Gül'ün sözleri Denktaş'ı sinirlendirdi
Abone olGül'ün "KKTC'nin egemen bir devlet olmadığına" yönelik sözlerine KKTC liderinin yanıtı sert oldu.
KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Dışişleri Bakanı Gül’ün
kendisine yönelik eleştirilerine bugün yanıt verirken sert bir
üslup kullandı. Denktaş, Türkiye'nin AB’den tarih almak için
Kıbrıs’ı feda ettiğini öne sürdü. Türkiye, açık denizlere açılmak
için tek şansı olan Kıbrıs'ı feda ediyor. AB'den tarih almak için
Türkiye Kıbrıs'ı feda ediyor, Kıbrıs elden gidiyor. Bugün Ah Girit,
Vah Girit diye ağlayanlar yarın Kıbrıs için ağlayacaklar ama çok
geç olacak. Annan planının kabulu Helenizmin zaferi olacaktır' diye
konuştu. Denktaş, konuşmasının sonunda TBMM’den KKTC’nin egemen
olmadığına dair karar çıkartılmasını istedi. Türkiye bizi neden
tanıdı? Cumhurbaşkanı Denktaş, egemenliklerine sonuna kadar sahip
çıkacaklarını belirterek, ''Egemen değilsek, Türkiye bizi neden
tanıdı'' diye sordu. Cumhurbaşkanı Denktaş, 23 Nisan Ulusal
Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlaması nedeniyle KKTC'de bulunan
yabancı ülke çocuklarını kabulü sırasında, bir gazetecinin,
''Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün 'ihracat bile yapılamıyor, bu
durumda egemenlikten bahsedilebilir mi' yönünde ifadeler
kullandığına'' ilişkin haberleri hatırlatarak, görüşlerini sorması
üzerine, ''Egemen değildiysek, Türkiye büyükelçisini niye gönderdi.
Ne diye 20 yıldır egemen devletiz diye tanıdı'' dedi. Denktaş,
Kıbrıs'ta ''Helenizmin zaferi için kendilerinden 'evet' istendiğini
ve Türkiye'nin de kendilerine baskı yaptığını'' söyledi. ''Kıbrıs
elden gidiyor'' diyen Denktaş, şöyle konuştu: ''Türkiye'nin bize
karşı büyük bir sorumluluğu vardır. Egemen değildiysek bizi
tanımamalıydı. 21 yıl sonra bize Türkiye'nin 'malını mülkünü
satamıyorsun, bu ne biçim egemenlik, futbol oynayamıyorsun bu ne
biçim egemenlik' demesi kabul edemeyeceğimiz bir durumdur. Büyük
üzüntü kaynağıdır. Bunu bize yapmamalıydılar. Biz egemenliğimize
sahibiz, sonuna kadar da sahip olacağız. Çünkü görüyoruz ki, Kıbrıs
Rum'u, Simitis'in deyimiyle Avrupa Birliği yoluyla Enosis'i elde
etmektedir. Annan Planı'nı onaylamamız, Rum tarafı da onayladığı
takdirde, Klerides'in dediği gibi 'Helenizmin zaferidir'.
Helenizmin zaferi için bizden de 'evet' oyu istiyorlar. Türkiye de
bizi buna zorlamaktadır. Bunlar bizi derinden üzmektedir. Kıbrıs
elden gidiyor. Bu eğer Türk ulusu için bir şey ifade etmezse,
açıkça Türk ulusu olarak Meclis'ten bunu duymak istiyoruz. Bütün
partilerden bunun duymak istiyoruz. Bir partinin, iktidardadır diye
bize 'egemen olmadığımızı' hatırlatmasını asla kabul edemeyiz.
Egemeniz. Şehitlerimiz egemenlik için ölmüştür. Bu mücadele, Rum
egemenliği altında azınlık olmamamız için yapılmıştır, bunları bir
günde unutamazsınız, bunları bir günde değiştiremezsiniz. Bu
haksızlığı Kıbrıs Türküne yapamazsınız. Kıbrıs elden gidiyor.
Kimsenin umurunda değilse, bizim umurumuzdadır.'' Türkiye bizi
desteklesin Son güne kadar mücadelelerini sürdüreceklerini ve
egemenliğe sahip çıkacaklarını kaydeden Denktaş, şöyle devam etti:
''Türkiye'den istediğimiz bizi desteklemesidir, bizi bu kadar
yaralamamasıdır. Bir tarih almak için Kıbrıs feda ediliyor. Buna
acıyoruz, buna gerek yoktur. Kıbrıs Türkiye'nin önünde engel
değildir ve olamaz. Çünkü Kıbrıs meselesini Türkiye yaratmış
değildir, yaratanlar, bunca yıldır bütün Kıbrıs'ı temsilen dünyada
hareket ediyor, her şeyi yapabiliyor. Ve güvendiğimiz bir Türkiye,
bir Kardak kayası için savaşı göze alan Türkiye, Türkiye'nin
denizlere açık bir ülke olmasını engelleyecek olan, uğrunda
şehitler verdiği Kıbrıs'ı bu kadar ucuza terk etmeye hazırlanıyor.
