Hakan Şükür'den AK Parti ifşaatları!
Abone ol"Akbille dolaşanlar istasyon sahibi oldu" diyen Hakan Şükür, AK Parti'ye katılırken kandırıldığını ve ayrılmaması için bakanlık teklif edildiğini söyledi.
AK Parti'den istifa ederek milletvekilliğini bağımsız
olarak sürdüren Şükür ve yine bağımsız olarak İstanbul 3. Bölgeden
aday olan Hakan Şükür, seçim çalışmaları, AK Parti’deki iki
senesini Bugün gazetesine anlattı.
AK Parti’ye girerken, ‘Sana ihtiyacımız’ var denerek kandırıldığını söyleyen Hakan Şükür, “Her şeyi partinin içine girdikten bir buçuk iki sene sonra gördüm” diyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 14 Haziran 2012’de düzenlenen Türkçe Olimpiyatları’nın kapanış töreninde Fethullah Gülen Hocaefendi’ye yaptığı ‘dön’ davetine de değinen Şükür, “Ben o davetlerin o günlerde bile samimi olmadığını düşünüyordum. Hatta birçok kişi de benim çevremde bu yönde konuşmuştu” ifadelerini kullandı.
İşte Hakan Şükür röportajından çarpıcı
bölümler:
İLK DUYDUĞUM ŞEY ‘AKARKEN DOLDUR’ OLDU
Nefsi dünyada, gücün etkisiyle, Müslüman’ın para ve makamla
münasebetleri farklılaşmış. Meclis’e girdiğimde ilk duyduğum şey
‘Akarken doldur’ oldu. Olaya böyle bakılmasının mantığını ilk
etapta anlamamıştım. O insanların bugün en ön safta, şu
iddiaların ortasında, belli bir harekete ama bence bir harekete
değil, sıkışmışlığın içerisinde bir sisteme karşı inanılmaz
derecede bir nefret söylemleriyle gidişi var. Siyasete istemeyerek
girmiştim ama bugün isteyerek bağımsız aday oldum. Başkalarının da
hakkını arayabilmek için böyle bir karar aldım.
ANKETLERDE POTANSİYELİ GÖRÜYORUM
110 bin civarında bir oy almanız gerekiyor. Başarılabilir
bir rakam mı?
İstifa ederken bir daha milletvekilliği yapmam demiştim. Ancak
yaşananları görünce böyle bir karar verdim. Daha önce bu işin
içerisinde hiç olmamış bir insan olsam, bu benim için bir rakam
değil. Yalan ve iftira ortamlarında bazen sessiz kalmak bile çok
şey kaybettirebiliyor. Ben günde 16 saat çalışıyorum. Gidip kendimi
anlatmaya çalışıyorum, sistemi anlatmaya çalışıyorum. Benim AK
Parti’den istifa ettiğimi bilmeyenler var; polislerin koyduğu
söylenen paraların sahiplerine iade edildiğini bilmeyenler var; bu
kavgayı içinde hiç yaşamamış olanlar var. Biraz da benim tanınır
kimliğimden hareketle beni oralara yakıştırmayanlar var. O açıdan
bunlar avantajlarım. Kendimce anketler yaptırıyorum. Sandığa yansır
mı bilmiyorum ama potansiyeli görüyorum.
İKNA EDİLMEDİM KANDIRILDIM
AK Parti’ye girişinizle şu anki durum arasında bir fark var
mıdır?
Meclis’e ilk girdiğimde ‘Akarken doldur’ diyen biri ile
karşılaşıyorsunuz. Bunun ne anlama geldiğini bilmiyorum. Her şeyi
partinin içine girdikten bir buçuk iki sene sonra gördüm. Nereye
gitseniz bir başka partinin mensubu, ‘Burada bunu götürdüler,
buradan bunu çaldılar, ihale yasası bunlar için çıktı’ diyorlardı.
Ben bir sporcuyum. İkna edilmişim; daha doğrusu kandırılmışım.
‘Sana ihtiyacımız var. Oyumuzu artırmamız lazım. Yeni anayasa
yapacağız. Sen toplumun değer verdiği birisin’ diyenler, ayrıldığım
gün ‘Talimatla geldi’ dedi.
Oraya girdiğimde sadece dedikodu ve konuşulanlardı. Hatta ‘Meclis’e
gitmiyor ki ne yapıyor acaba’ deniyor. O gün AK Parti’yi benim
üzerimden vurmak isteyenler, şimdi istemeseler de beni
konuşturamıyorlar.
...
ÜZERİME BÜYÜK BASKI KURULDU
‘Kandırıldım’ dediniz. Dershane sürecinden önce mi
hissettiniz?
Evet, öncesinde 7-8 kere istifa ettim. Şike sürecinde ‘Ya siz beni
görevden alın ya da ben istifa edeyim’ dedim. Orada çok farklı
şeyler yaşanmıştı. Onları anlatsam çok farklı şeyler olur.
