Gül Başbakan olursa AKP-Cemaat ittifakı yeniden kurulur!
Abone olEzgi Başaran'a konuşan Orhan Gazi Ertekin cemaate operasyon konusunda çarpıcı açıklamalar yaptı: Cemaat-AKP savaşı yok. Olan şey Cemaat-Erdoğan savaşıdır!
İNTERNETHABER.COM
Radikal yazarı Ezgi Başaran,
Demokrat Yargı derneği başkanı ve hakim Orhan Gazi
Ertekin ile röportajına bugün de devam etti. AK
Parti ile cemaat arasındaki kavga son
operasyonlara dönük çarpıcı kehanetlerde bulunan Ertekin
"Bu operasyon her yere sıçrar, gerekirse size ve bana
bile!" dedi.
Abdullah Gül'ün Başbakan olması durumunda cemaat ile AK Parti arasında yeni bir koalisyon kurulabileceğini iddia eden Ertekin "kurtarıcı biziz ve İttihat ve İtilaf geriliminden bu yana bizim gücümüzü ve enerjimizi yutan şu düşman kardeşlerin saçma oyunlarını aşıp kendi kaderimize sahip çıkmamızın zamanı geldi." dedi.
İşte röporajdan çarpıcı bölümler:
YARGIYA SIÇRAMAYAN OPERASYON YÜZDEYDE
GÜÜRLTÜDÜR
Polis şeflerinden sonra operasyon kimlere sıçrar
sizce?
-Böyle soruşturmalar her yere sıçrar! Gerekirse size
ve bana bile! Polis şeflerinin de dahil olduğu yapının esas gücü
yargı ve HSYK'dır. Bu nedenle de yargıdaki karşılığı ve uzantıları
açığa çıkarılmadığı sürece kendisini sürekli olarak üretmeye devam
edecektir. Dolayısıyla, son on yılda olduğu gibi bundan sonra da
yargı iktidar kurucu merkez özelliğini korumaya devam edecektir.
Yeni bir iktidar kurmak isteyen her siyasal hareket, bundan sonra
hukuk ve yargı üzerine daha ciddiyetle düşünmek ve kendi politik
pozisyonunu oluşturmak zorundadır. Son 7-8 yıllık derin devletin
çözüleceği yer tam da yargının bağrıdır. Buraya sıçramayan bir
operasyon ne yeni bir iktidar üretebilir ne de kendisine uygun bir
savunma hattı çizebilir. Bu yapılmadığında ise yüzeyde bir kaç
gürültü yaratmak dışında bir şey yapılamaz.
GÜL BAŞBAKAN OLURSA AKP-CEMAAT
KOALİSYONU SÜRER
Türkiye'nin yargı ve kolluk sistemlerinde daha önce böyle
benzer bir savaş, kadrolaşma ya da tasfiye olmuş
muydu?
-Adnan Menderes 1954 ve 1958'de iki defa CHP kökenli yargı
mensuplarını emekliye sevk etmek için harekete geçmiş, bazılarını
tasfiye etmişti. Benzer bir durum 1960 darbesi sonrası bu kez de
önemli sayıdaki Demokrat Partili Yargıtay ve Danıştay üyelerinin
yasayla emekliye sevk edilmesi şeklinde yaşandı. Her iki tasfiye de
bugünkü çatışmalara köken oluşturacak bir siyasal gerilime tekabül
ediyor.
AKP-CEMAAT KAVGASI YOK! ERDOĞAN CEMAAT
KAVGASI VAR!
Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra Cemaat-AKP kavgası nasıl
devam eder?
-Ortada henüz bir Cemaat-AKP savaşı yok. Olan şey Cemaat-Erdoğan
savaşıdır. Zaten, Ak Parti içinde Cemaat ile Erdoğan'a eş düzeyde
savaşacak başka bir aktör olmadığı için bu mücadele Erdoğan'ın
kendisini sürekli olarak farklı alanlarda klonlamaya çalışması ile
devam ediyor. Bu savaşta Cumhurbaşkanlığı kritik. Eğer alınamazsa
Erdoğan iktidarı sürekli yara alacaktır. Fakat, Cumhurbaşkanlığına
geçtiği anda da Ak Parti sahası boşalmaktadır ve Erdoğan için
maalesef gerçek bir siyasi klonlama yöntemi henüz bulunamamıştır.
