Gülen cemaatiyle ilgili her şey
Abone olİşte Türkiye'de en çok tartışılan cemaatlerden biri olan Gülen Cemaati'nin bilinmeyen yüzü..
Herkesten alabileceğinin en fazlasını al düşüncesine göre
hareket eden cemaatte şakird olabilecekler şakird yapılır,
olamayacaklarla ise dostluk kurulmaya çalışılır. O da olmayacaksa
en azından düşmanlığının kırılması yoluna gidilir. Benim gibi zaten
onları merak eden, farklı hayatları denemeye hevesli kişiler için,
ya da misyonerlik zaten ruhunda olanlar için fazla uğraşmaları
gerekmez. Onlar kendiliğinden cemaate yakınlaşacaktır. Ama
diğerleri için kişiye özel tasarlanmış, inceden inceye planlanmış
taktikler kullanılır.
YEMEK DOLABI HER DAİM DOLU
Devlet yurtlarında kalan şakirdler, istişare yaparken cemaat
dışından bir öğrenci içeri girerse otomatikman konuyu
değiştirirler. Başkalarının yanında hassas konuların açılmamasına
azami özen gösterilir. Bu çocuklar belli bir süre yurtta hizmet
ettikten sonra, sosyal hayattan daha soyutlanmış yaşayacakları,
Gülen'in kitaplarını ve risaleleri daha yoğun okuyacakları cemaat
evlerine alınırlar, oradaki şakirdlerle görev değişikliği yaparlar.
Böylece kimsenin ruhani atmosferden uzun süre ayrı kalmasına,
çevresel faktörlerden etkilenmesine izin verilmez.
Yurtlarda genelde bir iki oda şakirdlerin kontrolünde olur, merkez
kabul edilir. Esnafın parasıyla yemek dolabı her daim dolu olan,
genelde halıfleks kaplatılan bu odalar çoğu zaman yurtların en şık
odalarıdır. Diğer odalara ise bir iki şakird yerleştirilir, onlar
sayesinde oralarda kalan müspet öğrenciler tespit edilir, merkez
odalara kahvaltıya ve sohbete getirilmeleri sağlanır. Birçok
öğrenci için cemaat odalarında düzenlenen zengin kahvaltı sofraları
çok güçlü bir mıknatıstır. Hizmet'le ilk tanışma genelde böyle
olur.
Her şeyden önce kişinin müspetlik (kazanılmaya uygunluk)
derecesi belirlenir. Uzun süre arkadaşlık edilerek karakteri,
ailesi, hayattan beklentileri hakkında bilgi toplanır. Psikolojik
ya da maddi ihtiyaçları olan, yaşadığı hayattan memnun görünmeyen,
küçük şehirlerden büyük şehirlere gelmiş ve bir yere sığınmaktan
mutlu olacak, yalnızlık çeken, ailesi ayrı olup ana/baba ilgisine
muhtaç, yakınlık gösterilmesinden etkilenecek kişiler müspet
kişilere örnek sayılabilir. Bu insanlar dini konulara karşı pek
sorgulayıcı değillerse, tartışmaya, kendi fikrinde ısrar etmeye
heves göstermiyorlarsa, kabullenmeye alışıklarsa müspetlik
dereceleri daha yüksektir. Hele bir de en azından cuma namazlarına
gidiyor, oruç tutuyor, belli bir ölçüde de olsa dindarlarsa en
rahat kazanılabilecek kişiler sınıfına girerler.
Diğerleri, sorgulayan, kendi ayakları üstünde duran, Müslümanlığı
bireysel yaşayan ya da dini konularda hassas olmayan çocuk ve
gençlerle çok daha yavaş ilerlenir. Rahatsız olabileceklere cemaat
ve örgütlenme konusu hiç açılmaz, sadece Hizmet'e sempatik
bakmaları sağlanmaya çalışılır. Bunun için yurtdışındaki okullar ve
gazetelerde Hizmet hakkında çıkan övücü yazılar en önemli
araçlardır. Cemaati ve Gülen'i öven ünlü kişilerden örnekler
verilir, 'böyle kişiler bile destekliyorsa sen ne demeye uzak
duruyorsun' düşüncesi aşılanır.
