerle, köşe yazılarıyla,
yorumlarla çözüm sürecini engellemek, kardeşliği örselemek,
birliği, dirliği zedelemek için her yola başvuracaklarının altını
çizen Başbakan Erdoğan, “77 milyonun her bir ferdi bilsin ki
Türkiye çok büyük bir devlettir. Türkiye bu saldırılara geçmişte
eyvallah etmedi. Bundan sonra hiç etmez. Gençlerin ölümlerini
durdurmak için annelerin göz yaşlarını dindirmek için hassasiyetle
mücadele edeceğiz. Ama şımarıklığa, eşkıyalığa, hainliğe de asla
göz yummayacağız. Terör örgütü ve HDP çocukları, gençlerin arkasına
saklanarak hanım kardeşlerimizin arkasına saklanmak suretiyle
kendisine güç devşirmeye çalışıyorlar. Bunlarda onur yok. Bunlarda
karakter yok. Bunlarda karakter olsa o çocukların arkasına
saklanmazlar. O çocukları öne sürmezler. Onların yüzlerinde
maskelerle onları kullanmazlar. O hanım kardeşlerimizi öne sürmek
suretiyle biliyorlar ki bu milletin evladı Mehmetçik o kadına
dipçik sallamaz, onun üzerine gitmez. Bunu da kullanmak istiyorlar.
Sen gel niye kadın kullanıyorsun ki? Niye o çocukları
kullanıyorsun. İşte bunların ne durumda olduklarını göstermesi
bakımından bunlar çok önemli. O kadar zavallılar ki işte şimdi
MHP’den, CHP’den, paralel yapıdan onların fırsatçılığından medet
umar hale geldiler” şeklinde konuştu.
“PKK VE HDP BÖLGEYE ACIDAN BAŞKA BİR ŞEY VERMEDİ”
Terör örgütü de HDP’nin de bugüne kadar bölgeye acıdan başka hiçbir
şey vermediğini sözlerine ekleyen Başbakan Erdoğan, konuşmasına
şöyle devam etti:
“Ölümlere göz yumdular, öldürdüler. Anneleri yavrusuz bıraktılar.
Çocukları yetim öksüz bıraktılar ve hep bunlardan beslendiler.
Şimdi Diyarbakır’da çocukları için eylem yapanları görünce elleri
ayakları birbirine dolaştı. Bölgede kurmaya çalıştıkları tek parti
zulmü daha kurulmadan çatırdamaya başladı. Allah’ın izni ile benim
oradaki Kürt kardeşlerim bu kan emici vampirlere itirazını daha da
yükseltecek. Ben buna inanıyorum. Kendilerine acıdan, kandan başka
bir şey getirmeyen bu HDP’ye bu terör örgütüne benim oradaki
kardeşlerin inşallah dur diyecek. Ne yaparlarsa yapsınlar bizde
çözümden, kardeşlikten vazgeçmeyecek, 77 milyon kardeş bir Türkiye
için samimiyetle mücadeleye devam edeceğiz.”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasında yaklaşan
Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili de önemli açıklamalarda
bulundu. Cumhurbaşkanlığı seçimlerine 2 ay kaldığına dikkat çeken
Başbakan Erdoğan, “Aday tespit noktasında bizlerde artık son
aşamaya geldik. Her kademede istişarelerimizi yaptık, yol
haritamızı belli bir aşamaya getirdik. Tabi ki çalışmalarımız bu
arada da devam ediyor. Burada arada iki hususa özellikle
dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Birincisi; adayımız kim olursa
olsun Türkiye’de istikrarı, güven ortamını kararlılıkla devam
ettirecek, Türkiye ekonomisini Allah’ın izni ile büyümeye paralel
yapıyla mücadelemiz, çözüm süreci mücadelemiz kararlılıkla
ilerlemeye devam edecek. Bizim parti politikalarımız şahıslarla
kain değildir. Herhangi bir değişiklik olursa bu değişikliğin AK
Parti’yi de Türkiye’yi de daha güçlendirecek bir değişiklik
olacağından hiç şüpheniz olmasın. İkincisi; hiç rehavete kapılmadan
şimdiden 10 Ağustos’un çalışmalarına hep birlikte başlamalıyız.
Zira 10 Ağustos 2015 seçimlerinde bir işaret fişeğidir. Bunu
unutmayın. Halkımızın zihninde eğer tereddütler varsa bunları hep
birlikte gidereceğiz. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesinin
nasıl bir büyük devrim olduğunun, bunun Türkiye’yi, demokrasi ve
ekonomimizi nasıl olumlu yönde etkileyeceğini milletimizle
paylaşacağız. Şuanda ne CHP’si ne MHP’si nede diğerleri
Cumhurbaşkanını halkın seçmesini istediler mi? Hayır. Onun da
karşısında durdular. Ama halk ‘evet; biz Cumhurbaşkanını seçmek
istiyoruz’ dediler. CHP ve MHP bunlar Meclis’te bu işi halletmek
istediler. Şimdi bu halkın karşısına nasıl çıkacaklar da bizim
adayımıza oy verin diyecekler. Sizin bir defa halka saygınız yok
ki. Halka güveniniz yok ki. Halka güven duyan sadece AK Parti’dir.
Halkın iradesini milli irade olarak kabul edip halkına giden sadece
AK Parti’dir. Sahada yeni Türkiye’yi milletimizi halka aktarmanızı
istiyorum. Ben belediye başkanı oldum. Artık benim için parti yok
sakın ha böyle bir yanlışın içine hiçbir arkadaşımın girmemesi
lazım. Bizler için parti teşkilatımız olmazsa olmazıdır. Siz
onların gayretleri sayesinde buradasınız. El ele vereceksiniz.”
(İHA)