Gül'den sağduyu çağrısı
Abone olDışişleri Bakanı Abdullah Gül, karikatürlere gösterilen tepkiler için , " O açıdan bütün Müslümanların haklıyken haksız duruma düşmemeleri gerekir" diye konuştu.
Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, "basın
hürriyetinin, herkesin limitsiz her şeyi yazması, çizmesi, hakaret
etmesi, neticesi ne olursa olsun aklına geleni yapması anlamına
gelmediğini" söyledi. Devlet Konukevi’nde düzenlenen "Kamu
Diplomasisi" konferansının açılış konuşmasını yapan Gül, çıkışta
gazetecilerin, son günlerde karikatür krizinden yükselen gerilime
ilişkin sorularını yanıtladı. Gül, "yaşananların aslında çok
beklenmeyen bir şey olmadığına" işaret ederek, "bu olay daha ilk
çıktığında Türkiye’nin oradaki büyükelçisinin, birçok Müslüman
ülkenin büyükelçisiyle birlikte yönetimin dikkatini çektiğini ve bu
konularda dikkatli olunması gerektiğini, ileride kontrol
edilemeyecek gelişmeler olabileceğini söylediğini" hatırlattı.
Büyükelçinin o dönemde çok açık bir şekilde üstüne düşenleri
yaptığını kaydeden Gül, "Ne yazık ki bugün gelinen nokta, dünyanın
birçok bölgesinde istenmeyen olaylar oluyor" dedi. Gül, "Her şeyden
önce basın hürriyeti şüphesiz ki geçerlidir ve her yerde basın
hürriyetinin olmasını çok arzu ederiz biz. Ama basın hürriyeti
demek, limitsiz, herkesin her şeyi yapması, yazması, çizmesi,
hakaret etmesi, neticesi ne olursa olsun aklına geleni yapması
anlamına gelmez şüphesiz ki" diye konuştu. "Sorumsuzca yapılan bir
saygısızlığın neticelerini suçsuz birçok insanın çektiğine" işaret
eden Gül, Salman Rüşdi olayını örnek vererek, daha önce de bu tip
olaylar olduğunu anımsattı. "MÜSLÜMANLAR HAKLIYKEN HAKSIZ DURUMA
DÜŞMEMELİ" "Şiddetin doğru bir şey olmadığını, özellikle Suriye’de,
Lübnan’da olanları hiçbir şekilde tasvip etmediklerini" vurgulayan
Gül, sözlerine şöyle devam etti: "Bunlar konuşarak yapılacak
işlerdir, diplomasiyle çözülecek işlerdir. O açıdan bütün
Müslümanların haklıyken haksız duruma düşmemeleri gerekir, en
önemli şey bu. En önemli şey, haklıyken size sempati varken,
birdenbire haksız duruma düşmek; bunun asla olmaması gerekir. O
açıdan herkesin çok dikkatli olması gerekiyor. Tepkiler bugünkü
dünyada meşru yollarla daima ifade edilebilir ve bunlar
söylenebilir. Biz doğrusu kontrolden çıkan bu olaylar karşısında
(AB, BM, İKÖ)neler yapılabilir, tüm bunları çalışıyoruz, dün akşam
hep değerlendirdik, birçok temaslar yaptık. Önümüzdeki günlerde de,
bugün de tabii bunlar devam edecek. Farklı dinler, farklı tarihler,
farklı toplumlar arasında daha çok diyalog olsun, daha çok
işbirliği olsun diye, Türkiye üstün bir gayret sarf ederken birçok
ülkeyle beraber, bir taraftan bunların daha da derinleşeceği,
düşmanlıkların daha artacağı ne yazık ki bir gelişmeyle karşı
karşıyayız. Bunun hemen önlenmesi gerekir." "ANTİ-İSLAM,
ANTİ-SEMİTİZMİN YERİNİ ALMAYA BAŞLADI" "Anti-İslam, ne yazık ki
bazı ülkelerde anti semitizmin yerini almaya başladı" diyen Gül,
"tüm bunlara karşı bütün dünyanın dikkatini çektiklerini" ifade
etti. "Hükümet olarak, ayrılıkçılık, ırkçılık, dinler arasında
ayrım gibi tüm konulara karşı, uluslararası platformlarda, ikili
