Hafız olacaktı, türkücü oldu
Abone olSesi çok güzel olduğu için babası tarafından hafız olmasının istendiğini ifade eden Karadenizli türkücü İsmail Türüt, "Babam İstanbul'a gelmemi hiç istemiyordu" dedi.
Karadenizli türkücü İsmail Türüt, fırtınalı geçen hayatını ve
yeni albümü Piryoz'u Yeni Şafak'a anlattı. Ama ben türkücü olmayı
daha çocukluğumda kafama koymuştum" dedi. Üç defa evlenen ünlü
türkücünün Deniz (18), Yasemin (11), Miraç (9) ve Nazlıcan (7)
adında dört çocuğu var 1965'te Rize'nin Ambarlı Köyü'nde dünyaya
gelen ünlü türkücü İsmail Türüt, Karadeniz yaylalarında türkü
okumuş, Koryanalı Hüseyin, Nazım Çubuk, Ali Köroğlu, Bahattin
Çamurali, Giresun'dan İsmet Şadi, Rize'den Ahmet Güngör gibi
yörenin en iyi kemençe ve türkü ustalarının yanında yetişmiş.
Kemençe ustası Bayram Türüt'ten kemençe çalmayı öğrendiğini
söyleyen Türüt, "Bayram Türüt güzel kemençe çalardı. Hatta bir plak
bile çıkarmıştı. Onun çaldığı kemençe ile staj gördüm diyebilirim.
Türkü olarak değil ama müzik olarak ciddi bir eğitim aldım
diyebilirim. O bu işi bir sanat olarak görmedi, amatör olarak
çalıyordu kemençeyi. Zaten şimdi kemençeyi bıraktı, hacı oldu"
şeklinde konuştu. 'Kimse benim gibi mıhlama yapamaz' Ünlü türkücü
üç dört sene kadar Cimilli Yaylası'nda çobanlık yapmış. Yaylalarda
türkü okumaya başladığını belirten Türüt, "Yaylalar türkünün,
özgürce içinden geldiği gibi söylenebildiği, kemençenin, kavalın
çalınabildiği ve horonun oynanabildiği mekanlardı. Babam türkü
okumam yerine sesim güzel olduğu için, hafız olmamı istiyordu, çok
uğraştı. Arabistan'a gitmemi de istedi. Zaten hafızlık eğitimi de
aldım biraz" dedi. Hâlâ çobanlık yaptığı yerleri ziyaret ettiğini
ifade eden Türüt, "Allah'a çok şükür imkanlarım olmasına rağmen,
dünyanın hiçbir yerine tatile gitmedim. Çocukluğumda ayrıldığım o
yaylalara doyamadım ben. O doğduğum büyüdüğüm cennet Anadolumun
cennet Karadenizinin cennet yeşilinde oynamak, gezmek, koşmak hep
içimde ukde olarak kaldı. Her fırsatta gezmek ve hasret gidermek
için köyüme ve yaylalara giderim" dedi. Cimilli yaylasında çobanlık
yaptığı yıllarda düğünlere davet edildiğini ve türkü okuduğunu
söyleyen Türüt, "İyi mıhlama yapmasını yaylada öğrendim. İddia
ediyorum, hiçbir Karadeniz bölgesinin kadını benim kadar iyi
mıhlama yapamaz. Yayla her yönüyle benim için iyi bir eğitim
yeriydi" dedi. Duvarlara yazı yazmış Haşarı bir çocuk olduğunu
söyleyen ünlü türkücü de bir zamanların siyasi havasından
etkilenmiş, duvarlara sloganlar yazmış. Türüt, "O zamanlar sen
sağcısın, ben solcuyum o da vardı. O zaman kahrolsun faşizm
yazarlardı, ben de kahrolsun komünizm yazardım. Sonra tek yol İslam
yazılmaya başlandı. Sonra da İslam'dan da eser kalmadı ortada"
diyor. Türkücü olmak hayali ile İstanbul'a geldiğini belirten
İsmail Türüt, "Babam benim buralara gelmeme karşı çıktı. Para da
vermedi bana. Burada amcamın marketi vardı. Orada çalışmaya
başladım. Sonra o marketi satınca, ben de ortada kaldım. Sonra
Bebek'te fırınlarda çalıştım. Oralarda gözüm açılmaya başladı.
Aklımda, beynimde hep türkü okumak, kaset yapmak vardı" diyor.
