Başbakan Erdoğan'ın sert üslubu ve kullandığı öfkeli dil,
dün grup toplantısında yerini hem yumuşak hem de anlamaya,
anlatmaya yönelik bir dile bıraktı.
Aslında günlerdir kendisinden beklenen
konuşmayı yaptı Erdoğan.
"Erdoğan'ı yedirmeyiz"
diyenlerin gönüllerine tercüman oldu.
Yaşları 20-25 arasındaki gençlere seslendi:
"Ben sizi Allah için seviyorum" dedi ve AK
Parti döneminden önceki dönemlerde yaşanan olaylardan örnek
vererek şuanki durumla mukayese etmelerini
istedi.
Özgürlüklere vurulan prangaların
birer halkası olanların, bugün nasıl özgürlük savaşçısı olarak Gezi
eylemlerinde boy gösterdiğini anlattı.
Gezi parkı eylemlerinde başörtülülere
yapılan çirkin tacizlere "uyduruyorsunuz" diyenlerin de
cevabını verdi.
Olaylar başladığından beri Menderes
dönemini hatırlatan paylaşımları, haberleri görüyoruz
hepimiz.
Bir yağlı ilmek bulsalar Erdoğan'ın
başına bir saniye düşünmeden zevkle geçirecek ve sonra da
salyalarını akıta akıta izleyecek bazı insanların deşifresi oldu
eylemler bir anlamda.
Çıkış noktası bu olmasa da herkes aslında içinde
ne varsa boca etti bir anda ortalığa.
Çıkan manzara dehşet
vericiydi.
İlk günden bu yana Başbakan Erdoğan'ı
kullandığı dil nedeniyle ben de eleştirdim. Fakat dün
yaptığı konuşmada üslubu da dili de gayet
makuldu.
Ardından İstanbul Valisi'nin açıklamaları
geldi ve en nihayetinde Taksim yeniden savaş alanına
döndü.
Sular durulacak diye aklı ödü
kopanların derdi ne çevrecilik ne de Başbakan'ın dili değil.
Ne kadar karıştırırsak o kadar kar mantığıyla
meydanlara adam toplayanlar, ellerine fırsat geçtiğinde iyi kötü
demeden, ülkenin gireceği durumu düşünmeden bir kaşık suda
adam boğacak kaos sevicilerden başkası
değil.
Dün sabah saatlerinde Taksim'de yaşanan
olaylarda "polis provokatör kılığına girdi molotof
atıyor" diye yaygara yapanlar polis dedikleri
kişinin aslında bir SDP üyesi olduğu ortaya çıkınca utanmak yerine
başka yaygaralara yelken açmayı tercih ettiler.
Vali Hüseyin Avni Mutlu göstericinin daha önce
Devrimci Karargah operasyonunda 6 ay cezaevinde kalmış birisi
olduğunu söyledi.
Tabi buna kim
inanır?
Gökten vahiy gelse bile
inanmayacaklar belli.
Gezi eylemlerindeki samimi eylemciler aralarına
giren provokatörlerden sıyrılmayı başaramazsa ve bu samimi
çevre eylemini karanlık odaklara yem ederlerse, ortaya
çıkacak manzara bundan çok da farklı olmayacak:
(Gezi eylemlerinden objektiflere yansıyan
bir kare )