görüşmelerde sürekli olarak dikkat çektiklerini" kaydeden Gül, "Ama
üzülerek şunu da ifade etmek istiyorum ki; son yıllarda
anti-semitizmin yerine bir Müslüman düşmanlığı sanki ikame etmeye
başladı, bunun çok tehlikeli olduğunu görüyoruz" diye konuştu. Gül,
"özellikle terör ve şiddetle dinin hiçbir zaman birleştirilmemesi
gerektiğini" vurguladı. "Her dinin içinden, her dine mensup
toplulukların içinden yanlış insanların çıkabileceğini" belirten
Gül, "Tarihe baktığınızda, milyonlarca insanın ölümüne sebep olan
insanlar çıkmıştır. O açıdan bu ayrımları çok iyi yapmamız gerekir"
ifadesini kullandı. "Hükümet olarak önemli bir gayret içinde
olduklarını" vurgulayan Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın
İspanya Başbakanı Jose Luis Rodriguez Zapatero ile birlikte ortak
bir duyuru, ortak bir çağrı yaptığını hatırlatarak, bu tip
çalışmalara devam edeceklerini söyledi. Gül, "Türkiye’nin ev
sahipliğinde uluslararası bir toplantının yapılmasının, tarafların
buluşmasının söz konusu olup olmayacağına" ilişkin bir soru üzerine
de, "bu tip toplantılardan hiçbir ülkenin prestij çıkarma gayreti
içinde olmaması gerektiğini" belirterek, "Bu tip toplantılar
Türkiye’de olmuş, Avrupa’da olmuş, başka bir İslam ülkesinde olmuş,
bunların hiç önemi yoktur. Neresi uygunsa, nerede daha iyi netice
verilirse tabii ki orada yapılabilir" dedi. PAPAZIN ÖLDÜRÜLMESİNE
KINAMA Gül, Trabzon’daki Sancta Maria Kilisesi’nde Papaz Andrea
Santaro’nun silahlı saldırıda ölmesine ilişkin bir soru üzerine de,
"bir din adamına dini bir mekanda böyle bir saldırı yapılmasından
çok büyük bir üzüntü duyduklarını ve bunu şiddetle kınadıklarını"
vurguladı. Bakan Gül, dünden bu yana İçişleri Bakanlığı, Emniyet
Genel Müdürlüğü ve bütün kuvvetlerin yoğun bir çalışma içinde
olduğunu kaydetti. "Olayın tamamen bireysel bir olay olduğuna
inandıklarını, şimdiye kadar bütün göstergelerin de tamamen bu
yönde olduğunu" belirten Gül, "Arkasında ne vardır, nasıl bir
kışkırtma vardır, hangi niyetle yapılmıştır, bunlar muhakkak ki
ortaya çıkacaktır, çıkartılacaktır. Ama bir din adamına dini bir
mekanda böyle bir saldırı yapılmasından çok büyük bir üzüntü
duyduk, bunu şiddetle kınıyoruz" diye konuştu. Gül, konuyla ilgili
her şeyi, tüm bilgileri, ilgili ülkelerle de paylaştıklarını
söyledi. Dışişleri Bakanı Gül, Trabzon’daki cinayetin karikatür
kriziyle bağlantısı olup olmadığına ilişkin bir soruyu da
"Olmayacağını tahmin ediyoruz" diye yanıtladı. "TÜRKİYE, HER ZAMAN
HOŞGÖRÜ MERKEZİ OLMUŞTUR" Türkiye’nin, bugün de, tarihi boyunca da
her zaman hoşgörünün merkezi olduğunu vurgulayan Gül, şunları
belirtti: "Bütün tarihi boyunca farklı dinden insanların kendi
dinlerinin gereğini çok rahatlıkla yaşadıkları, düşüncelerini çok
rahatlıkla ifade ettikleri, ibadetlerini çok rahatlıkla yerine
getirdikleri, aynı dönemde caminin, kilisenin, sinagogun beraber
yapıldığı bir İslam dönemi geçirmiştir Türkiye. Osmanlı dönemi
böyle bir dönemdir. O açıdan dünyada örnek gösterilmiştir. Dinler
arası toleransın en iyi şekilde gerçekleştirildiği toplumdur bizim
toplumumuz. Bu topraklar da öyle topraklardır, o bakımdan bu olaya
çok üzüldük ve gereken her türlü inceleme gayet dikkatli şekilde
yapılmaktadır."