İstanbul'da çay bahçelerinde ve düğünlerde türkü okumaya
başladığını söyleyen Türüt'ün yolu 1980'lerin başında pekçok
sanatçı gibi Unkapanı'na düşmüş. Bu arada Marmara bölgesinde
Karadenizlilerin yaşadığı ilçe ve köylere kadar giderek yöre
türküleri söylemiş. Türüt, ilk kez sahipleri Artvinli olan bir
müzik firmasıyla çalışmış. İlk okuduğu türkü ise yanık olduğu bir
kız için yazdığı Cananım türküsüymüş. Türüt, türkü yazdığı bu
hanımla da evlenmiş. Yıllarca plak şirketleri tarafından
sömürüldüğünü ve kaset yapmasına imkan verilmediğini belirten ünlü
türkücü, "Yıllarca çalıştığım plakçılar, bu adama kaset yapalım ama
çok fazla da satmasın ki, gözü açılmasın diyorlar. Ölmesin de gözü
de açılmasın bize nasıl olsa kazandırıyor diyorlardı. Olan hep bize
oluyordu. Yıllarca bu böyle devam etti" dedi. TRT ambargo uyguladı
Kanal7 Tv'nin ünlü olmadan önce kendisine kapılarını açtığını
belirten Türüt, "Allah razı olsun. Ama ben de onlara prestij
kazandırdım, para kazandırdım. Kanal 7 demek İsmail Türüt demekti"
dedi. TRT'nin uzun süre kendisine ambargo koyduğuna değinen Türüt
şöyle konuştu: "TRT o zaman başkalarına yazdığım türküleri onlara
okutuyorlar. Bana benim türkümü okutmuyorlardı. Ciddiye almıyorlar,
dinlemiyorlar. Ama sonradan kabul ettiler. Kardeşim peki o zaman,
ne vardı da orada bize eziyet çektiriyordunuz. " BENDEKİ ENERJİNİN
SIRRI ANZER BALI Dünyada iki bal var. 3500 metre yükseklikten elde
edilen anzer balını sıcak su ile içerim. Normal yaşantısı olan bir
vatandaşım. Birçok sanatçı arkadaşıma da alıştırdım. Eğer bir
dopingten bahsedilecekse işte bendeki enerjinin sırrı bu baldadır
diye düşünüyorum. ŞÖHRET İÇİN KARADENİZ TÜRKÜLERİNİ KULLANMASINLAR
Ya popüler olmak ya da çok kaset satmak için Türk halk müziğini,
Karadeniz türkülerini katletmesinler. Pop ile, tekno bilmem neyle,
ya da pornografik görüntlerden oluşan klipler yapmasınlar. Bir
tulum, bir kemençe ve uydurma ve horon görüntüsü ile uyduruk
klipler yapılmamalı. Tatlıses'e çok şey borçluyum Yirmi kaset
yaptıktan sonra İbrahim Tatlıses'in firması İdobay'dan teklif
aldığını belirten Türüt ilk önce kendisine şaka yapıldığını sanmış.
İşte o anı Türüt şöyle anlatıyor: "Bir televizyon kanalında İbrahim
Tatlıses benim türkülerimi dinlemiş ve çok beğenmiş. Bir gün
telefon çaldı İdobay'ın müdürü arıyor, işte kendisini tanıttı.
İbrahim Tatlıses, sizinle görüşmek istiyor dedi. Kendisi beni
arasın dedim. Çünkü kimseye güvenim yok, çünkü ağzım yanmış. Sonra
baktım İbrahim abi aradı. Yarın gel saat ikide görüşelim dedi. Ben
gittim, buyur ettiler. Sonra benimle çalışmak istediklerini
söylediler. Hemen başla dediler. İnan yeniden doğmuş gibi oldum."
PİRYOZ'DA 100 YILLIK TÜRKÜLER VAR Son albümü Piryoz-2 hakkında da
bilgi veren Türüt şunları söyledi: "Piryoz, yani burun ama
bildiğimiz bizim burnumuz değil. Albümünün isim babası Fuat
Saka'dır. Piryoz 2'de yüz yıllık türküler de var, benim türkülerim
de var. Piryoz 3ü de yapıp toplam 50 tane Türk Halk Müziği
repertuvarına kazandıracağım. Kültür Bakanlığı ve TRT'nin bana ödül
vermesi lazım. İki tane aynı bölgenin adamından böyle bir lezzet
çıkmış ortaya. İddia ediyorum ben öldükten sonra arkamda
bırakacağım bir eser kalacak gelecek nesillere." Haber: Şamil Kucur
Kaynak: www.yenisafak.com.tr