Hacker’lar Paşa’yı tehdit etmiş
Abone olBüyükanıt'ın dinleniyorum dedi, bugün o iddia doğrulandı. Emekli paşa dinlenmeyi nasıl tespit ettirdiğini bir bir anlattı.
27 Nisan 2007’de, Genelkurmay’da anormal hiçbir durum
yoktu. Her şey, saat 21.00 sıralarında, dönemin Genelkurmay Başkanı
Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın en yakın yardımcılarından birinin
telefonunun çalmasıyla başladı. Arayan Yaşar Paşa’ydı. Emir,
açıktı: "Bir metin yazdım. Gelip bunu alın. Ben gereken yerlere
gereken talimatları veriyorum." Ve gece yarısı, o ünlü bildiri
yayımlandı.
İki yıl önce e-muhtıra olarak Türk siyasi tarihine geçen ve dönemin
Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın "Bildiriyi
kendim yazdım" dediği 27 Nisan bildirisinin perde arkası
ortaya çıkıyor. Büyükanıt o gece kendi yazdığını söylediği
bildiriyi nasıl ve nerede kaleme aldı, ilk kime haber verdi, metnin
son şekli nasıl oluşturuldu, kendisi bunu yazmaya neden karar
verdi, metni yazmasına en temel sebep ve onu asıl kızdıran ne idi,
Başbakan Erdoğan ilk kez nasıl bilgilendirildi, o gece Büyükanıt’ı
aradığında ne yanıt verdi, Yaşar Paşa kendisinin dinlendiği
şüphelerine yönelik şüpheleri olmasına rağmen hiç bir şey yapmadı
mı, karargaha dinleme için özel olarak ne getirtildi?" İşte yakın
çevresindeki isimlerden bu soruların yanıtları:
Toplantı olmamış
İlk olarak, bilinen şehir efsanesi tamamen yanlış. Yani, 27 Nisan
2007 tarihinde Genelkurmay karargáhında bildiri için bir ön
toplantı ve değerlendirme yapılmadı. O gün normal mesai
yapıldı. Akşam saat 18.45 sıralarında da Yaşar Büyükanıt konutuna
döndü. Aslında o saate dek her şey olağandı. Büyükanıt,
gün içinde TV’den Meclis’te Cumhurbaşkanlığı oylaması ile
Ankara’daki siyasi gerginliği takip etti.
Ama kendisini aslında bir kaç gündür endişelendiren, hatta kızdıran
başka bir nokta vardı. O da Kutlu Doğum Haftası nedeni ile
Türkiye’nin çeşitli yerlerinde o günlerde özellikle ilkokul
çocuklarının kullanıldığı dini içerikli törenler. TV’de
görüntüleri izleyince bir keresinde odasından yüksek sesle tepki
verdiği bile duyuldu. Milli Eğitim Bakanlığı’nın resmi olarak
yönergelerde olmayan bu etkinliklerde öğrencileri kullanmaya
kalkmasına, öğlen yemekleri sırasında da tepkiler verdiği yakın
çevresindekilerce açıkça duyuldu. Günlerin birikimi ile
Büyükanıt, 27 Nisan akşamüstü saatlerinde karargáhtan ayrılıp makam
aracı ile konutuna ulaştı. Yardımcıları da onu bırakıp kendi
evlerine döndüler.
HABERİN DETAYLARI
HABERİN DEVAMINDA...
Birden telefon çaldı
Ancak, yaklaşık 1.5 saat sonra, en yakınındaki yardımcılarından
birinin telefonu çaldı. Arayan Yaşar Paşa idi. İlk önce yardımcısı,
Yaşar Paşa’nın ertesi günkü İstanbul programı ile ilgili bir şeyler
söyleyeceğini sandı. Ama duyduklarına o da şaşırdı: "Bir
metin yazdım. Gelip bunu alın, sonra da Genelkurmay’ın internet
sitesinden duyursunlar. Ben gereken yerlere gereken
talimatları veriyorum." Komutan emri olduğu için kimse yorum
yapmadı. Büyükanıt’ın kaleminden çıkan metin doğrudan
karargáha getirildi. Karargáhın kilit isimleri, apar topar cuma
gecesi mesaiye geri gelmişlerdi.