Gücümüze gidiyor, üzülüyoruz, ağlıyoruz, ama bunu beklemiyoruz
doğrusu. Çok yazık ediyorlar. Sonradan 'ah Girit, vah Girit'
dedikleri gibi Kıbrıs için ağlayacaklar, ama çok geç olacak.''
Dünyada tanınmamış devletler var KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş,
''meşru Kıbrıs hükümetiyim' iddiasında olan Rumların, kendilerini
dünyaya ''azınlık'' olarak tanıtması sonucu, mecburen görüşme
masasına oturduklarını belirterek, ''Biz masaya oturdukça dünya
bizi, 'meşru hükümetten bazı haklar isteyen bir azınlık taraf'
olarak değerlendirmiştir. Şimdi bakıyorum Türkiye de bu
değerlendirmeye katılmaktadır. Bunlar bizi üzmektedir'' dedi.
Cumhurbaşkanı Denktaş, bir gazetecinin, ''Dışişleri Bakanı Abdullah
Gül'ün, 'ihracat bile yapılamıyor, bu durumda egemenlikten
bahsedilebilir mi' yönünde ifadeler kullandığına'' ilişkin
haberleri hatırlatarak, görüşlerini sorması üzerine, şöyle konuştu:
''Dünyada tanınmamış devletler var. Bize devamlı surette görüşme
masası gösterildiği için, dünyaya egemenliğimizi kabul ettirme
mücadelesi gereğince verilmedi. Halk referandumu ile, büyük bir
kavgadan sonra adayı Yunanistan'a bağlamak için başlatılan kanlı
bir savaştan sonra, Türkiye'nin adaya gelmesiyle kurtarılan Türk
halkı, bütün barış girişimlerinin netice vermediğini gördükten
sonra, anavatan Türkiye ile anlaşarak, anavatan Türkiye'nin
desteğiyle devletini kurmuş ve Türkiye bu devleti tanımıştır.
Egemen değildiysek, Türkiye bizi niye tanıdı.'' ''Egemen
devletlerin çeşitli nedenler, siyasi zorluklar ve büyük ülkelerin
haksız girişimleri nedeniyle egemenliklerinin tam meyvesini
toplayamayabildiğini'' ifade eden Denktaş, bu devletlerin,
zorluklar içinde kalabileceğini, haksız ambargolar altında
yaşayabileceğini, ama egemenliklerini kaybetmediklerini kaydetti.
''Kıbrıs, canla, kanla verilen bir mücadeleyle alınmıştır,
kurtarılmıştır'' diyen Denktaş, daha sonra şunları söyledi:
Egemenlik ''Şehitlerimiz yüzlerce yan yana bu topraklarda
yatmaktadırlar. Egemenliğin simgesi onlardır. Tekrar soruyorum:
Egemen değildikse Türkiye ne diye bize büyükelçisini gönderdi, ne
diye 20 yıldan fazladır egemen bir devlet olarak bizi tanıdı.
Meseleyi halletmek bu kadar kolay olsaydı, çoktan halledilirdi.
Egemenlik mücadelesi, 'Kıbrıs'ın meşru hükümetiyim' diye diye bütün
Kıbrıs'a sahip çıkmak isteyen Rum tarafının bütün Kıbrıs'a sahip
çıkma hakkı olmadığını gür sesle savunmakla ve bu iddiada
bulunanlarla masaya oturmamakla olur. Biz Türkiye'nin siyaseti
nedeniyle devamlı surette masaya oturduk. Bizi tanımak isteyenler
olsa dahi, 'ya birleşeceksiniz, ya tanınma istiyorsunuz' diye
bekledi. Tanınmak istiyorsak ABD'nin, İngiltere'nin ve o zaman
Sovyetler Birliği'nin kendi çıkarları için Güvenlik Konseyi'nde
aldığı kararın kaldırılması için Türkiye bütün nüfuzunu kullanmalı
ve barışı istemeyenin, bütün Kıbrıs'ı almak siyasetini güdenin Rum
tarafı olduğunu devamlı surette yaymalıydı. Bu yapılmadıkça, 'meşru
Kıbrıs hükümetiyim' diyen Rum tarafının bizi dünyaya bir azınlık
olarak tanıttığını yayması neticesinde mecburen biz masaya
oturdukça dünya bizi, 'meşru hükümetten bazı haklar isteyen bir
azınlık taraf' olarak değerlendirmiştir. Şimdi bakıyorum Türkiye de
bu değerlendirmeye katılmaktadır. Bunlar bizi üzmektedir.''