Gizli Tanık Olmadı, İdamı Tartışın!

Tamer DURAN tamerduran@internethaber.com

Yoğun gündem arasında hızla akan zamanın neleri alıp götürdüğünü, neleri değiştirdiğini düşündükçe dalar gideriz anılar deryasına.

Geri döndürülemeyecek zamanın karanlık dehlizinde kaybolup giden nice değerlerin geride bıraktığı izlerdir geçmişten hafızamıza kazınan.

Kimini tebessümle, kimini acıyla anımsarız.

Ama yüreğimizde oluşan ortak duygu hüzün olur her seferinde.

Ölüm ile aramızdan ayrılan sevdiklerimizin acısını unutmamız imkânsızdır elbette. Lakin “zaman en iyi ilaçtır” diyerek avuturuz kendimizi.

Ozan Nesimi Çimen’in “ Daha Senden Gayrı Aşık mı Yoktur” adlı türküsünde dediği gibi

“Çok yaşayan yüze kadar yaşıyor”

Ölüm ile gelen acı unutulmasa bile hafifliyor zamanla…

Ha 5-10 yıl önce ha 5-10 yıl sonra; nasıl olsa bir gün gelmeyecek mi ölüm?

Oysa zamanın dahi merhem olamadığı ve bizi kıskıvrak yakalayan nice kaybedilmişlikler de var içimizi acıtan.

Zaman içinde, yuvarlandıkça kartopu misali büyüyen, yarattığı acı katlanarak artan ve geleceğimizi dahi kara delik etkisiyle içine çeken çıkmaz yol olarak her an karşımızda duran kaybedilmişlikler.

Çeşitliliği fazla olsa da toplumu en fazla hırpalayan kaybedilmiş değerlerden biri hiç kuşkusuz hak, adalet kavramıdır.

Bireysel egoizmin özendirildiği günümüzde hiçbir ortak değer kişisel çıkarların önünde direnemiyor.

Yıkılıveriyor birer birer.

Halktan alınan vergilerle imtiyazlı kesim güçlendiriliyor ve yeni dolar milyarderleri yaratılıyor.

Bunlar; bazen ticarette tutulan köşe başlarında, bazen pişkin tavırlarla bilinçaltımıza saldıran reklamlarda karşımıza çıkıyorlar.

Simalar farklı olsa da imtiyaz kazandıkları odak aynı!    

Kapitalizm kökleşerek kitlelerin sömürülmesine, köleleştirilmesine yeni alanlar yaratırken, geride halkın sığınabileceği tek liman olarak din bırakılıyor!

Cehaletin ve çaresizliğin kol gezdiği bir ortamda parasal karşılığı olmayan inanç müessesesi

siyasal rantın da en büyük aracı haline getiriliyor. Özendirilen bireysel ego halkın örgütlenme yapısına ve hatta ibadetine dahi yansıyor.

Bunlardan birine yakın zamanda kurban bayramında bir kez daha şahit olduk.

Öyle ki; kurban dahi çoluk çocuk et yesin iç hesabıyla kesiliyor ve kurban payı dağıtılırken kim kurban kesmişse pay ona gidiyor.

Geri dönüş olsun diye!

Böylece dini bir vecibenin yerine getirilmesi adeta hayvan boğazlama karnavalına dönüştürülüyor.

Oysa kurbanda temel amaç; açların doyurulması, ana besin maddesi olan etin ihtiyaç sahibi hanelere de ulaştırılması değil midir?

Öyleyse günümüz yaşam şartlarında makbul olan; hayvan keserek pay dağıtmak yerine onun parasal değeri olan kadarını ihtiyaç sahibine nakden vermek değil midir?

Yukarıda sulandırılmış haktan adaletten bahsetmiştik ya;

Son günlerde gündemi gizli tanık haberleri meşgul ediyor.

İster gizli tanık diyin, ister bilirkişi ve isterse akil adam. Hepsi aynı kapıya çıkıyor aslında.

Gizli tanık olarak ilk defa ortaya çıkan isim çok düşündürücü.

Şemdin Sakık!

TSK’nın mücadele ettiği terör örgütü PKK’nın elebaşlarından biri. 1993 yılında 33 silahsız askerimizin katledilmesinde bizzat bulunmuş bir terörist!

Akil adam!

Ergenekon örgütlenmesinden ilk defa bahsedildiğinde de yine bir akil adam vardı;

Tuncay Güney!

Onun torbalar dolusu belgeleri örgütün varlığına ve Ergenekon Davası’nın yürütülmesine dayanak yapılmıştı.

Garip olan; Tuncay Güney’in artık ne adı zikrediliyor ne de Türkiye’ye getirilmesi için bir çaba var!

Tıpkı Deniz Feneri Davası gibi gündemden düşmesi için özel çaba sarf ediliyor sanki.

Oysa akil adam denilince biz; toplumda saygınlığı bulunan, akıllı, zeki, güvenilir, emin insan olarak biliriz.

Bu özellikleri üzerinde toplamış insanlar hem toplumun danışabileceği hem de zaman zaman yargı organlarının dahi bilirkişi olarak başvurabileceği insanlardır.

Gerçek anlamda akil adamlarını kaybeden toplumların acısı ne ölüm acısına benzer ne de kaybedilmiş maddi değerlere.

Zira akil adam algısını kaybetmiş toplumlar geleceklerini de kaybetmiş ya da kaybetmek üzeredirler.

Ülkeyi yönetenler her ne kadar akil adam gündemini değiştirmek için idam cezası gelsin gelmesin tartışmasını gündeme oturtmaya çalışsalar da gündem akil adamda sabitlenmelidir.

Ülkenin geleceği bu gündem üzerinden şekillenecektir.