Gülen cemaati direnmeyi öğreniyor!
Abone olCemaatin operasyona karşı sokağa inmesi ve sivil itaatsizlik eylemelrine yönelmesine dikkat çeken Ruşen Çakır "Gülen cemaati direnmeyi öğreniyor" dedi...
İNTERNETHABER.COM
Gülen cemaatinin emniyet örgütlenmesini hedef alan operasyon
sonrasından ortaya çıkan tabloyu yorumlayan Vatan
si yazarı Ruşen Çakır çarpıcı tespitleri ile
dikkat çekiyor. İlk defa sokağa inerek direnç gösteren cemaat
tabanına dikkat çeken Çakır "Açıkçası Cemaat’in bu noktaya
bu kadar hızlı evrilebileceğini tahmin etmemiştim"
dedi.
İşte Çakır'ın yazısındaki ilgili bölüm:
GÜLEN CEMAATİ DİRENMEYİ
ÖĞRENİRKEN...
Acaba şu tespite itiraz eden çok kişi çıkar mı: Eğer 22
Temmuz’daki gibi geniş çaplı ve siyasi anlamı yüksek bir
operasyonu, o gün gözaltına alınan polis şeflerinin bizzat
kendileri, bir kısmı bugün sosyal medyadan kendilerine destek olan
savcılar ve hemen hemen tümü pasif görevlere kaydırılmış yargıçlar
ile birlikte kotarmış olsalardı zanlılar kim olursa olsun işler bu
kadar uzamaz, dolayısıyla fazla tartışma çıkmazdı. Ergenekon,
Balyoz, KCK, şike vb. soruşturmalarda ve son olarak 17 Aralık
2013’deki yolsuzluk/rüşvet operasyonunda buna tanık olmuştuk.
22 Temmuz soruşturmasının ilk anından itibaren bir dizi aksaklık,
hak ihlali ve bariz hukuksuzluk yaşandı, daha da yaşanacağa
benziyor. Gözaltındaki polisler (ve onlara destek verenler),
bunlardan hareketle kendilerinin haklı, diğer bir deyişle "suçsuz"
olduklarını iddia ediyorlar. Olabilir. Ama şahsen yaşanan bütün bu
sıkıntılardan, esas olarak, hükümetin bu kadar çok önem atfettiği
bir operasyon için yargı ve poliste (hatta medyada) gerekli
hazırlığı yap(a)madığı, buna karşılık Fethullah Gülen cemaatinin
epey hazırlıklı olduğu sonucunu çıkarıyorum.
CEMAAT NEDEN YALNIZ
KALDI?
Bununla birlikte psikolojik üstünlüğü elinde tutuyor gözüken
Cemaat’in üçüncü şahıslardan çok fazla destek alamadığını görüyoruz
ki bunun ana nedeni Cemaat’in kendisinin yakın dönemdeki bir dizi
hukuksuzluğun doğrudan öznesi olması; buna rağmen bunlarla
yüzleşmeye ve özeleştiri vermeye yanaşmamasıdır. Bu konuda çok
yazmış olduğum için uzatmaya gerek yok. Yine de bir tekrardan zarar
gelmez: Cemaat mensupları kendilerini hata yapmaları söz konusu
bile olmayan Allah’ın "seçilmiş" kulları, geride kalan hepimizi de
hatadan hataya koşan faniler olarak görmeyi sürdürdükleri müddetçe
ülkemiz yerinde sayacaktır.
SİVİL İTAATSİZLİK
GÜNLERİ
Gözaltıların akabinde, polis yakınlarının İstanbul Vatan
Caddesi’ndeki Emniyet Müdürlüğü binasının çevresinde toplanması
üzerine Cemaat’in yeni bir dönemin eşiğinde olduğunu, önümüzdeki
günlerde "sivil itaatsizlik" eylemlerinin öne çıkabileceğini
yazmıştım. (Cemaat yeni bir dönemin eşiğinde: Sivil itaatsizlik)
Açıkçası Cemaat’in bu noktaya bu kadar hızlı evrilebileceğini
tahmin etmemiştim. Daha sonra Çağlayan Adliyesi’ne taşan dayanışma
gösterilerine ailelerin dışında çok kişi katıldı; oraya
gelemeyenler de sosyal medya üzerinden sürece dahil olmaya
çalıştılar. Sivil itaatsizlik tanımını en çok hak eden davranış ve
eylemlerse gözaltındaki polislerden, özellikle işlemleri bir türlü
bitirilemeyen 49’undan geldi.
Örneğin "Çağlayan Adliyesi'nde yerin yedi kat altındaki
nezarethaneden er ya da geç ahiretin tecelli edeceğine yürekten
inanan 49 vatan evladı" diye imzaladıkları bayram tebriğinde son
derece siyasi ve İslami mesajlar verdiler. Kuşkusuz her gözaltı bir
mağduriyettir, lakin nezarethane sahiden yerin yedi kat altında
olsa dahi cumhuriyet tarihimizdeki gözaltında zulümlerinin bir
sıralaması yapılsa herhalde onlarınki en diplerde yer almayı hak
eder.
KADERİN CİLVESİ
Ülkemizde değişik dönemlerde, haklı olduğunu düşündükleri davalar
için otoriteye boyun eğmeyen, bu uğurda canlarını feda eden sayısız
kahraman çıktı. 22 Temmuz sürecinden de pekala kahramanlık öyküleri
çıkabilir. Burada esas ilginç olan, gözaltındaki kişilerin hemen
hepsinin esas ihtisas alanının, siyasi otoriteye şu ya da bu
nedenle ve şu ya da bu nedenle karşı çıkanları saptayıp yakalamak
ve sorgulama süreçlerinde bu kişilerin iradelerini kırmak, diğer
bir deyişle direnmelerini engellemek olması. Kaderin cilvesi
diyelim.
Önce Vatan Caddesi, ardından Çağlayan’da süren dayanışma
eylemlerinin Cemaat için bir sakıncası olduğu da muhakkak:
Gözaltındaki polislerin Cemaat ile ilgileri olduğu iddiasının bu
yolla güçlenmesi.