Geçen gün Sultanbeyli Belediyesi’nin kurduğu mükemmel bir merkez
gezdik. Mülteciler Toplum Merkezi.
Merkez 2014 yılında kurulmuş ve 3 senelik mevcudiyeti 30 yıllık
hizmet sunmuş ve sunmaya devam ediyor. İsteyenler internet
sayfasından ayrıntılı bilgi alabilir. Ancak şu kadarını da benim
burada söylemem boynumun borcu. İçinde 15 doktor çalışan butik
hastanesinden hukuki danışmanlık hizmeti veren ofisine kadar
mülteciler için gereken her şeyin mevcut olduğu mükemmel bir
merkez.
Mülteciler merkeze gelip sosyal yardım da alıyorlar, barınma
ihtiyaçlarına da çare buluyorlar, iş sahibi de oluyorlar, fizik
tedavi hizmetinden de istifade ediyorlar. Uzun lafın kısası çok iyi
bir iş çıkarmış sayın başkan.
Zaten birkaç defa basına yansıyan önemli bir proje bu. Ünlü
aktrist Lindsey Lohan bile ziyaret edip hayran kaldı bu merkeze.
Bununla birlikte böyle güzel işlerin medyada gereken ilgiyi
görmemesi can sıkıcı bir durum.
İşin güzel tarafı Sultanbeyli Belediyesi bu işi birçok
uluslararası dernek ve kuruluş ile eşgüdüm sağlayarak yapmış.
Halihazırda merkezin birlikte çalıştığı bir araba dolusu
uluslararası kuruluş var. Hem o kuruluşların tecrübelerinden
istifade ediyor, hem de o kuruluşlara Türkiye’nin yaptığı güzel bir
işi göstermiş oluyor merkez. STK’cılık bağlamında ülke olarak ne
kadar geride olduğumuz zaten ortada. Geçenlerde Milat Yazarı Ufuk
Coşkun çok güzel bir yazı ile sayıları ortaya koydu. Özellikle
düşünce kuruluşu dediğimiz türde çok başarısız bir ülkeyiz.
Nijerya, Kenya ve Romanya’da bile bizden daha çok düşünce kuruluşu
varmış. Çok üzücü..
Velhasıl Sultanbeyli Belediyesi’ni ve onun vizyoner başkanı
Sayın Hüseyin Keskin’i canı gönülden kutluyorum. O kadar
güzel bir iş çıkarmış ki CHP kurmayları bile onun yaptığı bu işi
övmeden geçemiyorlar. Demek ki kalite herkes için
cezbedici..
Bütün partiler gibi AK Parti de yaklaşan seçimler için atağa
geçmeye başladı. Bu bağlamda Genel Başkan Erdoğan çok önemli bir
çıkış yaptı. Hatta ikazda bulundu. ‘Yorulan varsa kenara çekilsin,
yerini başka birine bıraksın’ dedi. Bu ikazı AK Parti’nin ve AK
Partililerin çok iyi irdelemesi ve uygulaması lazım. Sonuçta AK
Parti sadece genel başkandan ibaret bir yapı değil. Vizyoner ve
başarılı bir Genel Başkan olan Erdoğan’ın bunu söylemesinin alt
metin okuması çok önemli.
Evvela yorulan var ki Erdoğan yorulanlardan bahsediyor. İkinci
olarak kendisi bazı yol arkadaşlarına nezakette bulunarak onları da
yorulanlar kısmına koyuyor bence. Yorulmaktan ziyade heyecanını
kaybeden, motivasyonunu yitiren ya da sonuna kadar conformist bir
tutum takınanlara da işaret ediyor Erdoğan. Dava ruhunu
kaybedenlerin ya da bu davaya inancı zayıflayanların benim yanımda
yeri yok diyor usta siyasetçi. Üçüncü olarak yerini başkasına verme
hususuna değinmek lazım. Erdoğan yeni isimlerin herkesten çok
farkında. Daha iyi isimler dururken aksayanlar ile devam etmeme
gerek yok diyor.
Yorulanlar yanında kavga edenlere de dikkat çekti
Erdoğan. Partililere hitaben yaptığı konuşmasında
partililerin birbirini sevmesi gerektiğini söyledi. AK Parti’nin
kuruluş felsefesi, yöneldiği amaç ve bunlara binaen yakaladığı
başarı grafiği göz önüne alındığında kişisel hesaplaşmalara en az
tolerans gösterecek parti olduğu kolayca anlaşılır. Davasını
nefsine kurban edenlerin barınabileceği bir yer değil Erdoğanlı AK
Parti. Politbüro mantığı ile hareket edilecek bir yapı hiç değil.
Bu yüzden Erdoğan’ın salt kişisel kavgalar üzerinden hareket
edenlere müsamaha göstermediği ve bundan sonra da göstermeyeceği
açık. Çünkü kendisi çoğu zaman nefsini ayaklar altına alarak
davasının selameti için kan yutmasına rağmen kızılcık şerbeti içtim
dedi. Erdoğan’ın başarılı liderlik tarzı Mandela’nın şu tespitini
bir daha haklı çıkarıyor: ‘Nefret beyni
örter.’
Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz diye ne güzel de söylemiş
eskiler. Herkesin ortaya koyduğu işine/işlerine bakarak ne olduğunu
ya da ne olmadığını tespit etmemiz çok kolay aslında. Bu bağlamda
başarının skalası da önemli. Yani yetkiyi elinde
bulunduranların kendilerine verilen imkan ve tanınan yetkiye oranla
ne yaptığı ya da yapamadığı ortaya konulmalı. Ben yukarıda
iyi bi örnek verdim. Herkesin iyi ya da kötü örnekleri vermesi
güzel olur bence.
Ve son olarak, yorulma mevzuunu henüz kimse üstüne alınmadı gibi
görünüyor. Kavga edenlere hiç girmiyorum. İnşallah lafın tamamını
duymaya hevesli kişiler yoktur.