DETAYLAR RAPORLANIR
Gülen cemaati bir öğrenci hareketi olsa ve ağırlıklı olarak
insanları çocuk yaştan kazanmaya odaklansa da, şakirdler girdikleri
her ortamda, tanıştıkları herkesi müspetlik açısından değerlendirir
ve kişiye özel taktiklerle kendi yaşadıkları sürecin bir parçası
yapmaya çalışırlar. Gazeteci gazeteciyle, sporcu sporcuyla,
öğretmen öğretmenle, herkes kendi aile ve arkadaş çevresiyle hizmet
deyimiyle 'ilgilenir.' Hayatın her alanında söz sahibi olmak
esastır. Bütün bu süreçler, haftalık istişare toplantılarında üst
düzey abilerle konuşulur, tartışılır, kime nasıl yaklaşılacağı,
kimden nasıl faydalanılabileceği konusunda beyin fırtınaları
yapılır. Raporlar tutulur, ödevler verilir. 'Birlikte sinemaya
gittik, ödevlerine yardım ettim, bu hafta iki kez benimle namaz
kıldı' gibi en ufak detaylar bile raporlanır.
İşte tüm güzel yanlarına, devletin yurt sağlayamadığı çocuklara el
uzatmalarına, şiddetten uzak insanlar yetiştirmelerine rağmen,
cemaatin ciddi bir değişime ihtiyaç duyduğu konulardan biri bu
taktiklerdir. İnsanlara dürüst davranmaya başlamadıkları, niyetleri
kendilerince ne kadar iyi olursa olsun çocuklara 'taktiklerle'
yaklaştıkları sürece, farklı düşünenlerle barışmaları mümkün
olmayacak. Bu yüzden bunu en çok kendilerinin sorgulamaları
gerekmekte.
ÖĞRENCİLERE HAYATLARINI ADARLAR
Her şakird bir ya da iki öğrenciden sorumludur. Bu öğrencileri
cemaate yaklaştırmak için hayatını adayacaktır. Ödevlerinde yardım
edecek, oyunlarına katılacak, cemaat evlerine yemeğe götürecek,
iyice kalplerini kazandıktan sonra da tebliğe başlayacak ve
Gülen'in kitaplarını okumaları, kasetlerini dinlemeleri için ikna
etmeye çalışacaktır. Yeterince duygusal bağ kurulmadıkça asla
hassas konulara girilmez. 'Bu insanlar beni çok seviyorlar, bana
önerdikleri şeyler hakkımda iyidir.' düşüncesinin oluşması
beklenir. İlk başta cemaatin hep güzel yanları anlatılacak, bu
çocuklardan fazla bir şey beklenmeyecek, hem maddi hem manevi
açıdan almaktan çok verilecek, çocuğun cemaatle bağı
güçlendirilecektir. Çocuk cemaatin içinde uzun süre kalıp
düşünceleri yeterince kalıplaştıktan sonra bunların karşılığı ondan
fazlasıyla alınacak, ondan da her şakirtten beklenen şeyler
beklenmeye başlanacaktır. İlgilenilen çocuk sohbetlere katılmaya
başlayınca, cemaate alışınca, onunla ilgilenen şakird de başka bir
kişiye atanır. İnsan en iyi dostu saydığı kişinin onunla sadece
Hizmet'e yakınlaştırmak için arkadaşlık ettiğini anladığı zaman,
şayet tam bir teslimiyet içinde değilse, ister istemez incinir.
İnsan Neden Şakird Olur?
ŞakİrdleR üzerine bir yazı dizisi yapıyorsak, öncelikle bir insanın
neden şakird olmak isteyeceğini konuşmak lazım sanırım. Gözlemlerim
bana bu konuda bazı gruplamalar yapabilme şansı tanıyor. Aşağıda
sıraladığım başlıkların şakirdlerin önemli bir bölümünü kapsadığını
söyleyebilirim. Gene de benim rastlamadığım, cemaate farklı
motivasyonlarla katılmış kişiler mutlaka vardır, insanlar bu
konularda konuşmaya, herkes bildiğini paylaşmaya başladığında
eksiklerin tamamlanacağını umuyorum. Mesela kadın şakirdler ve
yaşadıkları süreçler konusunda bir bilenin herkesle birlikte beni
de aydınlatmasından çok mutlu olurum.
İkna edilenler
Bu grup özellikle okul çağındaki çocuklardan kazanılır. Şakirdler
cemaate katabilecekleri müspet kişileri hayatlarının her döneminde,
girdikleri her yerde arasalar, gazeteci gazeteciyi, işçi işçiyi,
polis polisi, yazar yazarı davaya 'ikna etmeye' çalışsa da, ağırlık
öğrencilerdedir. Çoğu zaman benzeri her yapıda olduğu gibi en aşırı
uçtakiler, cemaate karşı hiçbir eleştiriye açık olmayanlar,
Risale-i Nur'daki basit bir çelişki eleştirildiğinde bile söyleneni
anlamaya çalışmadan tepki gösterenler bu 'sonradan olma'
şakirdlerdir. Yürekten inanlardan farkları, bağlılık nedenlerinin
daha çok duygusal motivasyonlar olması.