Metin değiştirilmedi
Metinde, hiçbir cümle veya temel anlam değişikliği yapılmadı.
Sadece ufak tefek noktalama ve harf hataları düzeltildi. Saatler
22.00’yi gösterdiğinde, artık metin hazırdı. O günlere tanık olan
isimlere göre, Büyükanıt Paşa’nın o yazıyı yazmasında en büyük
etken Kutlu Doğum haftasındaki küçük çocukların
kullanıldığı görüntüler, siyasi otoritenin buna göz yumması ile
bunun 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı gölgelemeye
yönelik etkileri idi. Sonrasında yine bir sohbette, bu
bildirinin hep Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığı ile ilgili olduğu
yönünde algılandığı, ancak aslında temel endişesinin laiklik
ekseninde o çocukların kullanıldığı görüntüler olduğunu
anlattı.
Bildiri saat 23.17’de sisteme konuldu. Zaten bir saat öncesinden
duyurulduğu için, tüm gazeteciler tsk.mil.tr adresinde tam metni
bekliyordu.
HABERİN DETAYLARI
HABERİN DEVAMINDA...
İlk önce kim öğrendi
Bunun öncesinde Ankara’nın ünlü bir restoranında Başbakan’ın en
yakınındaki üç isim yemekteydi. Bildiri geleceğini öğrenir öğrenmez
masadakilerden ikisi derhal durumu Tayyip Erdoğan’a ilettiler.
Erdoğan da Büyükanıt’a ulaşılmasını istedi. Ama, gelen yanıt,
ertesi gün erken saatte İstanbul’a gidileceğinden Genelkurmay
Başkanı’nın istirahate çekildiği oldu.
27 Nisan bildirisinden on gün sonra yapılan Dolmabahçe Zirvesi ise,
Başbakan Erdoğan’ın daveti üzerine gerçekleşti. O gün çıkışta iki
isim de neşeli tavırları ile dikkati çekti. Başbaşa gerçekleşen
görüşmenin ardından koridorda, Büyükanıt’ın, Erdoğan’a, "Burası çok
güzel olmuş. Çok iyi restore edilmiş" dediği duyuldu.
Hacker’lar Paşa’yı MSN’de tehdit etti
Yaşar Büyükanıt, görevinin en başından bu yana dinlenildiği ve
kullanılan bilgisayar sisteminin de hackerlar tarafından izlendiği
yönünde şüphe duyuyordu. Hatta, bir kez yakın görev yaptığı
komutanlardan bir tanesinin msn hattında ailesi ile görüşürken,
hatta giren bilinmeyen bir hacker grubu ekrana gönderdiği yazılarla
o komutanı tehdit etmişti. Bu da endişe ile karşılandı. Bu nedenle,
karargáha cep telefonu getirme yasağı daha da sıkılaştırıldı.
Gizlilik dereceli hiçbir konuşmanın telefonda yapılmaması emri
verildi.
Şüphe giderek tırmanınca, Genelkurmay MEBS Başkanlığı’ndan bir
ekip, hem cep telefonu şirketlerine hem de normal telefon hattı
servisi sunan şirketlere gönderildi. Alınan yanıtlar ise ’Bir şeye
rastlanmadı’ şeklinde oldu.
Bunun üzerine MEBS Başkanlığı dinlemenin yapıldığını tespit
edebilecek özel aletler getirtti. Santrale yerleştirildi. Voltajlar
ölçüldü. Sistem haftalarca izlendi ve çıkan sonuç Genelkurmay
Başkanlığı santralinin dinlendiği yönündeydi. Hazırlanan bir
rapora, Genelkurmay santralinin lokal olarak dinlendiği şüphesinin
kesinleştiği ifadeleri düşüldü.