Sadece gençleri değil çocuklarımızı da kaybediyoruz…
Altıncı sınıf öğrencisi olan 11 yaşındaki oğlumun anlattığı bir
olay beni kara kara düşünmeye ve yeni
neslin gittiği istikamet hakkında ciddi endişeler duymama
yol açtı.
Oğlum bana şunları anlattı: “Baba, bizim
sınıfımızdaki kızlar BTS Grubu’nun posterlerini yanlarında
taşıyorlar. Teneffüslerde çantalarından çıkarıp büyük hayranlıkla
seyrediyorlar. Hatta bazıları onların resimlerini öpüyor.
Söylediklerine göre onları çok seviyorlarmış, onlara âşık olmuşlar
ve onlara tapıyorlarmış”
Benim refleks icabı vermiş olduğum tepkinin karşılığında ise;
“Baba yanlarında getirdikleri resimleri özellikle
erkeklere göstererek; “baaakkk!! Ne kadar yakışıklılar değil mi?”
diye gözümüze güzümüze sokmaya çalışıyorlar.”
Oğlumun anlattıklarından sonra merak edip baktım BTS
Grubu neymiş diye. İşte o zaman anladım olayın vahametini.
BTS, Korel’i bir müzik grubu ve 7
genç erkekten oluşuyor.
Giyim tarzları, yaşam tarzları, inançları, kültürleri, velhasıl
kelam her şeyleri bizden çok farklı.
Bizim kültürümüzle, dinimizle, milli örf ve geleneklerimizle
örtüşen hiçbir şeyleri yok.
Ve düşünebiliyor musunuz bizim daha 11 yaşındaki
kızlarımız bu ne idiğü belirsiz gençlerin hayranı.
Hayranı olmaktan da öte onları deli gibi seviyorlar,
aşık olmuşlar ve cansız resimlerine bakarak ne
kadar yakışıklı diye öpüyorlar…!
Aman Allah’ım… Aman Allah’ım… Ne korkunç, ne felaket bir
tablo…
Çocuklarımızı nasıl bir yetiştirme süreci içerisinde
tutuyoruz?
Toplum bu çocuklara hiç mi örnek olamamış?
Milli eğitimimiz bu çocuklara ne öğretiyor?
Toplum ve devlet olarak bir an önce başımızı ellerimizin arasına
alıp düşünmeye ve tedbir almaya ihtiyacımız var. Eğer milli
ve manevi değerlerimizden uzaklaşma yaşı 11’e
kadar düştüyse ortada çok ciddi bir sorun var
demektir.
Suç asla çocuklarda değil. Çünkü pedagojik bir gerçek olarak
“Çocuklar görerek öğrenirler”.
Demek ki bizler aile, toplum ve devlet olarak bu çocuklara çok
kötü örnek oluyoruz. Değerler eğitimimiz yerlerde sürünüyor demek
ki…
Nasıl sürünmesin ki?
Batı ve yabancı hayranlığı, milli ve manevi değerlere
uzaklaşma hayatımızın her yerinde, her anında.
Televizyonlarımız başta olmak üzere internet, sosyal medya, yazılı
medya…
Çocuklarımızın mayalanma sürecini ateşe
atmayalım! Pişmeden kavrulurlar, köz olurlar.
Bunları pek tabi söylerken kendi çocuklarımı düşünerek,
hassasiyet perspektifinde dile getirmeye çalışıyorum. "Bizim
çocukluğumuzda gençliğimizde yaşayamadıklarımızı çocuklarımız
yaşasın" düşüncesi ile ellerine vermiş olduğumuz
imkânlar nerelerde kullanılıyor?
Fitnenin çok derinleştiği zamanları yaşıyoruz. Fitne
artık çocuklarımıza kadar ilişmiş durumda!
Fitnenin kucağında toplum değerlerini ve inanç değerlerini
bilmeden, kendi özgüveni ile kimliğini inşa edemeyecek kadar
yabancı hayranlığı içerisinde olacaklarsa varsın cahil
kalsınlar.
Gübre böceğinin bile yaptığı bir iş, oynadığı bir rol vardır,
çocuklarımız da her biri bir rol için seçilmişlerdir, o rolleri
oynayacaklar ve şahsiyet, karakter sahibi
olacaklardır.
Çocuklarımızın oynamaya çalıştıkları rolleri nasıl nereden
almaya çalıştıkları biz ebeveynlerin birincil
derdi olmalı.
Her yer ama her yer BTS gibi ne idüğü belirsiz
gruplarla dolu. Hiçbir sosyal süzgece tabi tutmadan boca
ediyoruz hayatımıza…
Ey aileler, ey toplum, ey devlet…
Bir an önce kendimize gelmeye ihtiyacımız var. Yoksa –eskiden
gençlik elden gidiyor derlerdi- çocuklarımız elden
gidiyor.
Eğer çocuklarımıza kendimizden rol modeller
gösteremiyorsak vay bize, vahlar bize…