Gülen'in 'kriptolu vaazı'! Cemaat oyunu kime verecek?
Abone olAkşam gazetesi yazarı Turgay Güler, Fethullah Gülen'in ikinci kez beddua attiği vaazını eleştiren bir yazı kaleme aldı.
Fethullah Gülen'in dün yayınlanan en
son vaazındaki beddua köşe yazarlarının bugünkü gündem maddesi
oldu.
Gülen'in beddualı vaazını bugünkü köşesine taşıyan Akşam si yazarı hem Gülen'i eleştirdi hem de Gülen'in vaazından yola çıkarak cemaatin cumhurbaşkanlığı seçiminde kime oy vereceğini yazdı.
"Muhterem(!) pek sever şifreli konuşmaları ya! Cemaat oyunu kime verecek, ‘son’ vaazında şifrelemiş." diyen Güler, çatı adaya destek veren partilerin Gülen tarafından bir 'atkıya' benzetildiğini hatırlattı ve ekledi:
"Muhterem(!) bu partileri ‘atkı’ gibi görüyor. Sanırım bir süre kullanacak, eskiyince atacak!"
Turgay Güler'in "Gülen 'son' kriptolu vaazı" başlıklı bugünkü
yazısından bölümler şöyle:
"Fetullah Gülen uzun süredir sessizdi.
Sesi soluğu çıkmıyordu.
Muhterem(!) sessizliğini bozmaya karar vermiş ve bozmuş.
Bozmayaydı, öyle kalaydı iyiydi!
Zira bedduayla gitmişti, bedduayla döndü.
Yine “Allah onların evlerine ateşler salsın!”
dedi.
...
Bu arada bir de, ekmel ekmel ekmel.
Hakkını yememek gerek, ‘son’ vaazı bedduadan önce “ekmel
ekmel ekmel” diye başlıyor.
Muhterem(!) pek sever şifreli konuşmaları ya!
Cemaat oyunu kime verecek, ‘son’ vaazında
şifrelemiş.
Hiç de anlaşılmıyor hani!
Şöyle diyor:
“Her hâlimizde, her tavrımızda, her davranışımızda, iman-ı
ekmel, ihsân-ı ekmel, ihlas-ı ekmel, rıza-yı ekmel, yakin-i ekmel
demeli, hayatımızı bu atkılar arasında bir dantela gibi düzgün
işlemeye bakmalıyız.”
Bu cümlede aslında iki şifre var.
Şifrelerden biri çok açık, ekmel.
Yani Ekmel!
“Aman ha!” diyor, “oyunuzu Ekmel’e
verin!” diyor. Gelelim ikinci şifreye. O da aynı cümledeki
şu ifadede gizli:
“..hayatımızı bu ‘atkılar’ arasında bir dantela gibi düzgün
işlemeye bakmalıyız”.
Buradaki atkılar, hiç şüphesiz Ekmel’e destek veren partiler.
CHP, MHP…
Şifreyi çözdükten sonra cümleyi şöyle kursak ne olur?
“…hayatımızı bu ‘partiler’ arasında bir dantela gibi düzgün
işlemeye bakmalıyız”.
Cuk oturur!
Muhterem(!) bu partileri ‘atkı’ gibi görüyor.
Sanırım bir süre kullanacak, eskiyince atacak!
Böylece Türk siyaseti, tuzluktan sonra yeni bir kavram daha
kazanmış oldu.
Atkı!