Onların yönetim şekli üst perdeden konuşup herkesi etki altına
almak. Ben kimin etkisi altına girebilirim ki. Senin akraban şike
sürecinde bir şeye bulaşmış. Aileye sonradan girmiş ve bugün hâlâ
Kulüpler Birliği Başkanı olan Göksel Gümüşdağ var. Onunla ilgili
birçok şey yaşadım ben. İnsanlar ‘Neden çıktıktan sonra
konuşuyorsun’ diyorlar. Ben partideyken Göksel Gümüşdağ’ı mahkemeye
verdim. Kimse yazamadı.
Bir ses kaydında benim eşime, anneme küfür ediyor. Bunlar
televizyona yansıdığı için mahkemeye verdim. Millete mal olmasaydı
vermezdim. Mahkemeye vermemem için üzerimde büyük baskı kuruldu.
Başta Suat Kılıç ve Mahir Ünal olmak üzere… ‘Başımıza iş alırız’
dendi. Erdoğan Suat Kılıç’ı arattırdı.
PARTİ İÇİNDE 'YİNE KİME YASA ÇIKARIYORUZ'
DENİLİYOR
AK Parti içinde bu yolsuzluk iddialarından ciddi
rahatsızlık duyanlar var mı?
Çok var. AK Partili bazı vekiller şöyle diyordu: ‘Yine kime yasa
çıkarıyoruz’ Tek tek isim söylemek doğru değil. ‘Buradan kadro dışı
kalırsam’ diye düşünüyorlar. Bununla ilgili çok anım var.
Anlatırsam çok sıkıntı olur. Sadece isim değil; olay, kurum…
Bunların çok önceden hazırlandığını düşünüyorum.
Kulaklara fısıldananlar. Geriye dönüp baktığımda o süreç o dönem
yaşanmamıştı. Egemen Bey’in benim yanıma gelip, Reza Zarrab’la
ilgili MİT’in bilgi notu için ‘Böyle şeyler çıkacak, bunu başkaları
çıkarır ortaya ama sizin hareketin üzerine atar’ sözü bunun
tezahürüdür.
BU SÜRECi OLUMLU BULUYORUM
Cumhurbaşkanı Erdoğan birçok kez Türkçe Olimpiyatları’na
geldi, konuşmalar yaptı. Fethullah Gülen Hocaefendi’ye ‘dön’
çağrısında bulundu. Samimi miydi?
Ben o davetlerin o günlerde bile samimi olmadığını düşünüyordum.
Hatta birçok kişi de benim çevremde bu yönde konuşmuştu. Kalpleri
Allah bilir. Allah var, her şeyi görüyor. Ama ben bu süreci çok
olumlu buluyorum. Dostun, düşmanın ortaya çıkması anlamında çok
olumlu bir süreç olarak görüyorum. Bu yaşananlar bir doğum sancısı
olsun inşallah.
AKBİLLE DOLAŞANLAR İSTASYON SAHİBİ OLDU
‘Akarken doldur’ diyenin ismi 17 Aralık’ta geçiyor
muydu?
Hayır. Bu da başka bir şeyi çağrıştırıyor. İstanbul’da mesela
geçmiş dönemde otobüse akbille binen 28 Şubat mağduru arkadaşlar
benzin istasyonları ve büyük işletmelerin sahibi oldular. ‘Bunları
nasıl buldun’ diye sorduğumuzda o isimler ortaya çıkar.
....
BAŞBAKAN DA BAKANLIK TEKLİF ETTİ
Sadece o dönem değil, federasyonla ilgili bir şeyler söylemek için
gittiğimde de teklif aldım. Sayın Başbakan’ın söyledikleri de
böyleydi yani. Demek ki beni ikna etmek için söylemişler. Belki
böyle bir süreç başlatacaklardı, beni tutmak için bakanlık teklif
etmiş de olabilirler. Ben bakanlığı duyunca orada kalırım diye
düşünmüş olabilirler. Ama teklif ettiler. Suat Bey’in (Kılıç) son
dönemiydi. Onların adaylık süreci vardı.
Suat Bey’in yerine düşünülüyordunuz?
Bakan olarak. Çünkü orası kimsenin yeri değil. Temsil makamı
bunlar. Spor ve gençlik politikalarıyla ilgili değerli bürokratlar
var. Önemli olan tahakküm altında kalmaması. Tabii ki bakanlık
politikaları ile ilgili Bakanlar Kurulu’nda sunum yapıyorsunuz da,
o sunumu yapmanıza da gerek yok. Çünkü oraya gelmeden size söyleyen
var. Çok stat yapıldı Türkiye’de. Kimlerin yaptığı noktasında
araştırılması lazım.