Erdoğan'ın kaderi de budur. Her yeri ele geçirmek zorundadır. Ama
bu mümkün değildir. Bunu ne Abdülhamid ne de Mustafa Kemal
başarabilmiştir. Önünde mantıklı iki yol görünmektedir: Ya
Cumhurbaşkanlığını bir fetih olarak göstermesine müsaade edilmesi
kaydıyla Abdullah Gül üzerinde de uzlaşmayı kabul edecektir. Ki bu
durumda Erdoğan'ın Gülen ile tedirgin bir anlaşmaya razı geldiği ve
AKP-Cemaat koalisyonunun yeni bir biçimde tekrar kurulmaya
başlandığı anlamına gelir. Bu anlamda son operasyonların Abdullah
Gül’ü daha fazla kendi tarafına angaje edecek bir miras olarak
ayarlanmış olma ihtimalini düşünmek bir spekülasyon olarak
mümkündür. İkinci olarak mevcut operasyonları bizzat Abdullah
Gül'ün Başbakanlığa gelişini engellemek için daha erken yaptırmış
olması ihtimali de göz ardı edilmemelidir.
YENİ TÜRKİYE VE YENİ İKTİDAR BU SAVAŞIN
SONUNDA KURULABİLİR
Nasıl yani?
-Şimdi böyle bir operasyonla uyumlu bir başbakan ihtiyacı artık bu
yeni süreçle beraber daha fazla açığa çıkmış sayılacak.
Dolayısıyla, Erdoğan, AKP içinden kendisine uygun bir başbakan
seçebilir ve işte o zaman Cemaat- AKP savaşını ve geleceğini
konuşmaya başlayabileceğiz. Daha yolumuz var ve bir "yeni iktidar"
ve "yeni Türkiye", ancak bu savaşın sonunda kurulabilir hale
gelecek.
ERDOĞAN İLK TURDA SEÇİLMEMEK İÇİN DUA
ETSİN
MİT’in gücünün ciddi bir biçimde artması da yeni dönemin
özelliklerinden biri olacak değil mi?
-Evet, Erdoğan MİT merkezli yeni bir devlet kurarak kendisini
garanti altına almaya çalışıyor. Fakat şansı yüksek değil. Bu durum
onun siyasi imgesine yerleşen Marcos’lar unsuru yerine Saddam
unsurunun daha da yoğunlaşmasına yol açacaktır. Her durumda,
sanıldığının tersine Erdoğan için Gül üzerinde kapsamlı bir
uzlaşmayla Çankaya'da bir daire sahibi olmak en makulü gibi
görünüyor. Aksi takdirde son anına kadar tedirginlik ve güvensizlik
içinde geçecek bir hayatı ailesine de miras bırakacak gibi duruyor.
Şunu da eklemek gerekir ki, Erdoğan, bu sürecin kendi aleyhine
seyretmesine müsaade edecek bir lider de değil. Sonuç olarak umarım
Türkiye, bundan sonra trajedilerden uzak durur. Diğer yandan ise
Gülen ve Gül ile CHP ve MHP gruplarının da toplumun yeni talep ve
dinamizmini besleyebilecek bir umut olma özelliğini
sergileyebildiği görülmüyor.
Erdoğan'ın birinci veya ikinci turda seçilmesi Türkiye
iklimini değiştirir mi sizce?
-Ben Erdoğan'ın yerinde olsam, ilk turda seçilmemek için dua
ederdim. Ne kadar sert ve keskin biçimde ve yüksek oylarla gelirse
kendisine yönelik nefret ve kini o kadar yükseltecektir. Buna
karşılık ne kadar az oy alırsa ve ikinci turda seçilirse
rakiplerinin özgüvenleri o kadar artacak, yani ona orada tahammül
etme ihtimali ise o kadar yükselecektir. İçinde bulunduğu durumda
Erdoğan'ı ve taraftarlarını rahatlatacak olan şey yüksek oy değil
birinci parti düzeyindeki bir oy yüzdesidir.
RÖPORTAJIN TAMAMI İÇİN