Çıkar peşindekiler
Bu kadar büyük imkanlara ve ekonomik güce sahip bir oluşumun
çıkarcı insanları mıknatıs gibi çekmesi kaçınılmaz. Bu kişiler
hakkında çok uzun konuşmaya değmez, cemaat şirketlerinde iyi bir iş
kapmak, makam sahibi olmak, Ortadoğu'daki lobi faaliyetlerinden
nasiplenerek işlerini geliştirmek, öğrenciyse güzel yurtlarda
kalmak ya da okurken burs almak gibi nedenlerle cemaate katılan,
ihtiyacı kalmayınca da kaçıveren insanlar az değil.
Sığınanlar
Anadolu'dan büyük şehirlere okumaya gelen bazı gençler için cemaat
kendilerini güvende hissedecekleri bir ortam sunmaktadır. Maddi
imkanı olmayan bazı öğrenciler de hepsi kusursuz döşenmiş cemaat
evlerini, yurtlarını insanca yaşayabilecekleri yerler olarak
görürler. Bazı iyi huylu çocuklarsa ortaokul ve liselerde,
cinsellik ve popülerlik dışında gündemi olmayan, güçlünün zayıfı
ezdiği bir düzen kurmuş gençler arasında sıkıntı çektiklerinden,
cemaatteki dayanışmadan etkilenirler. Sığınanlar, şakirdler
arasında azımsanamayacak orandadır. Kendilerini güvende
hissettikleri ortama ayak uydurmaya çalışır, akıllarına yatmayacak
pek çok şeye 'inanmak istedikleri için' inanırlar.
Sempatizanlar
Bu kişiler şakird olmasalar da, onları da bu başlık altında işlemek
iyi olacak. Şakirdlerin çok güzel işler yaptıklarına ikna edilirler
ve cemaate yolundaki engelleri kaldırmasında yardımcı olurlar. En
azından kendileri engel olmaktan çıkarlar. Bu konu cemaat için
şakird kazanmak kadar önemlidir, Gülen'in 'bir kişinin davaya
düşmanlığını 100'den 99'a indirmek de hizmettir' yaklaşımı
desturdur. Hiç olmazsa bu sayede çocuklarını onların okullarına
göndermeleri sağlanabilir, bu da ileride yeni şakirdler demektir.
Bunun için asla şakird olamayacak kişilere de, çok iyi
davranılır.
Aileden şakirdler
Anne babası şakird olan ya da cemaate sempatik baktıkları için
ailesi tarafından çok küçük yaşta Hizmet'e teslim edilmiş çocuklar,
cemaatin asıl itici gücü. Ortaokul ve liselerde müspet çocukları
tespit edip abilere raporlayanlar genelde onlar olur.
Diyebilirsiniz ki, 'İnsan çocuğunu bir cemaat ferdi olarak
yetiştirme özgürlüğüne sahip değil mi? Büyüdüklerinde isterlerse
çıkarlar.' Eğer cemaat o çocukları ileride anlatacağım 'düşünceleri
kalıplaştırma' sürecinden geçirmiyor olsaydı, elbette diyecek bir
lafım olmazdı. Bundan vazgeçerlerse yine olmayacak. Ama şu an durum
böyle değil. İleride bu konuyu irdeleyeceğiz.
Davaya yürekten inananlar
Her ne kadar cemaatle ilgili her şeye önyargılı bakanlar kabul
etmekte zorlanacaklarsa da, tüm şakirdlerin 'beyni yıkanmış, din
tüccarı, kandırılmış' olduğunu iddia etmek, onları biraz tanıyan
herkes için rahatsız edici. Saldırgan lafların insanları savunma
psikolojisine soktuğu, uç noktalara ittiği, sanırım sadece benim
bildiğim bir gerçek değildir. İleride bahsedeceğim 'düşünceleri
kalıplaştırma' süreci cemaatin temelini oluştursa ve bunu şiddetle
eleştirsem de, bu durum 'Hizmet' felsefesini iyice düşünmüş,
sorgulamış, kendince mantıklı bulmuş ve özgür iradesiyle
kabullenmiş insanların da olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Haber: Barış Müstecaplıoğlu
Kaynak:www.aksam.com.tr