Ünlü İpekyolu TV Programcısı, Gazeteci Seyfullah Türksoy’un
Genel Başkanlığını yaptığı Dünya Karapapak Türk Birliği’nin
davetlisi olarak 5 günlüğüne Gürcistan’a gittim. Gidiş amacımız
Birliğin Kızılay ile birlikte düzenlediği Gürcistan’da yardıma
muhtaç yaklaşık 10 bin çocuğa giysi yardımı yapılması
organizasyonuna katılım idi.
İyi ki gitmişim.
Hem komşu ülkemiz Karadeniz kıyısındaki Gürcistan’ı ilk defa
gezme imkanı elde ettim, hem de Karapapak Türkleri vasıtasıyla
buralardaki kardeşlerimizin yaşam biçimlerini, köklerine,
dinlerine en önemlisi de Türkiye’ye duydukları bağlılık ve güveni
görme imkanım oldu.
Ve en önemlisi de FETÖ’nün okullarıyla ilgili bilgi sahibi
oldum.
Zira, gitmeden evvel bu ülke ile ilgili duyumlarım içinde,
sosyo-ekonomik durumunun kötü, orta Asya ve Türki Cumhuriyetleri
içinde FETÖ’nün ise en yoğun yapılandığı ülke konumunda olduğu
vardı.
Gittiğimde her ikisinin de doğru olduğunu gördüm..
Gerçekten de, sosyo ekonomik yapısı 3. dünya ülkelerinden beter.
Elbette bunda 300 yıl Osmanlı hakimiyetinde kaldıktan sonra 1878
yılında Rus hakimiyetine, sonra da Sovyetler Birliği
Cumhuriyetlerine dahil edilmesinin etkisi var.
1991 yılında SSCB’den ayrılarak bağımsızlığını ilan etmesiyle
kapalı toplumdan açık topluma geçişin sancıları başlamış. Ve bu
sancı tüm hızıyla her alanda kendini gösteriyor.
Demokratik cumhuriyetin ilanı ile Rusya döneminden kalan ve
ağırlıklı demir sanayi olan birkaç büyük fabrikanın
kapanmasıyla, bir anda işsizlik ve yoksullukla baş başa kalan
Gürcistan’ı hali hazırda ayakta tutan tarım ve hayvancılık
ile alt yapısını tam oturtamadığı turizm sektörü.
Gürcistan’da kişi başına düşen milli gelir 3 bin dolarlarda.
Kentleşmenin Rus hakimiyeti dönemindeki kalıntısının ve yaşam
biçiminin ana hatlarıyla devam ettiği ülkede Türk işadamlarının
yeni yeni inşaat alanında yaptığı, site, rezidans ve villa
gibi toplu konut projeleriyle dikkat çekerken tezatlıklar da
şaşkınlık yaratıyor.
Vergi yükünün az olması dolayısıyla trafikte son model araçlar
ve elektronik aletlerin ki son model akıllı telefonlar başta olmak
üzere ülkemize göre çok çok ucuz olması da gözlerden kaçmıyor.
Ve bir diğer en önemli konu: FETÖ bağlantısı!
Balkanlardan, Orta Asya’daki Türki Cumhuriyetlerine kadar uzanan
geniş coğrafyayı mesleği gereği çok iyi tanıyan ve buralardaki Türk
Dünyasına hizmet çalışmalarını kurduğu dernek ve birliklerle
sürdüren Gazeteci Seyfullah Türksoy da söyledi:
“FETÖ’nün en yoğun yapılandığı ülkelerin başında
Gürcistan geliyor. Çünkü burada Türk nüfusunun yoğunluğunu dikkate
aldığınızda bir tane bile Türk okulu yoktu. FETÖ bu açığı iyi
kullandı ve ilkokuldan, üniversiteye kadar pek çok okul
açtı.Şimdi bu okullar iki ülke arasında yapılan görüşmeler
neticesinde kapatılıyor”
Daha ilgincini de oradaki Türk kardeşlerimizden öğrendim.
FETÖ burada 90 ‘lı yıllardan bu yana başkent Tiflis’te
üniversite olmak üzere toplam da 7 okul açmış. 15 Temmuz işgal
girişiminden sonra ki Türk kökenlilerin en yoğun yaşadığı Batum’da
FETÖ’nün okulu olarak bilinen Batum Şahin İlköğretim Okulu,
devletin incelemesi sonrası bir takım eksik belgeleri gerekçe
gösterilerek kapatılmış.Akabinde 19 Eylül 2016’da Türk
Dış işleri Bakanlığı kanalıyla ilk Türk okulu olan Batum Türk
Okulu açılmış.
Aynı şekilde, Tiflis'teki Nikoloz Tsereteli Uluslararası
Okulu’nun da lisansı yenilenmeyerek kapatılmış. Geri kalan 5 okulun
faaliyeti ile ilgili kısım ise can sıkıcı.
Bu okulların Gürcistan Devleti tarafından vakıflara
devredilerek, faaliyetlerine son verileceği kararını öğrenen
FETÖ’nün elebaşları yeni planlar geliştirmiş. Söylenenlere göre,
paravan şirketler vasıtasıyla el değiştirmeler söz konusu. ABD’de
kurulan FETÖ ile bağlantılı Metropolitan şirketi
aracılığıyla, yani paravan şirketle bu okulları isim
değiştirerek bünyelerinde tutma çalışmaları var. Bu tür hileli
satışları ülkede bilmeyen, duymayan yok.
Ziyaretimiz sırasında bin yıllık tarihi geçmişi bulunan, 4 bin
900 Türk'ün yaşadığı Keşali Köy’üne de gittik. Karapapak
Türklerinin bu köyüne FETÖ okul açmak istemiş. Bakmışlar ki
bunların amacı farklı, köye görüşmek üzere gelen
öğretmenlerini dahi sokmamışlar. “Çocuklarımızı bunların
okuluna göndereceğimize Gürcü okuluna göndeririz daha iyi”
demişler ve öyle de yapmışlar.